YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bir mütenebbi'nin ultra-modern çevirisi: "Mesaj" (VIII)

- İbrahim namaz, zekât, oruç ve hac pratiklerini öğretti. İbrahim'in izleyicisi Muhammed Son Mesaj'ı iletti. Reşad ise dinin evrensel kanıtını bildirdi. (Mesaj'ın ilk nüshası, s. 18)

Hz. İbrahim... Hz. Muhammed... Ve Hz. Reşad... Reşad'ın mesajının (The Final Testament'in) iki elçisi/mütercimi var. Birincisi Bahattin Uzunkaya, ikincisi Edip Yüksel.

"Allah'ın Elçisi Bahattin Uzunkaya" imzasıyla Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e mektup da gönderen bu hazret kendi web sitesinde şöyle diyor:

- Bugüne kadar Allah'ın Postacısı olarak Türkiye toplumuna Allah'ın Mesajını ilettim. 1995 yılında, Allah'ın kitabı Kuran'ın [The Final Testament'in] Türkçe çevirisini ve 19 Mucizesi ile ilgili bir kitabı yayınlayarak Mesaj'ın insanlara ulaşmasını sağladım. Allah, Türkiye toplumunu yeterince uyarmıştır. (...) İnkar ettiler ve ilgilenmediler. O yüzden azap, şiddetli bir deprem olarak 17.8.1999 tarihinde saat 3:2'de Türkiye toplumunu vurdu. (23 Aralık 1999)

Hayatının dönüm noktası saydığı 1 Temmuz 1986 gecesini Kadir Gecesi olarak yorumlayan diğer hazret de kendi web sitesinde şöyle diyor:

- Kendimi bildim bileli nüfus cüzdanımdaki doğum tarihim 1957'dir. İlkokuldan başlayarak tüm kayıtlarımda bu tarih vardır. Kardeşim [Nedim] bunun yanlış olduğunu iddia ediyor. Doğum tarihimin 19'un katı gelmesi ve daha nice tevafuklar kendisini rahatsız ediyor. Ben Allah'ın en büyük ayetlerinden bazılarına tanık olmuş bir kişiyim ve bundan dolayi bir üstünlük değil, bir sorumluluk duyuyorum. (31 Aralık 2000 Pazar, saat: 7: 38). [Yüksel'in "elçiler" arasında üstünlük değil, farklılık olduğunu vurgulamaktan hoşlandığı unutulmamalı. D.C]

Hazret böyle söyleyince, herhalde mü'minleri de şöyle demekte mazurdurlar:

- "(...) Allah'tan bu diziş şekli konusunda aldığı işaretin gerekçesini belki Muhammed bile bilmiyordu, Allah bunu 1900'lü yıllarda Nevfel, Said Nursi, Edip Yüksel'le gündeme gelecek olan bir kuşağa saklamış. Muhammed'den (570) 19'un katları kadar bir süre sonra (1957) dünyaya gelen Edip bey, Kadir Suresi tefsirinde 1 Temmuz 1986'da 3:81 ayeti konusunda tüm ömrüne bedel olacak bir gerçeğe tanıklık ettiğini söyler. Onun hayatını adadığı bu misyonda, matematiksel mucizenin ciddi tanıkları olan bizler ona yardımcı (ensar) olmaya çalışıyoruz. İşin özü bu." (26 Aralık 2000 Salı, saat: 11:13) [Dikkat edilecek olursa, artık Hz. Reşad'ın adı bile geçmiyor. D.C]

İlim adına, ahlâk adına, edeb adına tevarüs ettiğimiz bütün değerlere gözlerimizin içine baka baka sövüp hakaret eden bu sözde-elçiler sürüsünün ittifak ettikleri en önemli nokta, Kur'an'ın tahrif edildiği iftirasıdır! Her üç elçi/mütercim de (Reşad, Uzunkaya ve Yüksel) çevirilerine bu iki ayeti almamışlardır. (Sonradan bu iki ayet Mesaj'ın yeni nüshasına takiyye icabı konmuştur.)

Şimdi hristiyan ve yahudi yazarlar, Tevbe Sûresi'nin son iki ayetinin yer almadığı bu nüshalara istinaden saf müslümanları yoldan çıkarmaya uğraşıyorlar.

Bir düşünün bakalım, bu Kur'an düşmanlarının tahrife yeltendikleri "Kur'an nüshaları" kimlerin işine yarıyor?

Filistin'de kurşunlanan o genç müslüman yavrularının işine mi, yoksa onları katleden Yahudi mütecavizlerin işine mi? Bosna'da tecavüze uğrayıp katledilen masum müslüman halkın işine mi, yoksa onlara her türlü zulmü reva gören Hristiyan Sırp canilerinin işine mi? (Bırakınız ayetleri, XIX. yüzyılda Hindistan'da hadîslerin uydurma olup olmadığı tartışmaya açıldığında bile, ne yazık ki çok az kişi, İngilizlere karşı direnen müslümanların dayandıkları cihad hadîslerinin boşa çıkarılmak istendiğinin farkına varabilmişti.)

Bu hastalıklı zihinler... bu Made in USA patentli sözde elçiler... inançlarımıza saldırmakla, mukaddeslerimize sövüp saymakla; mülevves ellerini Allah'ın Kitabı Kur'an'a uzatmakla kalmıyorlar; bir de ucuz takiyye oyunlarına başvurup güya bu ülkenin mazlûm insanlarıyla alay ediyorlar. Öyle zavallılar ki böyle yapmakla Kur'an'a değil, Kur'an'ın düşmanlarına hizmet etmiş olduklarını anlamak dahî istemiyorlar. Öyle reziller ki 17 Ağustos depremini bile bâtıl davalarına sermaye yapmaya çalışıyorlar. Öyle cahiller ki ne Kur'an'ı biliyorlar, ne de bilmediklerini biliyorlar.

Ömrümü hizmetine adadığım Yüce Kur'an şahittir ki Mesaj adıyla piyasa sürdükleri o muharref kitabı basanlar da, satanlar da, satın alanlar da büyük vebal içerisindedirler ve indallah mes'ûldürler.

Sen Kur'an'ına sahip çıkmazsan, Kur'an'ının sana sahip çıkmasını nasıl umabilirsin ey müslüman?!?

Not: Acep şimdi Rifat Börekçi gibi bir Reis olaydı, Diyanet İşleri hiç böyle suskun kalır mıydı?!


5 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Dücane Cündioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...