|
|
Dünya Bankası Başkan Yardımcılığı'ndan ayrılarak, Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı olarak hükümete katılan Dr. Kemal Derviş, yeni hükümetin prensi oldu. 1970'lerdeki Atila Karaosmanoğlu deneyimi bir tarafa bırakılırsa 1980'lerin ortalarında Türkiye'de pek çok Kamu Bankası'nın başına ABD'den yönetici-bürokrat getirilmişti. Bir dönemin gözdesi olan ABD'li prensler arasında Ziraat Bankası eski Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Kamu Ortaklığı İdaresi eski Başkanı Cengiz İsrafil, SPK eski Başkanı Yaman Aşıkoğlu, Merkez Bankası eski Başkanı Bülent Gültekin ve Şükrü Saraçoğlu, Emlakbank eski Genel Müdürü Engin Civan, Pamukbank eski Genel Müdürü Bülent Şemiler de bulunuyor. bu prenslerden çoğu daha sonra yeniden ABD'ye dönerken, Engin Civan ise "rüşvet almak" suçundan aranırken ABD'ye kaçtı. Ancak, ABD vatandaşı olmak her zaman "prens"lik sağlamıyor. Hem Türkiye Cumhuriyeti hem de ABD vatandaşı olduğu gerekçesiyle milletvekilliği düşürülmek istenen Merve Kavakçı gibi. Derviş 2. Özal gibi
1979'da 'yokluk ve kıtlık' yüzünden seçimde bozguna uğrayarak istifa eden Başbakan Ecevit'ten hükümeti devralan Demirel, Başbakanlık Müsteşarlığı'na "bakanlarüstü yetkiyle", Dünya Bankası'nda çalışan Turgut Özal'ı getirmişti. 24 Ocak 1980'deki 'radikal' kararları alan Özal, ekonomiyle ilgili bütün bakanlar ve bürokratları "kontrolüne" almış, bütçe ödeneklerinin kullanılması, kamu kesimindeki toplu sözleşme politikaları, dış ekonomik bağlantılar, KİT zamları gibi konularda tek söz sahibi olmuştu. Özal, 12 Eylül darbesinin ardından Bülent Ulusu kabinesinde ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olmuş, önü açılmıştı.
|
|