T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bir kuşun kirlettiği şehri temizlemek!

Ak Parti'nin kuruluşunun hemen ardından estirilen medya terörü sayesinde Tayyip Erdoğan Bey'in eski kasetleri ekranlara gelmeye ve kamuoyunu meşgul etmeye başladı. Çok geçmedi Üzeyir Garih cinayeti Ak Parti'yi de genel başkanını da unutturdu. Günlerce Garih cinayetiyle yatıp kalktık. Bu arada hükümet ortakları AB'ye verilen sözü tutmak için Anayasa değişikliği üzerinde mutabakata vardılar ve Meclis olağanüstü toplantıya çağrıldı. Bu münasebetle insan haklarının ve özgürlüklerinin genişletilmesini de içine alan Anayasa değişikliği tartışıldı.

Sonra birdenbire Taksim'deki intihar saldırısı oturdu gündemin başına.

Fakat, bütün gündemleri altüst eden haber Amerika'dan geldi. Önce bir uçak kazası zannedildi ama sonra ABD Başkanı bile havada korunma mecburiyeti hissetti. Bir müddet yere inemedi. Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulesi ve ABD'nin savunma bakanlığı Pentagon'a yapılan intihar saldırısı ne Taksim'dekine ne de Filistin'deki intihar saldırılarına benziyordu.

Film senaristlerinin bile aklına gelmeyen film gibi ama gerçek bir saldırıydı.

Sanki ABD'nin çaresizliğinin resmi çizilmişti. Ne FBI ne CIA önüne geçebildi bu saldırının. Saldırı Amerika'nın büyüklüğünün fayda etmediğini ortaya çıkardı. Bu eylemle Amerika dahil hiçbir devletin ve hiçbir kimsenin ne kadar güçlü olursa olsun emniyette olmadığı anlaşıldı.

Birkaç madeni kuş şehri hatta ülkeyi hatta bütün dünyayı ve bütün dengeleri alt üst etmeye yetti.

Binlerce kilometre uzaklarda olmasına rağmen herkes bu eylemden rahatsız oldu, kara kara düşünmeye başladı. Hatta bizim gibi endazesi kaçmış yayıncılık anlayışına sahip ülkelerde insanları korku sardı.

Türkiye ve benzeri ülkelerde televizyon kanallarının ekranlardan eksik etmedikleri kulenin isabet anı, çöküşü ve enkazını içeren sahneler ayrı bir medya terörü olarak evlere kadar girdi. Olayın yaşandığı Amerika'daki televizyon kanalları bile enkaz ve ceset görüntüsü yayınlamazken bizim ekranlardan eksik olmayan o korku ve dehşet manzaraları halkın beyninde korkunç bir terör estirdi. İkiz kulelere intihar saldırısı yapanlar gibi medya da her saniye milletin hafızasına saplanırcasına o felaket anını tekrarlayarak ayrı bir terör estirdi. Bir Allah'ın kulu da kalkıp "yahu bu kadar felaket tellallığı yeter milleti korkutmayalım" demedi. RTÜK adı verilen kurum da duruma seyirci kalmaktan öteye bir görev yapmadı.

Oysa olayın geçtiği Amerika'da televizyonlar halkı ürkütmemek için ne enkaz gösteriyor ne ceset görüntüsü yayınlıyordu. ABD televizyonları terörün ağına düşmemişlerdi ama bizim tv kanalları o manzaraları yayınlayarak ikinci bir terör estirdiklerinin ve milleti dehşete düşürdüklerinin farkında bile değillerdi.

Amerikalılar'ın kaçışma görüntüleri, Bağdat'ın bombalanmasını hatırlatıyordu, her gün Filistin'de yaşanan insan manzaralarını ve dünyanın kör ve sağır kaldığı Bosna ve Çeçenistan soykırımlarını hatırlatıyordu. Ama bu manzaralar bu kadar uzun süre gösterilmemeliydi bence.

İnsan hakları ve özgürlükleri bağlamında Batı standartlarını yakalamak amacıyla Anayasa değişikliğine hazırlanan hükümetimizin bir bakanı çıktı Amerika'daki intihar saldırısına gönderme yaparak, hak ve özgürlüklerin genişletilmesinden duyduğu kaygıları belirtti.

Bir yanda iri madeni kuşların verdiği zarar, insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasını gündeme getirirken öte yanda küçük bir kuşun İstanbul şehrini kirletme gayretine şahit olduk.

Bu küçük kuşun kirletmeye çalıştığı şehri temizlemek amacıyla savcılık harekete geçti. Kuşun üzerlerine pislemeye çalıştığı adamları durumdan zaten haberdardılar ve kendilere gelecek daveti bekliyorlardı. Ancak davet yerine, gece yarısı evlerine baskınlar düzenlendiği ve 5 yaşındaki çocuklara varıncaya kadar hanımlar da dahil aile fertlerinin birer terörist gibi merkeze götürüldükleri haberi geldi.

Geçen hafta içinde büyük kanatlı kuşlar dünyayı, kanatsız kuşlar da Türkiye'deki dengeleri alt üst etmeye çalıştı. Büyük kanatlı kuşlar mı yoksa kanatsız kuşların azmettiricileri mi daha çabuk hedefe ulaşacaklar, zamanla göreceğiz.

Göreceğiz.


16 Eylül 2001
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED