T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Rutin-dışı ittifaklar!..

Hani "insanlar konuşa konuşa, hayvanlar da koklaşa koklaşa" anlaşırlarmış ya..

Bazı insan grupları veya bazı meslekler, insanların konuşa konuşa anlaşmamalarını da sağlarlar..

Örneğin bürokrasi.. Bazan hukukçular.. Bazan doktorlar.. Ve genellikle politikacılar..

En basit ve kolay anlaşılır konuların bile, bir bürokratın ağzında, ne kadar karmaşık, ne kadar anlaşılmaz olduğunu duyarsınız sık sık..

Bu anlaşılmazlık, genellikle "Olmaz", "Yapmam", ya da "Başarısızlığımı kabul etmiyorum" sözcüklerinin yerini doldurur..

Örneğin Amerika'da uzaya fırlatılan roketler havada patlayıp, yere düşünce, hiçbir zaman "Roket denemesi başarısızlıkla sonuçlandı" açıklaması yapılmaz..

-Roket denemesi, hedeflenen süreden 7 dakika önce sona erdi, denilir mesela..

Bunun gibi, "Yenilgi", "Başarısızlık", "Fiyasko" gibi olguları ifade etmek için üretilen, "Şerefli Barış", "Stratejik Uzlaşma", "Plan Değişikliği" gibi kavramlar vardır..

Türkiye'de de durum farklı değil..

Ama bizde, bu "Örtülü Dil"i, sade devlet bürokratları veya politikacılar değil, kendisini "Devlet'in Gerçek Sahibi" zanneden medya da, sık sık kullanır..

Şu son zamanlarda, gündemimize gelen bazı kavramları hatırlayın bir kez..

Örneğin bir "Makul Çoğunluk" kavramı geldi önümüze..

Sonra, sık sık "İttifak"tan söz edildiğini duymaya başladık..

Kendimizi bildik bileli seslendirilen "Rejim Tehdidi" kavramı, bu kez 3 Kasım seçim sonuçlarına ilişkin olarak kullanılmaya başlandı.

Mesela biliyoruz ki, "Makul Çoğunluk" aslında toplumun çok büyük çoğunluğuna karşı, kendi çıkarlarını ve değerlerini koymak isteyen "Zorba Azınlık" veya "Oligarşi"dir..

Bunlar için seçim sonuçları, ancak kendi istedikleri kadrolar iktidara geldiği zaman, "Meşru" kabul edilebilir..

Aynı şekilde "ittifak" kavramı da, toplumdaki temel uzlaşmanın arayışı çabasını değil, "Ötekiler"in, çoğunlukta olsalar bile, azınlıkta bırakılacakları bir işbirliği projesini ifade etmektedir..

Çünkü Türkiye'nin bugünkü şartları içinde, gerçekten "makul ittifaklar"ın, hangi temel çizgiler üzerinde oluşturulması gerektiğini hepimiz biliyoruz..

Örneğin "Avrupa Birliği"ne dönük, bir partiler ve kanatlar-arası ittifak olabilir..

Bu durumda, MHP ve İşçi Partisi dışındaki hemen tüm partiler, bu ittifakın içinde yer alır..

Enflasyonist politikalara karşı ittifak olabilir..

Kokuşmuşluğa karşı, şeffaflıktan ve çoğulcu demokrasiden yana ittifaklar oluşturulabilir..

Ama eğer bir parti barajın altında kalmasın diye, temel konularda birbirlerine zıt partilerin, 3'üncü bir partiyi bloke etmek için komplo kurmalarına da "ittifak" denilirse, bu kavram yozlaşır..

Hani Demirel Cumhurbaşkanı'yken, Susurluk tartışmalarına "Devlet bazan rutin dışı işler de yapar" diye yaklaşmıştı ya..

Rutin-dışı ittifaklar da, sonunda "siyasetin Susurluk'u"nu oluşturabilir..

ŞAKA

Ne kadar dışarıdan?

Kemal Derviş'in Devlet Bakanlığı'ndan istifası üzerine, ANAP öneride bulunmuş:
-Derviş'in yerine, yine dışarıdan bir bakan getirilmeli..
Acaba ne kadar dışarıdan olmalı bu bakan..
Mesela, DSP dışından da, "Dışarıdan"dır..
Ama, "İyice Dışarıdan" aranıyorsa, Washington Büyükelçimiz, yine bir bakan aramaya hemen başlamalıdır..

GECE KÜLAHLI-GÜNDÜZ SİLAHLI

Öfkeyle kalkan, hiç oturamaz!..

Woody Allen'in, hiç unutmadığım bir sözü vardır.. Hatırlamıyorum hangi filminin senaryosundaydı..

Şöyle diyordu..

-Dünyada iyi ve kötü insanlar vardır.. İyi insanlar, geceleri çok rahat uyur.. Fakat kötü insanlar, gündüzleri daha iyi yaşar ve daha çok eğlenirler..

Seçime doğru, politikacıların "iyi" ve "kötü" hakkındaki konuşmalarını dinlerken, hep Woody Allen'in bu sözünü düşünüyorum..

Örneğin dün Devlet Bahçeli, Avrupa Birliği Uyum Yasaları'nı oylayan partileri, Abdullah Öcalan'la aynı safa koyan cümleler kurdu..

Yani Avrupa Birliği'ni isteyenler "Kötü".. Avrupa Birliği'ni engellemeye çalışan MHP'liler ise "İyi" bu durumda..

Gerçekten geceleri daha rahat mı uyuyor acaba Bahçeli?

Yine Woody Allen'e dönmek istiyorum.. Galiba "Annie Hall" filminde şöyle diyordu..

-Kavgaların, öfkelerin, fanatikliklerin rüzgarında değil, sakin, huzurlu ve müreffeh, kendi evimde yaşamak istiyorum..

Ben de politikacılardan negatif değil, pozitif bir dünyanın söylemini bekliyorum.


11 Ağustos 2002
Pazar
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED