Türkiye'nin birikimi... | ||
|
2000 yılı gerçekleşmeleri ve 2001 yılı beklentileri2000 yılında ekonomide beklentiler gerçekleşmedi. Çalkantılarla dolu ve istikrarsızlığın hüküm sürdüğü bir yıl olarak geride kaldı. 2000 yılı başında büyük ümitlerle uygulamaya konulan, İMF destekli enflasyonla mücadele programının temel hedeflerinde makul sınırların ötesinde sapmalar meydana geldi. % 25 olarak planlanan tüketici fiyat endeksi % 39 olarak gerçekleşti. Merkez Bankası % 20 olarak hedeflenen TEFE endeksi artışına bağladığı kur politikasını, TEFE hedefindeki % 65 oranındaki sapmaya rağmen sürdürdü. Türk Lirası aşırı değerlendi.
İthalat ve cari işlemler açığı patladı. İhracatta beklenen artış gerçekleşmedi. Döviz talebi arttı. Dövize olan talebi kısmak için faiz hadleri yükseltildi. Reel faizler tekrar 2000 yılı öncesinin seviyesine yükseldi. Hükümet 2000 yılında ekonomiyi soğutamadı. Tüketim talebindeki artış fiyatların yükselmesine yol açtı. Bu noktada temel bir çelişki ortaya çıktı. Düşük faiz-düşük enflasyonun bir arada olamayacağı, Hükümet'in birinden taviz vermesi gerektiği ortaya çıktı. Düşük faiz oranı, paranın dövize yönelmesi gibi bir tehlikeyi de beraberinde getirdi. Yıl sonuna gelindiğinde hem faizler yükseldi ve hem de enflasyon rakamlarında hedeflerin çok üzerine çıkıldı. Yurt dışına çıkan 10 milyar Dolar tutarındaki fon iç piyasada likidite sıkıntısına sebep oldu. Bir çok bankanın mali yapısını bozarak mali sistemi çöküntünün eşiğine getiren bu olay reel faizlerin % 30 seviyesini aşması ile sonuçlandı. Bütçede gelir hedeflerinin üzerine çıkılmasına rağmen bu olumlu performans özellikle aşırı faiz ödemelerinin gölgesinde kaldı. 2001 yılı
2001 yılının en belirgin özelliği yüksek nominal ve reel faizlerin yaşanacağı bir yıl olmasıdır. Önümüzdeki 3-5 ay içinde faiz oranlarının aşağılara çekileceğine dair bir işaret bulunmamaktadır. Her şeyden önce ekonomide genel riskin yükselmiş olması yüksek faizlerin düşürülmesinin önündeki en büyük engeldir. Hükümet, paranın dövize yönelerek kontrolsüz bir devalüasyona yol açması ihtimali nedeniyle TL'ye ödenen yüksek faiz politikasını sürdürmek zorunda kalacaktır. Yüksek reel faizler kamunun borçlanma maliyetini artıracaktır. Enflasyon cephesinde ise olumlu değerlendirme yapmak mümkün değil. Hükümet'in % 12'lik enflasyon oranı tutmayacaktır. 2001 yılındaki % 10'luk devalüasyon oranı TL'nin aşırı değerlenmesine yol açacaktır. Aşırı değerli TL, cari işlemler açığının büyümesine ve dövize olan ihtiyacın ve talebin artmasını kaçınılmaz kılacaktır. Yabancı sermaye girişi beklenmediğinden cari işlemler açığı için yeniden İMF'ye başvurulacaktır. Yüksek vergiler ve yüksek faizler reel ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecek ve üretim düşecek, istihdam imkanlarında daralma olacaktır. 2000 yılındaki konsolide bütçe gelirlerindeki performans 2001 yılında yakalanamayacak ve gelirlerde hedefe ulaşılamayacaktır. Kısacası 2001 zor bir yıl olacaktır. En düşük emekli aylığı 121 milyon İşçi emeklilerinin Ocak ayı aylıkları belirlendi. En düşük işçi emekli aylığı 121 milyon 910 bin 29 lira, en yüksek işçi emekli aylığı ise 231 milyon 561 bin 234 lira oldu. 4447 sayılı sosyal güvenlik yasası uyarınca, DİE tarafından Aralık ayına ilişkin açıklanan yüzde 2.5 oranındaki Tüketici Fiyatları Endeksi'nin (TÜFE) aylıklara yansıtılması sonucunda, en düşük işçi emekli aylığı 2 milyon 859 bin 25 liralık artışla 119 milyon 51 bin 4 liradan (4 milyon 690 bin lira tutarındaki sosyal yardım zammı dahil) 121 milyon 910 bin 29 liraya yükseldi. En yüksek işçi emekli aylığı ise, 5 milyon 533 bin 445 liralık artışla 226 milyon 27 bin 789 liradan (4 milyon 690 bin lira tutarındaki sosyal yardım zammı dahil) 231 milyon 561 bin 234 liraya çıktı.
ncanikli@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|