Dünya Güreş Şampiyonaları 26 Eylül'de New-York'ta başlayacaktı ama 11 Eylül hadisesi, sadece Yeni Dünya'da değil, cümle alemde pek çok şeyi değiştirdi. Bir görüşe göre bütün canlılar programlanarak hayata ayak basıyor, insanların doğumlarından ölümlerine kadar olan programlarında, (Levhi Mahfuz) Yaradan tarafından "doğumdan ölüme kadar" hemen herşey yazılmış bulunuyor.

Tam, New-York'taki Dünya Şampiyonaları'nı izlemek için hazırlanırken yazımın başında belirttiğim hadiseler patlak verdi. Seyahat iptal oldu ama bir kere "Levhi Mahfuz"uma yazılmış olacak ki, bir toplantı vesilesiyle 24 Ekim'de kendimi New-York'ta buldum.

72 ayrı ırkın bir çatı altında toplandığı New-York'ta demek ki, bu tarihlerde bana ayrılmış kısmetler de vardı ki, her türlü vazgeçirici hareket, beni yolumdan alıkoyamadı. Ta oralara kadar uzanmış iken de Şampiyonalar için ayrılmış olan Madison Square Garden Salonu'nu gezip düşüncelerimi sizlere aktarmadan edemedim:

New-York'ta 8. Cadde ile 33. Sokak köşesindeki eski Pensilvanya Tren İstasyonu'nun yerinde inşa edilen 25 bin kişilik salonda birkaç gün önce "11 Eylül"de hayata veda eden insanların ailelerine maddi bakımdan destek olmak için bir konser verilmişti. Amerikalı müzisyenler sadece bir gecede tam 130 milyon dolar topladılar. İlk Madison Square Garden'da meşhur ve namlı anlı şanlı spor kahramanımız Koca Yusuf güreş atmıştı. Yusuf Mahmud ya da bilinen adıyla Koca Yusuf, bu salonun hemen yakınlarındaki "West Street 16" numaralı evde oturmuştu.

Yeni Dünya'da spora vurgun olanları hop oturtup hop kaldıran bu çok önemli Spor Kahramanı, 3 Temmuz 1897 tarihinde New-York'taki evinden ayrılarak limana geldi, Lusitenia gemisi ile vatana dönecekti, 4 aya yakın hemen her gece güreş sanatından harikalar sergilemiş, kendisini izleyenleri adeta büyülemişti. Koca Yusuf, limana vardığında güreşten kazandığı ödülleri evde unuttuğunu anladı, geri döndü ve yastığının altındaki altınları aldı, tekrar limana vardı. Bu kere Burgonya gemisine bindi ve Halifax açıklarındaki talihsiz kaza, bu muhteşem spor kahramanını genç yaşta fani dünyadan ayırıp Okyanusun karanlık sularına gömdü.

ABD'nin kurucularından ve 4. Cumhurbaşkanı James Madison'un soyadını taşıyan bu büyük salonun çevresini gezerken bunlar aklıma geldi. Başkan Madison, ufak-tefek, aynı zamanda aşırı çekingen bir kişiymiş, kongrede ilk konuşmasını yapmadan önce tam altı ay, evet tam altı ay buna hazırlanmış. Sonradan Cicero gibi hitabet sanatında iz bırakmış. Demek ki, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamalı. Zaten Cicero da kekeme olduğundan konuşmayı beceremez, ağzına çakıltaşı koyduktan sonra ayna karşısına geçerek hitabet antrenmanları yapa yapa doruğa çıkmış.

Demek ki, güreşte de, lafazanlıkta ve her şeyde de birinci olmak için en önce idman yapmak gerekiyor. Bu görkemli spor salonu (MSG) da bana neler hatırlattı...

İyi yolculuklar

Şu basın dünyası geçmişte daha başkaydı. 1978 yılında Birleşik Amerika ve Meksika'ya gidiyordum, hiç unutmam günlerden Salı'ydı. Cuma günü de yola çıkacaktım. Tercüman ve Milliyet sporda ve siyasette birbirinin amansız rakipleriydi. Eski dostlukları, arkadaşlıkları anlatabilmek için kısa bir muhavere nakledeyim: Salı günü öğlenden sonra Milliyet'ten İlker Ateş bana telefon ederek iyi yolculuklar diledi. Daha sonra İlker Ateş'le aramızda şu konuşma geçti: "-Sen gelmiyor musun İlker?" (Hayır, gelemiyorum Ali Ağabey!) "-Namık Ağabey (Sevik) orda mı?" (-Evet, burda!) "-Ver bakayım O'nun direkt telefonunu ve dinle!"

İlker'in verdiği numaradan Namık Ağabeyi aradım. Dünya Güreş Şampiyonaları'na gideceğimi bir emri olup olmadığını sordum. Bana, rakip servisin müdürü olmasına rağmen çok sıcak şekilde başarılar temenni etti. "-İlker de gelsin" dediğimde "Tabii Aliciğim, birlikte gidin ve kardeş kardeş çalışın" dedi. 2 gün sonra İlker'le aynı uçakta beraberdik. O dönemlerdeki Spor Müdürleri (elbette genelleme yapmıyorum) başka insanlardı. Onlardan korkulmaz, onlara sınırsız saygı duyulur ve onlar "Namık Sevik gibi olanlar" arkadaşlarının başarıları için çalışırlardı.

ALİ GÜMÜŞ

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu