Türkiye'nin birikimi... | ||
|
İlhan Kesici ve siyaset esnafı...Önceki gece Samanyolu TV'nin konuğu, eski ANAP milletvekili İlhan Kesici'ydi. Kesici'yi pürdikkat, neredeyse soluk almadan, satıraralarını okumaya çalışarak dinledim ve ne yalan söyleyeyim, biraz da utandım. "Siyaset esnafı" adına utandım. Yapay gündemler oluşturup, Türkiye'yi o gündemin dar çerçevesi içine hapsetmeye çalışan Türk entelijansiyasının ondan öğreneceği çok şey var daha... Kesici, genç kuşak arasında temayüz etmiş önemli üç-beş isimden biri. Moda deyimle, "vizyon sahibi" bir siyasetçi. Mantıklı ve akılcı. Türkiye'ye bakarken tarihsel referansları gözardı etmiyor. Daha çok "ekonomi"yle ilgili ama, dünyayı ve küresel siyaseti de yakından izliyor. Eskilerin benzetmesiyle, "dikkat ve rikkat" sahibi. Kesici'nin vizyonundaki Türkiye, Ankara'daki tezvirat ve ayak oyunlarının dışında, büyük, aydınlık ve geleceği olan bir ülke. Yalnızca herhangi bir "teknokrat" ve "politikacı" değil; aynı zamanda ülkesi ve tarihiyle barışık bir "gönül adamı" portresi de çiziyor Kesici. Sıcak. Sempatik. Daha da önemlisi, yerli... Türk siyaseti, "başarısız politikacıyı taltif etmek" üzerine kurulu olduğu için, vaktinde temayüz edemedi. Türkiye, ne yazık ki liyakatı cezalandırıyor. Tabii aklıma, aynı koşullanmışlığın kurbanı olan, vaktinde temayüz etmemiş, etmesi engellenmiş başka isimler de geliyor. Recep Tayyip Erdoğan. Abdullah Gül. Hasan Celal Güzel gibi.. Neler anlattı Kesici? Evvelemirde, ülkenin, akıl melekeleri ketm, vizyonsuz, ufuksuz, öngörüsüz siyasi kadrolardan kurtulması gerektiğini... Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizin, mevcut yapısı içinde bir "fantezi"den öte gitmediğini ve Avrupa hayalinin giderek bir illüzyona dönüştüğünü... Türkiye'nin Gümrük Birliği konusundaki yükümlülükleri "harfiyyen" yerine getirdiğini, ancak Avrupa'nın üzerine düşen konularda ve Türkiye'ye karşı yükümlülüklerinde atıl davrandığını... Gümrük Birliği Anlaşması'ndan dolayı 100 milyar dolar civarında zarar ettiğimizi... Bu anlaşmanın, 1838'de İngilizler'le imzalanan "Ticaret Anlaşması"na benzemediğini, bilakis aleyhimize işleyen bir sürecin habercisi olduğunu... Hiçbir ekonominin yıllık yüzde 1 ihracat, yüzde 35 ithalat artışına dayanamayacağını, dolayısıyla Türkiye'yi zor günlerin beklediğini, vs... Şarta bağlı demokratikleşmenin "ayıp" olduğunu söyleyen Kesici, Türkiye'nin kurtuluşunu ekonominin düzelmesine, ekonominin düzelmesini de "siyaset"in iade edilmesine bağlıyor. Kesici'ye göre, siyaset, öncelikle "yönetmeye talip" kalifiye insanların iştigal sahası olmalıdır. Gönül, siyasi geleceğini MGK'dan çıkacak "sonuç"a endekslemiş siyaset esnafı yerine, İlhan Kesici'yi ANAP'ın başında görmek istiyor ya... Umut işte...
meyavuz@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|