T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Garih cinayeti Kapatılırken

ABD'ye yapılan saldırının ve ardından yaklaşan savaş bulutlarının gölgesi altında Üzeyir Garih cinayeti dosyası, dava açılmakla birlikte kapanma sürecinde girmiş oldu.

Savcı, aklı başında insanların o günlerde inanmakta zorlandığı o ilk senaryo çerçevesinde kurduğu iddianame ile, cinayet zanlısı Yener Yermez hakkında idam cezası istemi ile dava açtı.

Tabii, son anayasa değişikliği ile bu tür cinayet olaylarında idam cezası kaldırıldığı için Mahkemede suçlu bulunması halinde Yermez'e ömür boyu hapis cezası verilecek.

Tabii dava sırasında ne gibi gelişmelerin olacağını bilmiyoruz.

Ama, davanın böyle bir iddianame ile açılmış olmasına bakarak, "Üzeyir Garih cinayeti dosyası kapatıldı" diyebiliyoruz.

Çünkü iddianame, olayın başından beri bazı gazetelerde dile getirilen senaryolardan birine harfiyen uygunluk gösteriyor.

Bunu, "yazılan senaryo aynen uygulanıyor" şeklinde de değerlendirmek mümkün.

Üzeyir Garih mezarlıkta dolaşırken sanık Yener Yermez'le kız arkadaşını uygunsuz vaziyette görüyor. Duruma müdahale ediyor. Buna kızan Yener Yermez Garih'i bıçaklayarak öldürüyor. Üzerindeki parayı ve telefonunu alıyor ve cinayet silahı bıçağı da biraz ilerde toprağa gömüp kışlasına gidiyor.

Davanın Yener Yermez'in ve kız arkadaşı Pınar'ın ifadelerine dayanılarak hazırlandığı ifade ediliyor.

Bildiğimiz kadarıyla bu cinayetle ilgili dile getirilen kuşkular, bazı ipuçları ve varsayımlar bu cinayetin bu kadar basit, sıradan bir cinayet olamıyacağı ile ilgiliydi.

Öyle anlaşılıyor ki, açılan davanın şekli, hazırlanan iddianame ve verilecek ceza ne olursa olsun, bu dava da, Sabancı cinayeti davasında olduğu gibi ortaya çıkacak resmi sonuçlar itibariyle kimseyi tatmin etmeyecek.

Bu dava için hakim kanı, 'bu işin içinde başka bir şey vardı' şeklinde olmaya devam edecek.

Kuşkular sürecek.

Ne yazık ki Türkiye'de bu tür olaylar nedeniyle ortaya çıkan güvensizlikler, insanların artık hiçbir şeye güvenmemeleri ya da zor güvenmeleri gibi tramvatik bir durum yaratıyor.

Herşeyin gizli kapaklı yürütüldüğü, örtbas edilmeye çalışıldığı ve kanunların herkese farkı uygulandığı ya da uygulandığına inanıldığı bir ülkede bu 'güvenmeme' duygusunu normal karşılamak gerekiyor.

Mesela bu ülkede insanlar, güçlünün kollandığına, güçsüzün ise ezildiğine inanırlar.

Kanunların güçlüden yana işletildiğini ve en başta devletin kendi koyduğu kanunları istediği gibi keyfi uyguladığını görürler.

Suç işleyen polisin, yasaları çiğneyen kamu görevlisinin asla cezalandırılmadığını bilirler.

Nitekim, bunun aksi uygulamalar çok nadir olduğu için dikkati çeker.

Mesela, geçtiğimiz günlerde Şile'de meydana gelen o rezil tecavüz olayından sonra şimdi insanlar merak ediyorlar.

Olayın sorumlusu olarak suçlanan polislere ne gibi bir işlem yapılacak?

Gerçi yetkililer olayın faillerinin açığa alındığını söylüyorlar ama bunun doğru olmadığını, aslında görevlerinin başında olduklarını da görebiliriz.

Çünkü kamu yönetiminde doğruları söyleme alışkanlığı da, kanunları yansız uygulama refleksi de bulunmuyor.

Daha şimdiden, tecavüz sanığı polisler için, 'aşırı sarhoşmuşlar' şeklinde hafifletici sebepler ortaya atılıyor.

Bir süre sonra, tecavüze uğrayan kadının Romanyalı oluşunu da, tecavüz olayının bir başka hafifletici unsuru olarak sunmaya başlarlarsa şaşmamak lazım.

Biz, Metin Göktepe cinayeti davasından yargılan polislerin dava süresince görevlerinin başında kaldıklarını biliyoruz.

Daha başka birçok olayda durum böyleydi.

O nedenle kamu vicdanı, devlet mekanizmasının adil çalışmadığına inanıyor.

Adaletin kendisine de, kamu tarafından alınan kararlara da, kuşkucu gözle bakıyor.

"Yine bir şeyleri örtbas etmeye çalışıyorlar" kanısı heryerde geçerli.

Üzeyir Garih cinayeti olayında da, polisle ortak çalışan büyük medyanın bütün gayretlerine ve cinayeti sıradan, 'adi' bir cinayet gibi algılanması için gösterilen çabalara rağmen hazırlanan iddianame kimseyi tatmin etmedi.

Herkes, cinayetin sıradanlaştırılması bu kadar resmi bir hal almışken yine de sormaktan kendini alamıyor:

"Acaba bu işin de içinde başka bir şey mi vardı?"

Üzeyir Garih dosyası şimdilik kapanıyor.

Diğer kapatılan dosyalar gibi…


27 Eylül 2001
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | 26 Eylül 2001 Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED