![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() Hilmi Yavuz iki kez değindi, Nuray Mert ne kıratta bir "düşünür" olduğunu ortaya koydu, Beşir Ayvazoğlu Edward Said'e gönderme yaparak eserlerindeki oryantalist dokuya dikkat çekti, ama, şu Naipaul tartışması bitmedi, bitmeyecek. Mevzu hakkında ilk dokundurma, hatırlayacaksınız, fakire aittir. Beni bu konuda yazmaya, Guillou'nun sözleri icbar etmişti. "Naipaul neden dört yıl önce değil de, bu yıl seçildi?" diye soruyordu İsveçli yazar Jan Guillou, "Dünyanın genel durumu bu kadar kötüyken ve Müslümanlar'a karşı tavır böylesine trajikomik bir hal almışken? Bu bir skandaldır!" New York Review of Book editörü Roberto Silvers'e göre ise, bu yılki Nobel "fevkalade bir seçim"di, çünkü Naipaul romanlarında farklı yazım ve anlatış şekillerine yer veren önemli bir yazardı ve "İslamiyet'e eleştirel yaklaşımı" da halen "gayet güncel"di... Yani, ikiz kuleler yıkılmasaydı, Naipaul bu ödülü rüyasında görecekti. 11 Eylül'e gönderme yapan sadece Silvers değil, ünlü yazar Dario Fo da, örtük bir biçimde, bu ödülün güncel bir zaruretten kaynaklandığını anlatıyordu. Naipaul, çünkü, eserlerinde "fundemantalizmin gerçek yüzünü" ortaya koyuyormuş. Bu kadar örnek, Nobel'de hangi "değerlendirme kıstasları"nın geçerli olduğunu anlatmaya kifayet eder sanıyorum. Çünkü Nobel ödül filan değildir. Politik bir tavır alıştır. Henry Kissinger gibi, dünyanın üzerinde ittifak ettiği bir cani bile Nobel'le taltif edilmiştir, edilebilmiştir. Hasılı kelam, Naipaul da, "Bizi yok sayılmış tarihleri keşfetmeye zorlayan metinlerinde gözlemciliğe dayalı anlatımını titiz bir işçilikle birleştirdiği için" değil, Hilmi Yavuz'un da belirttiği gibi, bir "İslam düşmanı" olduğu ve ayrıca (kendi) geçmişinden duyduğu nefreti "büyülü sözcüklerle" dile getirdiği için bu ödüle değer görüldü. 1 milyon dolar da harcırah aldı. Hayır efendim, öyle olmamış, bazı yazarlar (bu "bazı yazarlar" arasında Hilmi Yavuz da var), Orhan Pamuk nefretini "meşrulaştırmak için" Naipaul'u gözden düşürmeye, Hint asıllı bu büyük düşünürü "İslam düşmanı" gibi göstermeye çalışıyormuş. Allah Allah! Naipaul iyi bir yazar olabilir... Ama bir "düşünür," asla! Nuray Mert'in de altını çizdiği gibi, Naipaul, "binlerce yıllık düşünce gelenekleriyle ilgili hiçbir şey bilmeden, kendinde büyük genellemeler yapma yetkisi gören zırcahil bir pozitivist; düşünür olarak da bir fiskelik canı var." Çünkü Naipaul, son tahlilde, "Batı medeniyetini sorgusuz sualsiz, günahıyla sevabıyla kabul edilmesi gereken ve insanlığın başına gelmiş en iyi şey olduğuna inanan, Batı dışındaki dünyayı açıkça hor gören tipik bir oryantalist, kolonist bakışı içselleştirmiş zavallı bir koloni çocuğudur..." (Nuray Mert, 13 Kasım 2001 Radikal.) Orhan Pamuk düşmanlığına gelince... Onun bu tartışmada "taraf" olduğunu sanmıyordum. Üstelik, ona ilişkin "olumlu" şeyler yazdığımı hatırlıyorum. Yoksa Orhan Pamuk, Naipaul'a yönelik eleştirileri, istikbaldeki Nobel adaylığına yapılmış bir saldırı mı kabul ediyor? Orhan Pamuk, (Mahmut Mutman'ın ifadesiyle) Naipaul'u göklere çıkarmakla, tıpkı onun gibi "Bir kültürü, bir inancı, bir yaşama tarzını sırf böyle olduğu için hakir görme veya küresel sistemin yarattığı eşitsizlikleri, o eşitsizliklerin kurbanlarının sırtına yükleme uyanıklığı" gösterebilir. Nobel için değer mi? Bunun cevabını da Hilmi Yavuz'a bırakıyorum.
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |