YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Eksik adres

Tansu Çiller, Cüneyt Arcayürek'in daha piyasaya çıkmadan konuşulmaya başlanan yeni kitabında yer alan, Süleyman Demirel'in fâili meçhullerden kendisini sorumlu tuttuğunu gazetede okuyunca, o uzun uçak yolculuğunda kulağına fısıldadıklarımı hatırlamış mıdır acaba?

"Gazetecinin şaşkını haber almaz, haber verir" diye bir söz vardır; ne çare ki, en iyi haberler açılış olsun diye karşınızdakine verdiğiniz kırıntı haber veya ham yorum üzerine alınabiliyor. Çoğu kez, henüz duymadığı bir gelişmeyi muhatabınıza söylüyorsunuz, lâf lâfı açıyor ve ardından çok önemli bilgileri edinme imkânı doğuyor... Haber alabilmek için haber verene 'şaşkın gazeteci' denilirse, ne yapayım, ben öyle biriyim.

Susurluk kazasından bir ay kadar sonra olmalı... Refahyol hükümetinin başbakan yardımcısı Tansu Çiller, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilciliğinin açılışı için kalabalık bir işadamları heyetiyle Brüksel'e gidiyor... Böyle gezilerde hep olduğu üzere, heyete, gazetelerin Ankara temsilcilerinin ağırlıklı olduğu bir medya grubu da eşlik ediyor... Dikkat çeken bir sima da Özer Çiller...

Yanıma aldığım o haftanın 'Aktüel' dergisinde, Susurluk kazası sonrasında adları duyulmuşlardan Tarık Ümit'in kaçırılışıyla ilgili bir haber var... Aktüelciler, Ümit'in kızı Hande Birinci ile konuşmuşlar, o da babasının kaçırılışında kimlerin rolü olabileceğinden söz etmiş... Yazının bütününden, "Tarık Ümit'i, özel timci polisler mârifetiyle Mehmet Ağar ile Korkut Eken kaçırdı" izlenimi ediniliyor... O sırada başbakanlıkta çalışan yanımdaki meslektaşa, "Göreceksin, bu işin faturası sonunda Tansu Çiller'in adresine çıkartılacak" diyorum...

Seyahati Tansu Çiller'le yanyana tamamlamama sebep olan gelişme böylece başlıyor: Özer Çiller, "Senin yeni bir teorin varmış" diye yanıma geliyor biraz sonra; yanımdaki meslektaş, yememiş içmemiş söylediklerimi kendisine taşımış... O basit hüküm cümlemi Özer Bey'e açmam gerekiyor... Anlattıklarım ilgisini çekmiş olmalı ki, çok geçmeden, "Tansu Çiller seni çağırıyor" mesajı iletiliyor... Uçağın ön tarafına gidip aklımdakileri Tansu Çiller'le paylaşıyorum...

Benim elektronik bir not defterim vardır; sadece telefon numaralarını değil, unutma ihtimalim olan kısa notları da oraya kaydederim. Nice Kulis elektronik defterime alelacele düşülmüş notlardan yararlanarak yazıldı. O sırada üzerimde olan âleti çıkartıp aylar önce düştüğüm notları Tansu Hanım'a aktarıyorum...

Tansu Çiller, 1993 temmuzunda başbakan oldu. Bir kaç ay sonra, 4 Kasım 1993'te, bir basın toplantısı düzenleyerek Güneydoğu sorununda isterse ne kadar sert davranabileceği mesajını verme ihtiyacı hissetti... Basına, "Elimizde PKK'ya para yardımı yapan işadamlarının listesi var" dedi Çiller, açıkça tehdit kokan ifadeler eşliğinde... Onun bu açıklamasından kısa süre sonra ise gürültü koparan fâili meçhul cinayetler başladı... 1994'teki fâili meçhullerin tarihleri hâlâ not defterimde kayıtlı: 13 Ocak Behçet Cantürk, 24 Ocak Yusuf Ziya Ekinci, 26 Mart Fevzi Aslan, 4 Haziran Savaş Buldan, 11 Kasım Medet Serhat... Tarık Ümit de 2 Mart 1995'te kayboldu.

Sözümü şöyle bağladığımı da iyi hatırlıyorum: "Kapalı kapılar ardında aktarılan hassas bilgilerden sonra o açıklamayı yapmış olmalısınız, işin tehditle sınırlı kalacağını sanarak... Size bilgi sunanlar şaka yapmıyorlardı, niyetleri tehdit değildi... Nitekim, siz açıklama yaptınız, ardından infazlar başladı... İleride, sırf bu karine sebebiyle, sizinle fâili meçhul cinayetler arasında irtibat kuranlar mutlaka çıkacak..."

Bunları söyledikten sonra, hâlâ elimde tuttuğum dergiden, Tarık Ümit'in kızının Mehmet Ağar ve Korkut Eken'i suçlayan cümlelerini de okudum... Tansu Çiller başbakan iken Emniyet genel müdürüydü Mehmet Ağar; onu siyasete sokan, İçişleri ve Adalet bakanı yapan Tansu Hanım oldu. Söylediklerimden dehşete kapılan DYP liderinin uçağımız Brüksel Havaalanı'na inene kadar bana anlattıklarını oradan gönderdiğim Kulis'lerde yazdım. Çiller, bu tür işlerin içinde olmadığını söyledi bana; hakkında "Kurşun sıkan da kurşun yiyen de şereflidir" tespitinde bulunduğu Abdullah Çatlı'yı tanımadığını, Susurluk kazasından sonra adı kulağına çalınınca, "Kim bu?" diye sorduğunu anlattı... Fâili meçhullerle de irtibatı olmamış... "Biz o dönemde PKK'ya karşı ciddi bir mücadele verdik; ama çizgi dışına çıkılması yolunda bir tâlimatım olmadı" dedi Tansu Hanım...

Ne tesadüf? Elektronik not defterimdeki bilgilerden hareketle "Bu iş sonunda Tansu Çiller'in kapısına kadar dayanır" dediğim sıralarda, Süleyman Demirel de, 'cumhurbaşkanlığı danışmanı' sıfatıyla Çankaya Köşkü'nde bulunan 'gazeteci' Cüneyt Arcayürek'e fâili meçhullerin adresi olarak Tansu Çiller'i gösteriyormuş meğer...

Türk siyasi hayatının son 40 yılının her safhasında parmak izi bulunan Süleyman Bey'in, altıbinin üzerindeki fâilli meçhulleri yalnızca Özel Tim ile irtibatlamasını ve Özel Tim'i devreye sokan Tansu Çiller'i suçlamasını çok ilginç buluyorum. Oysa, kendi notlarına göz atsa, fâili meçhullerin, Tansu Çiller hayatında 'Özel Tim' sözcüğünü duymamışken başladığını görürdü...

Bu yazıyı yazarken notlarım yanımda değildi, bu sebeple yardımınız gerekiyor: "Devlet rutin dışına çıkabilir" cümlesini kim, ne zaman söylemişti?


21 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...