T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Atatürk'ün din anlayışı ve vasiyet mahiyetindeki son mesajı

Dün 10 Kasım Gazi'nin ölüm yıldönümü idi. Gazi de bir insandı. Etten kemikten bir insandı. Her insan gibi, doğdu, büyüdü ve öldü. Çok büyük olaylara imza attığı için diğer insanlardan farklıydı. Yedi düvele karşı savaş veren bir milletin başkomutanı olması, devletin farklı bir sistemle yeniden tesis edilmesi ve devrimler onu farklı kılmak için yeterliydi. Bunlar çok büyük icraatlardı. Sıradan insanların altından kalkamayacağı büyük icraatlar. Bir defa böylesi büyük ve köklü icraatlar için her şeyden önce güçlü bir irade, kararlılık, zeka, bilgi, beceri ve cesarete ihtiyaç vardır. Gazi'de bu özelliklerin fazlasının bulunduğunu kimse inkar edemez.

Ama o bir insandı, her insan gibi hata da edebilirdi. Ne var ki, çıkarılan koruma yasasıyla Gazi'nin sadece artılarını yazmak ve söylemek mecburiyeti bulunduğu için eksilerden bahsetmek mümkün değildir. Keşke koruma yasası olmasaydı da artısı eksisi tartışılsaydı, kimin eteğinde ne varsa onlar dökülseydi.

Her neyse anlatmak istediğim koruma yasası değil. Bu yazımda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kimi aşırı uçlar tarafından din düşmanlığına alet edilmesinin yanlışlığına temas etmek istiyorum.

Kendi din düşmanlıklarına Gazi'yi alet edenler onu da kendileri gibi din düşmanı göstererek ona çok büyük haksızlık yapıyorlar. Evet koruma yasası sebebiyle bazı şeyleri tartışamayız ama Gazi'nin dini konularda yaptığı kimi büyük hizmetleri de inkar edemeyiz.

Daha önce başka gazete ve dergilerde de yazmıştım. Yirminci yüzyılda İslam dünyasında iki büyük Kuran tefsiri yazılmıştır. Biri Seyyid Kutub'un Fizilal Tefsiri öteki ise Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur'an Dili tefsiridir.

Bütün ilim adamları itiraf etmektedirler ki, Hamdi Yazır'ın tefsiri eğer Arapça yazılmış olsaydı bütün İslam dünyasının tek tefsiri olurdu.

Evet, yirminci yüzyılın bu eşsiz eseri bugün; tarikatları, mezhepleri, meşrepleri ve fikirleri ne olursa olsun Türkiye'deki bütün Müslümanlar'ın en çok güvendiği temel kaynak eserlerin başında gelmektedir.

Oysa, bu esere güvenen ve baş tacı yapan Müslümanlar'ın büyük çoğunluğu bu eserin bizzat Gazi'nin emriyle yazıldığını bilmez. Evet yirminci yüzyılın en büyük ve en güvenilir Kur'an tafsiri olan Hak Dini Kur'an Dili bizzat Gazi'nin emriyle yazılmış ve dahası bu tefsir Gazi tarafından bizzat okunmuş ve onaylanmış bir tefsirdir. Merhum Elmalılı Hamdi Hoca'ya talebe olmuş muhterem bir hocadan ders alma şerefine nail oldum ve bizzat kendisinden dinledim, Merhum Hamdi Yazır hoca tefsiri yazdıkça, Gazi "Hoca neler yazmış bakalım" diyerek tefisiri okumuş ve basılmasına izin vermiştir.

Ayrıca Sünni Müslümanlar nezdinde Kur'andan sonra en muteber hadis kitabı olan Sahihi Buhari'nin meal ve yorumunu içeren Tecridi Sarih isimli kitabı da yine Gazi yazdırmıştır ki Tecrid de hiçbir Müslüman'ın itiraz etmeyeceği bir eserdir.

Şimdi ben buradan iki sonuç çıkarıyorum birincisi, Gazi böyle önemli kitapları yazdırmak suretiyle çok büyük bir hizmet vermiştir, ikincisi de bu kitapları onaylayarak kendi din anlayışının adresini göstermiştir. Dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal'in din anlayışı onayından geçen Hak Dini tefsiri ile Tecridi Sarih kitaplarındaki din anlayışıdır.

Ben seneler önce yazdığım yazılarda ilkokuldan başlayarak üniversite son sınıfa kadar Atatürk'ün yazdırdığı bu eserleri ders kitabı olarak okutulmasını teklif ettim, yine ediyorum. Bu eserlere hiç kimsenin itirazı olmaz.

Ayrıca Atatürkçü geçinenlerin iddia ettiği gibi Gazi, yaptıklarının tam isabetli olduğunu söylemiyor, aksine ifrata vardıklarını bizzat Gazi kendisi itiraf ediyor. Atatürk diyor ki:

"Layıkız dedik, dinle ilişiğimizi devlet olarak kestik. 'Cumhuriyetiz' dedik, rejimimizi tehlikeye düşürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanılmış büyük zaferleri bile birkaç satırla geçiştirmeye başladık. Latin harflerini aldık, yeni kuşakları binlerce yıllık geçmişinin hazinesinden yoksun bıraktık." (Atatürk'ün Fikir Kaynakları, Milliyet Gazetesi, 15 Kasım 1974)

Dahası ölmeden önce Gazi'nin dünya Müslümanları'na gönderdiği mesaj hepinizin ilgisini çekecek niteliktedir. Atatürk ölümünden 15 gün kadar önce kendine geldiğinde dünya Müslümanları'na şu mesajı göndermiştir:

"Bütün dünya Müslümanları, Allah'ın son Peygamberi Hz. Muhammed (SA)'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli; zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir." (Urduca Yayınlarda Atatürk, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara 1979, sayfa 102)


11 Kasım 2001
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED