Türkiye'nin birikimi... | ||
|
ŞablonSon tahlilde bir öykünün, bir romanın, bir piyesin nasıl yazıldığına ilişkin bir şemayı, bir şablonu ortaya koymak mümkündür. Nitekim okul kitaplarında anılan türler için belli bir formül verilmektedir; edebiyat dünyasında da o formüle uygun biçimde kaleme alınmış sayısız örnekler bulunmaktadır. Fakat nasıl oluyor da, aynı formülü uygulamış olan farklı yazarlar, dahası aynı formülü farklı eserlerinden aynı biçimde uygulamış olan yazarın eserleri arasında farklar bulunuyor? Farklar bulunuyor ki, onların her biri farklı bir ürün olarak okunabilmektedir. Demek ki, aynı formül uygulanmakla birlikte farklı ürünler elde etmek mümkün olmaktadır. Çünkü eğer sahici bir eserle karşı karşıyaysak (ki uyduruk olanlar zaten sadet dışı), aynı formül uygulanmış olmakla birlikte, her eserde o formülü aşan farklı boyutlar da bulunmaktadır. Mesela verilen formüllerden biri, eserin serim, düğüm, sonuç duraklarına yer verilmesini esas alır. Bu formül uygulanarak drama da, melodrama da ulaşmak mümkündür. Eser nitelikliyse dram olur. Dramın dozu kaçırılırsa melodrama dönüşür. Dramla melodram arasında nerdeyse kıl kadar ince bir çizgi yer alır: o ikisinin arasındaki fark o çizgi tarafından belirlenir. Çizginin bir yanında dram, öte yanında melodram konuşlanmıştır. Aynı süreçleri izleyerek bir noktaya getirilmiş olan iki eserden birinde kahraman ağlarken bunu yalnızca kendisi için yaparsa ve icabında göz yaşlarını kendi içine akıtırsa bir dramla karşılaşabiliriz; ama aynı sahnede kahraman kendi gözyaşlarını okuyucusuna ya da seyircisine aktarmaya, yani onları da ağlatmaya kalkışırsa dram birdenbire melodrama dönüşmüş olur. Eser de böylece asaletini yitirir. Dramın veya trajedinin öteden beri belli şablonları da verilir. Aristo, iyi bir trajedinin unsurlarını sayar. Bu unsurlar biliniyor olmakla birlikte niçin o şablon(lar) uygulanarak her zaman iyi ürünler elde edilemiyor? Daha ilginci, formül ve şablon elde bulunuyorsa niçin her eline kalem alan adam bir eser ortaya koyamıyor? Galiba o formüller yazar için olmaktan ziyade okur için kolaylık sağlıyor, onun eseri anlamasına yardımcı oluyor. Yazarsa, her seferinde o formülün içine sıkıştırılmış olan şablonu, şemayı aşıp geçiyor. Has eserde, belki o formüllerin uygulandığını veya o formüllere uyulduğunu tesbit edebiliyoruz. Ama yazarın, hiç de o şablonlara uyum sağlamak için kalemi eline almadığını da biliyoruz. Şablona uyum sağlamak amacıyla yola çıkılmıyor, uyum sonuçta kendiliğinden ortaya çıkıyor. Dostoyevski'nin veya Tolstoy'un veya Flaubert'in anlattığı türden aile facialarını sonradan sürüyle adam taklide yeltenmiştir. Ama andığımız yazarların elinde aynı konu asaletli bir dram olarak şekillenirken, berikilerin elinde sulu melodramlara dönüşebilmiştir. Birincilerin hedefi hayatı hayat olarak yansıtma çabasına yönelmişken; ikincilerin hedefi okuyucuyu (seyirciyi) zaafı bulunduğu yerinden yakalayarak onun duygusunu sömürmeye yönelmiştir. Mizahla maskaralık; komik olanla gülünç olan arasındaki fark da benzer nitelikleri içeriyor.
rozdenoren@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|