T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kabil, kaçıncı defa "kurtarıldı"?

Evet.. Sonunda, Taliban 5 yıldır egemen olduğu Kabil'den çıkartıldı..

Şimdi Afganistan'ın başkenti, Kuzey İttifakı'nın elinde..

Bu ne demek biliyor musunuz?

Beş yıldır kendilerini "Taliban Düzeni"ne uyarlamış, yüzbinlerce insan, bambaşka bir ortama geçmek zorunda..

Bu, "Taliban iktidarı" ile birlikte yaşamak zorunda olan bürokratların, fonksiyonerlerin öldürülmesi, cezalandırılması anlamına da geliyor..

Kimbilir kaç kişi sokaklarda vurulacak?..

Kaç kişi işkence görecek?

Afgan kentleri, kimbilir kaçıncı defa bu trajediyi yaşıyor?..

Mezar-ı Şerif, Kuzey İttifakı'ndan Taliban'ın eline geçtiğinde, kimbilir kaç kişi öldürülmüştü?..

Zahir Şah devrildiğinde, Babrak Karmal veya Necibullah gittiğinde, Sovyetler geldiği ve gittiği zaman, kimbilir kaç Afgan, "işbirlikçi" olmakla suçlanıp, cezalandırıldı..

"Barış"ın, "istikrar"ın, "Demokrasi"nin, "Hukuk"un, ne kadar değerli olduğunu hissediyorsunuz değil mi?

Kim yaptıysa, kim planladıysa, iyi halt etti New York'u ve Washington'u vurarak..

5-6 bin Amerikalı'yı öldürüp, karşılığında, Afgan halkını ne hale düşürdüler..

Bin Ladin de, onu ağırlayan Molla Muhammed Ömer de, "Geri Zekalılık Nobel'"ni alabilirler..

Bakın işte..

Dün Mezar-ı Şerif'te görülenler, şimdi Kabil'de sergileniyor..

Erkekler sakallarını kestirmek için berber kuyruğundaymış..

Hoparlörlerden, radyolardan, Taliban'ın yasakladığı müziğin sesi yükseliyormuş..

Kadınlar "burka"larını atıp, sokağa çıkıyormuş..

Ve sokaklarda, Taliban'a yakın görülenler vuruluyormuş..

Bu olaylardan, tüm dünya ve hepimiz ders almalıyız..

İnsanları, devlet veya göç zoruyla birşeye benzetmeye çalışmamalı kimse..

1970'li yılları hatırlıyorum..

O zamanki Milli Selamet Partisi, koalisyonlarda İçişleri Bakanlığı'nı ele geçirdiği zaman, Mülkiye bürokratları Cuma namazlarını hiç kaçırmazdı.. Sonra bakanlık CHP'nin eline geçince de, Ramazan'da hiçbir bürokrat oruç tutmazdı..

Demokraside bile, topyekûncu ideolojiler insanları çileden çıkartıyor..

Bir de bunun, iç-savaş ortamı yaşanılan, işgaller geçiren bir Ortaçağ kalıntısı toplumdaki yansımalarını düşünün..

Molla Muhammed Ömer, Afgan halkına sordu mu hiç "Bin Ladin'e verilen desteğin bedelini" acaba?..

Afgan halkının, Taliban yönetiminde televizyon izlemesi yasaktı.. Hiçbiri, New York'taki "İkiz Kuleler"in penceresinde, diri diri yanmayı bekleyen insanların feryadını duymadı ki?

Hadi bakalım.. "El Cezire", yeni çağrılarını yayınlasın Usame Bin Ladin'in..

Bu çağrılar, Kabil sokaklarında vurulan insanların, evlerinin kapıları kırılan ailelerin çaresizliğine ilaç olacak mı acaba?

Bir "düşman kent"e giren askerlerin, "çaresiz siviller"e neler yaptığını hiç gördünüz mü?

1945-50 arasında yıkık ve yenik Almanya'dan gelip, Türkiye'de çalışan "misafir işçi Almanlar" vardı..

Onların, Ruslar Berlin'e girdikleri zaman neler yaptıklarını dehşet içinde anlatmalarını dinlemiştim..

Kabil'in çaresiz insanlarının trajedisini hissetmiyor musunuz?

ŞAKA

Bana mı dedin?

Devlet Bahçeli, MHP grup toplantısında, neler demiş?..

-Ekonomik krizin insanımızı bunalttığı bir süreçte, "bir an önce seçim" diye çığırtkanlık yapanlara çok rastlanmaktadır.

Hani Temel, ıssız çölde yürürken bir adam çıkagelmiş karşıdan.. Adam "merhaba" demiş.. Temel de, "Bana mı dedin" diye cevap vermiş ya..

Keşke Türk Devleti de, bahçeli olsaydı.. Eğlenip gülerdik.. Ağaçlar arasında, koşup oynardık.. Grup toplantıları yapardık..

TRAJİ-KOMİK

Usta, çırak ve bahtsız müşteri!..

Sayın okurumuz Ahmet Bülent Ay, bir fıkra göndermiş.. Sizlerle paylaşıyoruz..

Adamın biri sakal traşı olmak için berbere gitmiş.. Berberin o an müşterisi olduğundan, adamı traş etmesi için, çırağını görevlendirmiş..

Çırak başlamış traşa.. Ancak acemi olduğu için, usturayı ilk sürdüğünde, adamın yüzünü kesmiş.. Adam acı içinde "ah" diye bağırmış..

Berber öfkelenip, acemi çırağa bir tokat atmış.. Ama çırak, tokadın geldiğini görünce eğilmiş.. Tokat adamın yüzünde patlamış..

Sonra çırak yine devam etmiş ve ilk hareketinde, adamın yüzünü yine kesmiş..

Adam yine "ah" diye bağırmış yüzü kesilince..

Bunun üzerine berber, çırağa bir tokat daha savurmuş.. Çırak yine eğilmiş ve bu tokat da, adamın yüzünde patlamış..

Acemi çırak, bu tokattan sonra, iyice morali bozuk, usturayı almış eline.. Ve adamın kulağını kesmiş.. Kulak yere düşmüş..

Adam fısıltı ile, çırağın elini tutup, konuşmuş..

-Sus.. Aman ustan duymasın, demiş..

NOT- Sayın Ay'a göre, bu fıkradaki "Çırak", Bülent Ecevit ve takımı.. Traş olan "müşteri" millet.. Usta da, Cumhurbaşkanı Sezer..

Ne dersiniz? Kulağınız hâlâ yerinde mi?


14 Kasım 2001
Çarşamba
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED