![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]() |
“ Türkiye'nin birikimi... ” |
![]() |
![]() |
|
![]() |
Ersümer köşeye sıkıştıBeyaz operasyon maviye dönüştü. Zaten TEAŞ sorumlularının yanı sıra Enerji İşleri Genel Müdür Vekili Osman İlhan ve Enerji Bakanlığı Müsteşar Muavini Mustafa Mendilcioğlu'nun sorgulanması, soruşturmanın genişleyeceğini gösteriyordu. Ekovizyon'un soruları
Enerji sahasında iddiaların arkası kesilmedi. Sözgelimi dağıtım santrallerinin değerlendirmesini yapan Üst Komisyon'un Ankara - Kırıkkale dağıtım santralini, hangi şartlarda ve niçin Barmek'e verdiği o günlerde hayli tartışılmıştı. Ekovizyon dergisi 14 Mart ve 16 Haziran 1998 tarihlerinde, Enerji Bakanı'na sorular yöneltmiş, Üst Komisyon'un değerlendirmeyi hangi kıstaslara göre yaptığını öğrenmek istemişti. Barmek, Doğan Şirketler Grubu ile ortak olarak Ankara - Kırıkkale dağıtım santrali ihalesine girmişti. Fakat Doğan Şirketler Grubu, 29 no'lu görev bölgesinin (İstanbul Avrupa yakasının) işletme hakkını devraldığı için -şartname gereği A grubundan sadece tek bir bölgede faaliyet gösterebileceği için- konsorsiyumdan çekildi. Bu durumda Barmek'in tasfiye olması; ya bir sonraki firmaya işletme hakkının devredilmesi, ya da en azından ihalenin yenilenmesi gerekirdi. Nitekim, Üst Komisyon'un üç üyesi, Doğan Şirketler Grubu, İstanbul'da dağıtım hakkını alırsa, Barmek'in liderliğinde verilen teklifin geçersiz sayılmasını istemişti. İki üye ise, Doğan Şirketler Grubu'nun konsorsiyumdan ayrılmasıyla meselenin hal edileceğini söylemişti. Bakan Ersümer, üçe iki nisabı belirtilmeden, sadece iki farklı görüşün Bakanlığa arz edilmesi talimatını verdi. Böylece, değerlendirmeyi Üst Kurul yerine kendisi bizzat yapmış oldu. Bu iddianın doğruluğunu, belki, sorgulanan Üst Kurul üyelerinden biri itiraf edebilir. Fotoğraftaki eksik kare
Aslında Ekovizyon dergisi, ihalenin gerçekleştiği tarihlerde Barmek'le ilgili başka sorular da ortaya atmıştı. Refahyol döneminde oluşan Alt Komisyon'un değerlendirmesine göre, fiyat tutarlılığı ve fiyat istikrarı dikkate alındığında, Ankara - Kırıkkale dağıtım ihalesine katılan Emta, en yüksek puanı almıştı; Barmek ile Emta arasında 71 milyon dolar fark vardı. "Aradaki fark hangi kriterlerle kapandı?" diye soruyordu dergi. Ekovizyon ayrıca, şartnamede, teklif sahibinin şartsız teklif vermesi gerektiğini belirtiliyordu. Barmek ise, kayıp kaçak oranlarının gerçekleşmesini, Tedaş'ın yatırım yapma şartına bağlamıştı. Bu şekilde şartnameye uymayan bir teklif vermiş oluyordu. Bir yandan Barmek Holding'in sahibi, öte yandan dağıtım santrallerinin ihalesini gerçekleştiren önde gelen sorumlular tutuklanınca, insan ister istemez fotoğraf karesinin tamamlanmasını bekliyor. Şartname ve sözleşme
Ersümer, tutmuş bir de, hiçbir rapor hasıraltı edilmedi diye bizi yalanlamış. Söylediğine göre, 1997 tarihli Başbakanlık Denetleme Kurulu ivedi durum raporuna cevaplar, 1999'da Başbakanlığa intikal ettirilmiş. Peki gereken yapılmış mı? Raporda deniliyor ki: Şartnamedeki hususlar firmalar lehine, değişikliğe uğratıldı. Ersümer, sözleşmeyi, şartnameye göre yeniden düzenlemiş mi? 1)Şartnameye göre, kâr marjı eskale edilmeyecek (arttırılmayacak) sadece, giderler, ABD toptan eşya fiyatına göre yeniden değerlendirmeye tâbi tutulacaktı. Sözleşmede, hem kâr marjının, hem de giderlerin eskale edilmesi kabul edildi. 2)Şartnameye göre, dağıtım imtiyazını alan şirkete, yılda bir defa temmuz ayında belirlenen kur üzerinden ödeme yapılacaktı. Sözleşmede her ayın ortalama kuru üzerinden ödemenin gerçekleşmesi kabul edildi. 3)Şartnameye göre, yatırımlar firma tarafından gerçekleştirildikten sonra, tarife yoluyla geri alınacaktı. Sözleşme, firmaya parayı tarifeden peşin alma, arkadan yatırımı yapma hakkını verdi. 4)Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, işletme hakkı devir bedeli için, firmaların ödemeleri gereken KDV'ye açıklık getirilmesi konusunda da, Cumhur Ersümer'i uyarmıştı. Cumhur Ersümer Başbakanlık Denetleme Kurulu'nun uyarılarını dinledi mi, yoksa söz konusu rapora uyarak "aksaklıkların giderilmesi" ve "sözleşmelerde gerekli değişikliklerin yapılması" kararını alan TEDAŞ Yönetim Kurulu'na, baskı uygulamak suretiyle, 18.5.2000 tarihli 17.348 no'lu kararın değişmesini mi sağladı? Meselâ neden Başbakanlık Denetleme Kurulu uyarıları doğrultusunda KDV konusunda 1997'de Maliye Bakanlığı'ndan görüş almadı da, devir sözleşmesi imza aşamasına geldiğinde, KDV muafiyeti için önayak oluyor? Uzmanlar 500 milyon doların böylece firmalara ikram edileceğinden söz ediyorlar. Başbakanlık Denetleme Kurulu ivedi durum raporu 1997'de kaleme alındı. Ersümer bu raporun kendilerine 3.5 1999'da Başbakanlık tarafından intikal ettirildiğini ileri sürüyor. Demek o dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın da büyük ihmali var. Çünkü rapor ancak seçimden sonra Başbakan Ecevit tarafından Ersümer'e gönderiliyor. Ayrıca Ersümer, bugüne kadar 1997 işlemlerinin KİT Komisyonu'ndan kaçırıldığını itiraf ediyor: "Raporda ve Bakanlığımız cevabında yer alan konular KİT Komisyonu'nda 1997 yılı işlemleri ile birlikte görüşülüp Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin denetimine tâbi tutulacaktır." Ersümer niçin 1997 yılındaki işlemleri halâ KİT Komisyonu'na sunmadı? Unutmayalım ki 2001 yılındayız. İmtiyaz sürüyor
Dünya Bankası Yap-İşlet-Devret modeliyle dağıtım imtiyazı verilmesini rekabete aykırı buluyor ve bu sözleşmelerin imzalanmamasını tavsiye ediyor. Aksine, Enerji Bakanı, hem KDV muafiyeti tanıyor, hem de Elektrik Piyasası Kanunu'na, Rekabet Kurulu'nun da kararına ters düşecek şekilde, imtiyazı sürdürecek cümleler ekliyor: "Özel sektör dağıtım şirketleri, dağıtım ve perakende satış faaliyeti dışında, bir önceki yıl bölgelerinde tüketime sundukları toplam elektrik enerjisi miktarının yüzde yirmisini aşmamak kaydıyla elektrik üretim tesisi kurarlar. Sözleşmelerini tadil edip yeni düzenlemeye geçmedikleri sürece üretim tesisi kurma hakkında yararlanamazlar." Enerji Bakanı hem KDV'de, hem imtiyaz meselesinde firmaların tarafını tutuyor; pürüzleri bir bir ayıklıyor. Mavi Akım
