İstanbul'da yoğunlaşan medyada çoğu zaman Niğde'den Kayseri'ye, Eskişehir'den Kütahya'ya Anadolu şehirlerinin sorunları yer almaz. Medyada bütün ağırlık Ankara'ya verilir. Ankara'nın sorunları, Türkiye'nin sorunları olarak görülür. Medya Ankara bağımlısıdır. Ankara kaynak aktarmayı keserse, İstanbul medyası çöker.

Medya haber vermez Ankara'nın sözcülüğünü yapar. Onların görevleri, Anadolu'da olup bitenleri duyurmaktan daha çok Ankara'nın mesajlarını bütün Türkiye'ye kusursuz olarak iletmektir. Türkiye'nin nabzını tutmak için, Anadolu'ya Ankara'dan değil, Ankara'ya Anadolu'dan bakmak gerekir. Türkiye'deki yerel yönetimleri güçlendirmeden merkezi yönetimdeki tıkanmayı gidermek mümkün değildir.

Konya'nın eski Belediye Başkanı Doç. Dr. Halil Ürün'le Eskişehir ve Kütahya'nın merkez ve ilçelerini dolaştık. Ürün, Konya'yı Japonya'dan Amerika'ya kadar bütün dünyaya açtı. Konya, Türkiye'nin gecekondusuz şehirlerinin başında gelir. Ürün'ün gücü Konya'ya bir sivil havaalanı kazandırmaya yetmedi. Ancak o Avrupa'daki Türkiye'nin fonlarını Konya'ya çekmede büyük başarı sağladı.

Türkiye'nin geleceği yerel yönetimlerdedir. Yerel yönetimleri güçlendirmeden Türkiye'de "Katılımcı Demokrasi"nin gelişmesi oldukça zordur. Bütün dünyada ister temsili, isterse katılımcı olsun, demokrasiyi uygulamalarının kaynağı yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimleri sağlıklı olmayan ülkelerin merkezi yönetimleri de sağlıklı olmaz.

Demokrasiler yerel yönetimlerin beşiğinde büyür. Yerel yönetimlerde başarılı olamayan siyasi partilerin, merkezi yönetimlerde güç kazanmaları beklenemez. Anadolu'da Tayyip Erdoğan'ın çok sevilmesi büyük ölçüde belediye başkanlığı dönemindeki başarısından kaynaklanır. Erdoğan başkanlığı süresinde kendisine oy verenlere değil, bütün İstanbullular'a hizmet sundu.

Anadolu kültüründe, toplumun sesi sağduyunun sesidir. Toplumun sesine kulak verenler, çoğunluğun azınlığa, azınlığın da çoğunluğa haksızlık yapmasına göz yummazlar. Onlar bilirler ki, yönetimlerin gücü, adalet odaklı olmalarından kaynaklanır. İster merkezi isterse yerel olsun, haksızlıkları önleyemeyen yönetimler uzun ömürlü olmazlar.

Yerel yönetimlerin gücü hem merkez hem de çevreolmalarından gelir. Yerel yönetimler kendilerini hem merkez, hem de çevre olarak görmesini başaramazlarsa, öldürücü rekabeti, geliştirici yarışmaya dönüştüremezler. Her türlü yönetimde başarı çatışmaya değil, yardımlaşmaya bağlıdır. Yerel yönetimlerde yardımlaşma doruk noktasındadır. Kim haksızlıkları önlemek istiyorsa, iktidarıyla birlikte kazançlarını da paylaşmak zorundadır.

Üretim yarışında olduğu gibi, hizmet yarışında da öldürücü rekabet, kalitede mükemmeli arayanların sayısı azaltarak, tekellerin oluşmasına yol açar. Kusursuzluğun aranmadığı bir toplumda hem yerel, hem de merkezi yönetimde gelişme olmaz. Gelişmenin olmadığı bir toplumda da paylaşılacak ürün ya da hizmet hacmi büyümez. Yerel yönetimlerde başarı iktidarın paylaşılmasından kaynaklanır. İktidarlarını paylaşmayanlar bir süre sonra paylaşılacak bir şey bulamazlar.

Yerel yönetimleri geliştirmeden yasaklayıcı yönetimlerin üstesinden gelinemez.

Yasaklamayı en kolay biçimde yerel yönetimler yasaklayabilir.

Bütün dünyada yerel yönetimler merkezi yönetimlerin aynasıdır.

NAZİF GÜRDOĞAN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu