Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Hepsi, baştan aşağa suç...Varlığı ilk kez Yeni Şafak'tan öğrenilen 'andıç' genel başlıklı 'güçlü eylem planı'nın Genelkurmay başkanlığı tarafından doğrulanması, bugüne kadar yalnızca hissedilen ancak belgelenememiş bir gerçeği gözlere soktu: Türkiye, epey bir süreden beri, 'piskolojik savaş' yöntemlerinin uygulama sahnesi... Bazı kişi ve kurumlar, muhtemelen her olayı, belli bir 'maksada' hizmet edecek biçimde, psikolojik savaş 'yöntemleri' uygulayarak ve koordineli olarak 'icra' ediyor, ardında da, daha sonraki benzer operasyonlar için ders çıkarmak üzere 'etki değerlendirmesi' konusu yapıyorlar... Yukarıda tek tırnak ('') içerisinde kullanılan sözcükler 'andıç' genel başlıklı belgeden aynen alındı. TBMM'de dağıtıldığı için artık kamuoyunun malı olmuş Genelkurmay tarafından da doğrulanan belgeye yakından baktığımızda mekanizmanın nasıl çalıştığını görebiliyoruz. PKK'nın dağ kadrosundan Şemdin Sakık yakalanıyor; 'olay' bu... Sakık'ın ele geçmesinin PKK'yı çökertecek bilgilerin sağlanması 'maksadı' ile kullanılması belge yazarları tarafından düşünülmüyor bile; onlar, planlarını, Sakık'tan başka bir 'maksat' ile yararlanmak üzerine kuruyorlar. Bazı partilerin kamuoyu nezdinde 'yıpratılması' ve 'kapatılmalarının sağlanması' bu maksatlardan biri... Bir başka 'maksat', bazı siyasilerin 'yıpratılması' ve bazı belediye başkanlarının 'görevden alınması'nın sağlanması... Bir diğer 'maksat' ise, bazı gazetecilerin 'saygınlığının azaltılması' ve 'aleyhlerine kamuoyu oluşturulması'... Planı hazırlayanlar bu 'maksatlara' ulaşmak için uygun 'yöntemler' de teklif ediyorlar: "Mevcut ifadeden elde edilen bilgilere çeşitli ilâveler yapılarak" diyorlar 'andıç' belgesinin müellifleri, "Etkin köşe yazarlarından seçilen birine" aktarılacak bilgiler veya "Hazırlanan bilgi notlarının yazılı veya görsel basına verilmesiyle", "TV'lerde konuyu tartıştırarak"... Belgenin en başlarında, oluşturulanın adı dürüstçe konulmuş zaten: "Psikolojik savaş ve basın uygulamaları açısından çalışma grubu..." Bu grup, "Yoğun propaganda icrası" yapacakmış... Bunların yapıldığını biliyoruz. Şemdin Sakık'ın doğrusu bile yargı usulü açısından 'gizli' kalması gereken hazırlık soruşturması, HADEP ve FP gibi partiler, Güneydoğulu bazı milletvekilleri ve belediye başkanları, çok satan gazetelerde çalışan demokrat yazarlar, insan hakları derneği gibi sivil toplum kuruluşları aleyhinde yayınlar için kullanıldı. "Mevcut ifadeden elde edilen bilgilere çeşitli ilâveler yapıldığını" da öğrenmiştik; belli bir merkezden faksla geçilen ifadelere el yazısıyla bazı isimlerin eklendiği daha önce duyulmuştu... "Etki değerlendirmesi tutanağı" diye bir şey varsa, onun üzerinde şu notu bulmamız mümkün: M. Ali Birand sütununu kaybetti; İHD başkanı Akın Birdal ömür boyu sakat kalmasını getiren ölümcül bir suikasta uğradı... FP ve HADEP için kapatma dâvâları açıldı; dâvâlarda 'andıç' müelliflerinin öngördükleri 'gerekçeler' de yer alıyor... Başta Sıbgatullah Seydaoğlu olmak üzere bazı milletvekillerine, kendi kamuoyları gözünde değer kaybetmelerini getirecek, medya oyunları sahnelendiğini de biliyoruz. Belge doğrulandığına, içeriği üzerinde yapılan değerlendirme icranın başarısını gösterdiğine göre, iş şimdi böyle bir belgenin 'hukukî' durumunu tartışmaya kalıyor. Genelkurmay başkanlığı, belgeyi ve o belgenin işaret ettiği oluşumu doğal karşılamamızı istiyor. Çalışmanın 'yasal' olduğu kanaatini verme çabasında. Oysa, başka yönlerini bir tarafa bıraksak, sadece sonuçları itibariyle bile, böyle bir çalışmanın 'yasal' olamayacağı meydanda. Kaldı ki, demokratik sistemin vazgeçilmez unsurları olduğu anayasada yazan siyasi partilere, yine anayasada hür olduğu belirtilen basının mensuplarına karşı 'psikolojik savaş' açılması, hukuk açısından 'meşru' veya 'yasal' olamaz... Genelkurmay başkanlığı, emir-komuta zinciri içerisinde geliştiği, altındaki imzalar o tarihte o makamları işgal ettikleri için çalışmanın 'yasal' olduğunu söylüyor olabilir; ancak formel 'yasallık' belgenin işaret ettiği 'hukuksuzluk' görüntüsünü engellemez, engelleyemez... "Bizim her yaptığımız doğrudur" türü bir yaklaşım demokratik hukuk devletlerinde düşünülemez bile; çağdaş hukuk devletlerinde, kişiler ve kurumların, hatta kendileri kaleme almış olsalar dahi, yürürlükteki yasalara uymaları gerekir... 'Andıç' müellifleri 'güçlü eylem planı' hazırlarken suç işliyorlardı, planlarını icraya koymaları da suçtu, icranın getirdiği sonuçlar suçlarını daha da katmerleştirdi; bu suçlara göz yumulması ise olacak şey değildir... 'Psikolojik savaş' ile iradesi kırılmış bir toplumdan kimse yarar ummamalı..
fkoru@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|