Ersümer'in her soruya cevabı var. Mavi Akım müteahhitlerine (Haznedaroğlu ve Öztaş), işin, niçin ihalesiz verildiği sorulunca, uluslararası anlaşmada, bu konuda Gasprom'un yetkili kılındığı karşılığını veriyor. Neden Gasprom'u yetkili kıldınız? Niçin, Türkiye Cumhuriyeti, Samsun - Ankara hattının parasını ödüyor da, ihaleye karışamıyor, sorusunu ise, "Meclis bu anlaşmayı imzaladı, yapacak bir şey yok" diye cevaplandırıyor. Üstelik bu iki şirket 52 milyon dolar avans aldı; fakat aylarca inşaata başlamadı. İşte şimdi avansın da hesabı sorulacak Cumhur Ersümer'den. 40 inch'ten 48 inch'e
Bir de, Doğu Beyazıt - Erzurum Doğalgaz Boru Hattı meselesi var. Doğu Beyazıt - Erzurum hattı için, 29 Nisan 1997'de 40 inch çapı ile, 117.5 milyon dolar bedelle, sözleşme imzalanmıştı. 25 Haziran 1997'de ise, Erzurum - Ankara hattı için teklifler alınmıştı. Refahyol hükûmeti yıkılır yıkılmaz, Başbakan Mesut Yılmaz, ihaleyi iptâl etti. Boru çapını 48 inch'e yükselterek yeniden ihaleye çıkıldı. Konuyu iyi bilenler, eski ihaleyi iptâl etme fırsatını yakalayabilmek için, boru çapının 40 inch'ten 48 inch'e gereksiz yere çıkarıldığını ileri sürüyor. Bu iddiayı doğru kabul etmesek bile, gene de ortada cevaplanması gereken sorular mevcut. Doğu Beyazıt - Erzurum hattı için, sözleşme imzalandığından, 48 inch'e göre, bir ek sözleşme daha yapıldı. 291 kilometre olan Doğu Beyazıt - Erzurum hattının bedeli 172 milyon dolar olarak pazarlık usulü ile belirlendi. Maliyetin ne kadar yüksek olduğu, diğer hatlarla mukayese edildiğinde ortaya çıkıyor. Erzurum - Sivas arası, hem daha uzun hem de dağlık; 325 kilometre; maliyet 154 milyon dolar. Eğer Doğu Beyazıt - Erzurum hattı için ek sözleşme, Erzurum - Sivas hattının birim fiyatlarıyla gerçekleşseydi, iş, 34 milyon dolar daha ucuza tamamlanacaktı. Boru çapı 48 inch'e çıkarılınca yeniden düzenlenen ihale için teklifler, 17 Mart 1998'de alındı. Bundan tam 1 gün önce, Doğu Beyazıt - Erzurum Doğalgaz Boru Hattı'nın ek sözleşmesi imzalandı. Oysa, diğer fiyatlarla mukayese yapabilmek için, 1 gün daha beklemek yeterli olacaktı. Şimdi soruyorum: Doğu Beyazıt - Erzurum hattı niçin, 34 milyon dolar daha pahalıya mal oldu? Cumhur Ersümer'in mutlaka buna da verecek cevabı vardır!!! Muhalefet araştırma ve soruşturma önergeleriyle geliyor. Bakalım Bülent Ecevit Türkbank'ta Yılmaz'ı himaye ettiği gibi Ersümer'i de koruyacak mı? Ve acaba Ersümer istifa müessesesini ne zaman hatırlayacak?
nilicak@yenisafak.com
|
![]() |
![]()
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|