T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yolun çağrısına kulak vermeli

Kimi zaman, nereye gideceğini bilmeden yola çıkabilmeli insan.

Basıp gidebilmeli...

Kafasında krokiler çizmeden, harita işaretlemeden, hesap kitap yapmadan.

Kaç gün kalırım, nerede kalırım, ne zaman dönerim sorularını kendine sormadan gazlayabilmeli.

Van'a bir bilet diyebilmeli bankonun ardından bakan adama.

Alpler'de çimenlerin üzerinde yuvarlanmayı düşlediğinde, uçağa atlayabilmeli.

Ya da kalkan ilk trene koşarak yetişmeli de canı istediği yerde inmeli.

Nereye gidersen git, yer kürenin üstündesin nasılsa.

Bulunduğun yerden ne kadar uzaklaşsan da, neticede yine Allah'ın kulusun. Uzaya da çıksan bir.

Korkmadan, çekinmeden, gidebildiğince...

Ha bir de kimseye hesap vermeden...

İnsanı devamlı yaşadığı yere bağlayan ne çok faktör var; böyle düşününce farkediyoruz onları.

Dolap beygiri gibi aynı mekanlarda dönüp durmanın sırtımızdaki ağırlığını, basıp gitme fikri doğduğunda daha iyi hissediyoruz.

Konuşmak kolay, gidebilirsen git bakalım!

Bu yüzden hayranlık duyuyorum bir gün Maraş'tan, bir gün Trabzon'dan, bir gün Milano'dan telefon eden; Şam, Mekke, Semerkant, Buhara, Taşkent'ten kart gönderen ya da ne bileyim, Kudüs, Lizbon, Florida, Viyana'dan 'e-mektup' yazan arkadaşlara...

Onlara gıptayla bakıyorum.

Ne mutlu yolun çağrısına kulak verenlere!

* * *

Hiç bir yere kıpırdayamayanlar için de bir çift sözümüz var.

Onlar ki planlı programlı olmak zorundadırlar, işleri güçleri vardır, hesap vermek zorunda bulundukları kişiler, kurumlar, vesaireler...

Onların bağları çok kuvvetlidir, kopartamazlar.

Sözümüz şu:

Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde'ye!

Eğer sözümüzü dinleyecek olsalar; düşünün, Niğde'de ne çok insan birikir!

Ama yok, onlar Bor'a yahut Niğde'ye doğru yola bile çıkamazlar.

(Bir tavsiyenin tam vaktidir: Hiç değilse bencileyin haritaya baksınlar.)

Amerikan kamuoyu

ABD'de halkın yüzde 45'i Usame bin Ladin'i suçlu görüyor. (Demek ki yayınlarımız etkili olmuş.)

Yüzde 92'si ise askeri harekat yapılmalı fikrini taşımakta.

İlginç.

Bu hesaba göre yüzde 47'lik bir kesim, "Ladin suçlu değil ama Afganistan'a saldırmakta bir sakınca yok" görüşünde.

Biri çıkıp da Ladin'i suçlu görmeyen yüzde 47'lik o kalabalığa şunu sormalı:

- Suçlu değilse niye saldırmalı kardeşim?

Ve bir soru daha:

- Afganistan'da masum kadınlar ve çocuklar ölünce, başınız göğe mi erecek?

ZEVAHİRİ KURTARMAK İÇİN,
ÇOĞU ZAMAN
CEVAHİRİ FEDA ETMEK
ZORUNDA KALIYORUZ.

Karganın ömrü

Temel, kargaların 200 yıldan fazla yaşadıklarını duyunca gitmiş hemen bir karga almış, evinde beslemeye başlamış.

İdris'le Dursun "Ne yapıyorsun?" diye sormuşlar.

"Deneyeceğum" demiş Temel, "Bakalım gerçekten uzun mu yaşıyor kargalar."

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ BİTTİ. ŞİMDİ SIRA SICAK BARIŞ DÖNEMİNDE.

Dolar

Amerikan doları, ABD'de değer kaybetse bile bizde yükselir.


27 Eylül 2001
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED