Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Reklamcılık nereye gidiyor?Suçıktı Şiir Şöleni'ne ev sahipliği yapan İskele Sancak'ta 'şiir' konuşuldu. 'ATV'nin Siyaset Meydanı' tabiriyle niteleyebileceğimiz İskele Sancak, çoğu zaman tiryakilikle izlenen bir tartışma programı olmuş, konuya getirilen geniş açılımlarla kayda değer bir program olma dominant karakterini barındırmıştır bünyesinde... Ancak, bu kez ünlü şairlerin konuk olduğu ve deruni bir mevzunun, 'şiirin' konuşulduğu programın, gerektiği kadar doyurucu olmadığı kanaati oluştu izleyenlerde... Öncelikle programda İbrahim Sadri ve Yılmaz Erdoğan'ın şiir tarzının aynı kefeye konulması ve toplum olarak bir türlü vazgeçemediğimiz özelliğimiz 'ya hep, ya hiç' yanlışı burada da çıktı karşımıza... Cevap hakkı doğuracak tartışmaların yaşandığı programda şiir gibi oldukça subjektif bir konuda ortalık kesin yargılar deryasına döndü neredeyse... Bir tartışmanın ya da programı yönlendiren sunucunun performansı ile o programın performans seviyesi doğru orantılıdır... Ancak programda güzel sorular da yok değildi. Örneğin, Ahmet Hakan'ın 'solcu şairlerle, sağcı ya da İslamcı şairlerin karşılaştırılmasını' istediği soru ise, şiir hakkındaki bildik tartışmaların ötesine geçerek programa nefes aldırdı ve tartışmanın merkezini değiştirdi... Bir temizlik ürünü reklamındaki çocuk kaba bir konuşma tarzıyla ürünü anlatıyor. Annesi o şekilde konuşmaması gerektiğini söyleyerek ikaz ediyor çocuğu. Cevap çok ilginç: 'Ama reklamlarda da böyle konuşuyorlar.' Reklamlar bile reklama konu oluyor, hem de olumlu sayılmayacak bir tarzda. Şiveye hatta kabalığa dayandırılan reklamcılığın geldiği son nokta burası işte.
oalbayrak@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|