Türk ordusunun, Barış Pınarı Harekatı'nda olduğu gibi, Milli Mücadele döneminde de hukuksuz işgal edilen Tel Abyad ve Rasulayn şehirlerini, ülke sınırlarının güvenliği için kontrol altına aldığı, tarihi belgelere yansıdı.
Türk Silahlı Kuvvetlerince sürdürülen ile gündeme gelen Tel Abyad ve Rasulayn'ın Misakımilli sınırlarında olduğu, tarihçi yazar Enes Demir tarafından kaleme alınan "Yeni Belgeler Işığında Vazgeçilmeyen Topraklar Misak-ı Milli" adlı kitapta yer aldı.
Demir, Tel Abyad ve Rasulayn'da Türk ordusunun yaklaşık bir asır öncesinde de aynı mücadeleyi verdiğini kitabındaki tarihi belgeler üzerinden AA muhabirine anlattı.
Barış Pınarı Harekatı'nın Türkiye'nin güvenliği açısından önemini dile getiren Demir, "Fırat'ın doğusunda bugün YPG/PYD'nin sözde devlet kurma hayali olan sahalar, 30 Ekim 1918 Mütarekesi imzalandığında Osmanlı ordusunun kontrolündeki vatan topraklarıydı. Ancak ateşkes sonrası tıpkı Antep, Adana, Hatay, Maraş ve Urfa gibi buralar da Fransızlar tarafından hukuksuz olarak işgal edildi. Üstelik bu işgaller 1919'da vuku buldu ve Osmanlı'nın en son işgal edilen vatan toprakları Tel Abyad, Rakka ve Rasulayn çevresiydi." diye konuştu.
Milli Mücadele Anadolu'da başlayınca, özellikle Tel Abyad ve Rasulayn'ın da içinde bulunduğu Rakka ve çevresindeki halkın büyük çoğunluğunun Türkiye'ye bağlılık gösterdiğinin tarihi belgelere de yansıdığını dile getiren Demir, şöyle devam etti:
Demir, Tel Abyad'ın Fransız işgalinden kurtulması ve ardından Fransızların batıya doğru takip edilmesi neticesinde, Aynul Arap'taki Fransız birliğinin kuşatıldığını anlattı.
Bunun üzerine Halep'teki ana garnizonlarından stratejik önemi haiz demir yolu vasıtasıyla lojistik ve ikmal desteği alamayan ve Tel Abyad'ın alınması nedeniyle Halep-Urfa yolunu kullanamayan Urfa'daki işgalci Fransız askerlerinin moralinin bozulduğunu belirten Demir, "Urfa'daki şanlı Kuvayımilliye mücadelesiyle 11 Nisan 1920'de Urfa'da işgalden kurtulmuştur. Dolayısıyla Urfa'nın işgalden kurtarılmasında Tel Abyad'ın Fransızlardan alınmasının kritik payı vardır." değerlendirmesini yaptı.
Rasulayn'ın da Mondros Mütarekesi sonrası haksız işgal edilen vatan topraklarından biri olduğuna işaret eden Demir, şunları kaydetti:
O dönem için Fransız ordusundaki paralı lejyon Ermeni askerlerinin, işgal edilen Tel Abyad ve Rasulayn gibi bölgelerde halka zulmettiğini dile getiren Demir, Türk ordusunun bölgeyi işgalden, yerel halkı da zulümden kurtardığını vurguladı.
Demir, bugün de PYD-YPG gibi terör örgütünün, büyük güçlerin desteğiyle bölge halkına zulmedip Türkiye'ye tehdit oluşturması karşısında Barış Pınarı Harekatı'nın düzenlediğini, bu bakımdan harekatın Türk tarihi mirası ve İstiklal Harbi'nde benimsenen "tehlikeyi kaynağında bertaraf etme" stratejisine benzediğine işaret etti.
"Rasulayn halkı, işgallere karşı silahlı direnişi başlatmıştı"
Rasulayn'da halkın işgale tepkisinin sadece protestolarla sınırlı kalmadığını, halk ve aşiretlerden oluşan Kuvayımilliye birlikleriyle El-Cezire cephesine bağlı müfreze birliklerinin 1920'den itibaren şehrin işgalden kurtarılmasına yönelik faaliyet gösteremeye başladığını anlatan Demir, "Osmanlı Devleti'ne bağlı Rasulayn halkı, işgallere karşı silahlı direnişi başlattı ve 500 civarı süvari ile piyadeden oluşan bir kuvvet meydana getirerek Kuvaymilliye'nin emrine girdi. Milli birlikler, mayısta Rasulayn'ı almak üzere Fransızlara karşı taarruza başladı. Bu taarruzlar sonucu milli müfrezeler, 1920'nin ikinci çeyreğinden itibaren Rasulayn'da kontrolü sağladı" bilgisini verdi.
Demir, 1921 başlarında şehirde, 4'üncü bölüğe bağlı Türk askerlerinin olduğunun, bölüğün yayalar kısmının da Yüzbaşı Aziz Efendi tarafından kumanda edildiğinin kayıtlardan anlaşıldığını söyledi.
Bölgenin demografik yapısına da değinen Demir, "Tel Abyad ve Rasulayn nüfusu içinde, iddia edildiği gibi ve terör örgütünün yalan ve maniple haberlerle yaydığı üzere çoğunlukla Kürtler bulunmuyordu. Operasyon sahası içerisindeki yerleşim yerlerinde hem tarihi süreçte hem de günümüzde çoğunlukla Araplar, Tel Abyad'da az sayıda Türkmen ve Kürt, Rasulayn'da ise yine az sayıda Kürt, Çerkez ve Hristiyanlar bulunuyordu" değerlendirmesini yaptı.
Rasulayn'ın bölgedeki bir harekat merkezi olarak da önemli yer tuttuğunu, El-Cezire cephesinin önemli ve stratejik harekat noktalarından biri konumunda olduğunu belirten Demir, 20 Ekim 1921'de tüm mücadelelere rağmen Türkiye ve Fransa arasında imzalanan Ankara Anlaşması sonrasında Türk ordusuna mensup birliklerin El-Cezire bölgesinden çekilmeye başladığını kaydetti.
Bu çekilmenin şehrin tren yolunun güneyinde kalması nedeniyle Tel Abyad, Rasulayn ve Fırat'ın doğusundaki alanlarda gerçekleştiğine dikkati çeken Demir, şöyle konuştu:
Tarihi belgeler