Hedeflenen enflasyon, yıl sonu için yüzde 58, 2002 ortasında da yüzde 35 olmasına rağmen, Hazine'nin son ihalelerinde faizler yüzde 90'ın üzerine çıktı.

Hükümet, GSMH'nin yüzde 5.5 daralacağı bir ortamda, ağır itfalarla (ödemelerle) karşı karşıya.

Faiz dışı "fazla" hedefine ulaşılması şimdilik zor görünüyor.

Bankacılık sektörü, hükümetin aldığı güçlendirici ve zayıf bankaları kapatma yönündeki son kararlara rağmen "kırılgan" olmaya devam ediyor.

Durgunluk ve yüksek faiz ortamında bir değişiklik görülmüyor.

Bu durumda batık krediler artış gösterebilir ve zayıf bankalar Fon'a devredilebilir.

Kamu bankalarının, karşılıksız kredileri silebilmek için sermaye artışına gitmeleri beklenmiyor.

Kamu borçları, 8 milyar dolarlık borç takasına rağmen yükselme trendinde.

Ekonomik programı akamete uğratacak olası senaryoları da şöyle sıralıyor Standart&Poors:

Enerji ve bankacılık sektöründeki yolsuzluk soruşturmalarının ileride "olumsuz" siyasî etkileri görülebilir.

Devletin zirvesinde piyasaları etkileyecek yeni bir tartışma çıkma olasılığı her zaman mevcut.

IMF destekli programın uygulanmasını geciktiren MHP, bünyesine katacağı yeni parlamenterlerle reformlara muhalefeti güçlendirebilir.

(Standart&Poors müellifleri, FP'li 100 milletvekilinin MHP'ye katılıp programa muhalafet edeceği önkabulüyle kaleme sarılmış... Travmatik hezeyan, sedece Türk medyasında görülmüyor. Dünyanın en aklı başında kuruluşunda görev yapan adamlar da bazen saçmalayabiliyorlar.)

Programdaki gecikmenin, hükümete olan güveni yok ettiğini ve reel faizlerin öngörülen seviyenin üzerine çıkmasına neden olduğunu belirten Standart&Poors, dolaylı da olsa, yeni bir krizle karşı karşıya olduğumuzu duyuruyor.

Ekim ve Şubat krizlerini "ağır yaralı" atlatan Türkiye'nin, konsolidasyon ve hiper enflasyonla sonuçlanacak bir üçüncü krize tahammülü var mı?

Bu soruyu, öncelikle, "Başörtülü bir kimse kurucu üye oluyorsa siyaset yapacak demektir. Siyaset yapacaksa milletvekili olacak demektir. Başörtülü milletvekili olamayacağına göre, kurucu üye de olamaz demektir!" diye akıl yürüten Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu yanıtlamalıdır.