|
|
Yılmaz ateş püskürdü ANAP lideri Yılmaz, Ersümer'i savunurken savcıya ve 'statüko'yu korumaya çalıştığını iddia ettiği bazı "güç odakları"na yüklendi. Yılmaz, "Statüko, bazan siyasetçi asar, bazan icraatin önünü tıkar" dedi
ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Ersümer'e yönelik iddianamenin "statükonun bir oyunu" olduğunu savunarak, "Statüko bazen hakim ve savcı kılığına bürünmüş, siyasetçiyi idam sehpasına çıkarmaya çalışmıştır. Bazen de bunda muvaffak olmuştur. Kimi zaman etkin bir bürokrat olup icraatın önünü tıkamaya çalışmıştır. Yine muvaffak olmuştur" dedi. Yılmaz, Beyaz Enerji İddianamesi'nde "atfı cürüm" yoluyla açıkça suçlandığı için Enerji Bakanlığı'ndan istifa eden Cumhur Ersümer'i savunmak için dün basının karşısına çıktı, ancak soruşturmanın yürütülüş ve iddianamenin hazırlanış tarzını eleştirdi. Ersümer'i bakanlıktaki rüşvet olayıyla irtibatlandırmak için hukuk kuralları ve teamüllerinin zorlandığını iddia eden Yılmaz, "Beyaz Enerji" İddianamesi'ni hazırlayan Ankara DGM Başsavcısı Talat Şalk'ı hedef alarak, "Rüşvet kadar büyük tehlike yargının siyasallaşmasıdır" dedi. Beyaz Enerji 'karanlık' Enerji Bakanlığı'nda yapılan operasyona herhangi bir itirazlarının söz konusu olamayacağını vurgulayan Yılmaz, "Ancak Beyaz Enerji Operasyonu denilen bu süreç başından beri birtakım silüetlerle yürütülmüş, zaman zaman hukukun en temel kavramları bile gözardı edilerek nihayet geçen hafta mahkemeye intikal etmiştir" dedi. Operasyon boyunca yaklaşık üç ay süreyle Ersümer de dahil birçok kişinin telefonunun izlendiğini söyleyen Yılmaz, operasyonla ilgili ilgisiz birçok dosyanın soruşturma gerekçesiyle bakanlıktan çıkarıldığını belirtti. Bilirkişi konusuna da değinen Yılmaz, niteliği uygun olmayan kişilerin bilirkişi tayin edildiğini savundu. Yılmaz, yasaya göre gizli yürütülmesi gereken soruşturmanın tüm ayrıntılarının basında yer aldığına da dikkat çekti. Kardeşimi de suçladılar Soruşturma kapsamında bazı kişilerin kendisini, partisini ve kardeşini suçlayan ifadeleri olduğunu hatırlatan Yılmaz, savcının öncelikle bunları açıklığa kavuşturması gerektiğini öne sürdü. İddiaların aksine, kendisini, kardeşini ve Ersümer'i rüşvet olayıyla ilişkilendiren hiçbir somut delil bulunmadığını vurgulayan Yılmaz, sanık durumunda olanların kayda geçen telefon konuşmalarından "Ersümer'in kendileri için engel olduğundan" söz ettiklerini, ancak savcının bunlara iddianamesinde hiç yer vermediğini söyledi. Yılmaz, "İşin ucunu Ersümer'e dayandırmak için her türlü hukuk kuralı ve teamüller zorlanmıştır. Yolsuzluk ve rüşvet kadar tehlikeli bir başka şey de yargının siyasallaşmasıdır" dedi. Mavi Akım iyi bir fırsat Ruslar'ın Mavi Akım Projesi teklifini getirerek, 2 milyar dolarlık yatırımla Karadeniz'in altından döşenecek borularla doğalgazı Samsun'da Türkiye'ye teslim etmeyi önerdiğini hatırlatan Yılmaz, projenin bütün riskinin ve yatırımının Ruslar'a ait olduğunu, Türkiye için bunun cazip bir teklif olduğunu söyledi. Mavi Akım Projesi'nin Erbakan'ın başbakanlığındaki 54. Hükümet döneminde başladığını, kendi hükümetleri döneminde bu anlaşmanın imzalandığını, Meclis'te de oybirliğiyle kabul edildiğini ifade eden Yılmaz, anlaşmanın Meclis'in bir anlaşması olduğunu öne sürdü. Bir gazetecinin, "Hükümette revizyon olacak mı" şeklindeki sorusu üzerine de Mesut Yılmaz, şunları söyledi: "Hükümette revizyon her zaman yapılabilir. Yapılmasında bazen fayda da olabilir. Ama bir konunun iyi anlaşılması lazım. Hiçbir hükümet falan derneğin, falan kurumun baskısıyla revizyon yapmayı istemez. Onu içine yediremez. Gerçekten revizyon isteyenler, bir süre revizyon meselesini unutsun..." Yılmaz, bugünkü Türkiye şartlarında erken seçimin ülkeye zarar vereceğini düşündüğünü de söyledi. Kim bu 'statüko'? Ersümer'i hedef alan kampanyanın, 200 yıldır devam eden "statükocu-statüko karşıtı" mücadelenin bir parçası olduğunu da iddia eden Yılmaz, şöyle konuştu: "Türkiye, 1920'li yıllarda cumhuriyete, 50'li yıllarda demokrasiye, 80'li yıllarda serbest piyasa ekonomisine, statükoya rağmen kavuşmuştur. Statükocular, kendilerini aşmaya yönelen her hamleye karşı çıkmış, onları engellemek için her yola başvurmuşlardır. Statüko bazen hakim ve savcı kılığına bürünmüş, siyasetçiyi idam sehpasına çıkarmaya çalışmıştır. Bazen de bunda muvaffak olmuştur. Kimi zaman etkin bir bürokrat olup icraatın önünü tıkamaya çalışmıştır. Bunda da çoğu zaman muvaffak olmuştur. Bazen bilirkişi olmuş, saldırısını bilirkişi raporlarıyla ortaya koymuştur. Bazen medya mensubu olmuş, kalemini silah gibi kullanmıştır. Ama hangi sıfatı taşırsa taşısın, statükocuların tek ortak amacı vardır; o da Türkiye'yi dünyadan tecrit etmek. ANAP, Türkiye'de statükoya en büyük darbeyi vuran parti olduğu için statükonun bir numaralı hedefi olmuştur." Yılmaz, "Statükocular kimdir, biraz açar mısınız?'' sorusu üzerinede, kendisinin bununla ilgili unsurları söylediğini, bunları birleştirmek için basın mensuplarının kendi yeteneklerini kullanmalarını istedi. Mesut Yılmaz, "Ben size bir fotoğraf çekiyorum. Fotoğrafı belki istediğiniz bütünlükte çekemiyorum. Çünkü toplumsal olaylar buna her zaman izin vermiyor, ama bu parçaları birleştirip tablonun bütününü ortaya çıkarmak sizin göreviniz" dedi. Yılmaz, bir gazetecinin, "statüko" ile askerleri mi kastettiğini sorması üzerine, "Siz beni hiç dinlememişsiniz" demekle yetindi.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |