|
|
Milletvekilleri bile dayanamadı!..
Acaba Ankara'da birşeyler oluyor mu? Sema Pişkinsüt'ün DSP'den istifa etmesi, bir yeni başlangıcın işareti mi? Eyüp Aşık'ın, ANAP'tan kopmaya karar vermesi.. ANAP'lı Işın Çelebi'nin de DSP'li Uluç Gürkan'ın da, "Artık yeter" denilen bir deklarasyonda imzalarının bulunması.. Lütfullah Kayalar'ın, Agah Oktay Güner'in, İlhan Aküzüm'ün, bu "Artık yeter"i birlikte telaffuz etmeleri.. Bakarsınız birşeyler olur.. Olması lazım.. Çünkü hepimiz yaşayarak görüyoruz.. "Türkiye'nin siyasi krizi" şu anda dünyada yaşanılan ve terörle mücadeleye ilişkin global krizden bağımsız bir kriz.. Buna "sivil muhtıra" mı, "milletvekillerinin deklarasyonu" mu desek, bilmiyoruz.. İşte bazı bölümler ortada.. Bunların doğruluğunu paylaşmayacak Türk yurttaşı var mı? -Ülkemiz ne yazık ki küresel çağın ekonomik, sosyal ve siyasal gereklerine uygun, projelendirilmiş ve toplumsal mutabakata dayalı bir değişim yaşamıyor. Değişim adına yapılanlar ise, hedefi olmayan, tutarsız ve dar çıkar kavgaları etrafında atılan küçük adımlardan öteye geçemiyor.. -Ekonomimiz bir iflasın eşiğindedir. Nitekim en yetkili ağızlar bile, uygulanan politikaların tek hedefinin, borcu yeniden borçlanarak döndürmek olduğunu söylemekte, yapabilirlerse bunun bile bir başarı olacağını ifade etmektedirler.. -Sistem çökmüş, sadece lira değil, toplumun bütün ahlaki dayanakları, nerede duracağı belirsiz şekilde dalgalanmaya bırakılmıştır. -Türkiye, vizyon ve bilgiden yoksun siyasi kadroların elinde, heyecanını kaybetmiştir.. -Ortadaki karanlık tablonun sorumluları, milletvekillerini yetkisizleştirerek, sistemin dışına itmişlerdir. Ne var ki bu karanlık tablo, milletvekillerinin kendilerinin de itibarsızlaşmalarına yol açmıştır. Bugün bu gidişe itiraz etmemenin de bir sorumluluğu olduğu açıktır.. -Siyaseti vesayet düzenine dönüştüren ve şahsiyetsizleştiren mevcut partiler yasası ve seçim kanunlarının vakit geçirilmeden değiştirilmesini talep ediyoruz.. -..Varolan Meclis yapısı içinde, ancak siyasi oligarşilerin dışında, mevcut siyasi partilerden bağımsız bir milletvekili insiyatifine ihtiyaç bulunduğuna inanıyoruz.. Bunlar, "Deklarasyon"dan bazı bölümler.. Ne diyebiliriz ki? Demek, kendilerine "lider" adı verilen "siyaset ağaları", bazı milletvekillerinin dizginlerini bu noktaya kadar tutabildi.. Demek, herkesin ve hatta milletvekillerinin bile bir "sabır çatlama noktası" varmış.. Dileriz, bir balon köpüğü süreci yaşamaz bu oluşum.. Dileriz, gerçekten milletin vekili olduklarını, daha fazla sayıda milletvekili intikal eder.. Ecevit'e, Yılmaz'a ve Bahçeli'ye kaderlerini teslim eden milletvekilleri, bu şekilde ülkenin bahtını kararttıklarını da, herhalde anlarlar.. ŞAKA
Türkiye küçük geliyor!..
Ecevit'e sormuşlar.. -Milletvekillerinin deklarasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Cevap vermiş.. -Öyle bir metin görmedim.. Birşey söyleyemeyeceğim!.. Belli, muhteremin şu anda "Taliban"dan başka hiçbir şeyi görmüyor gözü.. Türkiye'nin krizini çözdü.. Gözü Afganistan'daki rejimi değiştirmeye dikildi.. STRATEJİ
Acaba bu savaş neye benziyor?
Tabiî ki herkes aynı soruyu soruyor.. -Peki bundan sonra ne olacak? Savaş nasıl başlayacak? Hangi cephelerde çarpışma olacak? Bu soruların cevaplarını, eski bilgiler ve eski koşullar içinde ararsak, yanılırız.. Bizim etkili ve yetkili çevreler, sürekli PKK bölücü terörüne karşı Türkiye'de verdiğimiz mücadeleyi hatırlatıyorlar.. -Biz bu işi biliriz, diyorlar ya.. Bunların da hiç anlamı yok.. Çünkü ABD ve müttefiklerinin savaş açtığı "düşman", PKK gibi değil.. Zaten bu düşmanın hedefi de, bir ülkeden bir toprak kopartıp, "bağımsızlık" elde etmek hiç değil.. Hele Ecevit'in, bu işlerin uzmanı olarak Amerika'ya yol göstermesi ve "Önce Taliban'ı temizleyin" demesi, biraz hafif kalıyor.. Olayı anlamak için, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in son basın toplantısındaki sözlerine bakalım.. Bazı satırbaşlarını hatırlayalım.. -Bu savaşta, harekatın başlangıcını ifade edecek bir D-Day (G-Günü) olmayacak.. Veya Japonya'nın teslimindeki gibi, Missouri Zırhlısı'nın güvertesindeki gibi bir tören de olmayacak.. -Bu savaşta, Körfez Savaşı'ndaki gibi, düşmana karşı bir tek koalisyon olmayacak.. Olayların gelişimine göre, çeşitli alanlarda ve değişken üyeli koalisyonlar olacak.. -Bu savaşta zafer, terörist örgütlerin yeteneklerinin azaltılması ve tehdit güçlerinin etkisizleşmesi oranında elde edilecek.. Bu savaşta bazan görünen, bazan görünmeyen, bazıları geleneksel, bazıları farklı çatışmalar yaşanacak.. -Bu temiz bir savaş olmayacak.. Zor, tehlikeli, pekçok insanın hayatına mal olacak bir savaş bu.. Evet.. Durum böyle.. Olayı anlamaya çalışmak ve "ne zaman hareket başlıyor" türü sorular sormaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü savaş başladı bile!..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |