Yahudi faşizmi olarak bilinen Siyonizm’in hizmetkârı olan masonlar, dünyanın ve Türkiye’nin en tehlikeli cemaati olma özelliğini dün olduğu gibi bugün de sürdürüyor. AK Parti iktidarı ile kısmen daha sessiz ve derinden yürütülen faaliyetlerin, 31 Mart seçimleri sonrasında yeniden görünür kılındığı dikkatlerden kaçmıyor.
İskoç mason ritinin çürük ipine sıkı sıkıya bağlı olan yerli ama gayri millî masonlarla ilgili olarak, DP Afyon milletvekili Gazi Yiğitbaşı TBMM kürsüsünden yürekli bir şekilde haykırıyordu. “Bu mason derneğinin kökü dışarıda ve İskoçya’dadır” diyen Yiğitbaşı, Mason Mustafa Saffet’in dokuzuncu dereceye yükseltilmesi ile ilgili belgeyi gösterip okuyarak, Yeni Şafak’ın yayınlarında da olduğu üzere masonları telaşlandırıyordu.
“Hedefimiz Allah’sız ve dinsiz bir hükümet kurmaktır. Hakiki insanlığa giden tek yol dinsizlik ve imansızlıktır” diyen Fransız mason Franklen’in rezilâne sözlerinin “Allah’sızlık dünya kahramanlarının ve beşeriyetin en şartlı unvanlarındandır. Dünyayı düzeltmek için kökleri unutanlarla, insanı düşünerek Allah’ı unutanlar var olsunlar” şeklindeki şeytanî sözlerini de haykırmıştı Yiğitbaşı TBMM kürsüsünden...
“Masonluk, din ve anane aleyhinde bulunan yegâne teşkilâttır. Masonluğun siyasi rollerinden başlıcası, dinle mücadeledir” şeklindeki sefih cümleler mason dergisi Agamba’da yayınlanır. Masonların 1950 tarihli bir başka neşriyatında ise Türkiye’nin yakın tarihini özetleyecek şu cümleler yer alır: “Her mason, lâikliğin bir misyoneridir, masonlar çocuklarını dinî inanışlar ve ibadetlerden uzak tutmalılar. Bu amaçlar için medyayı olabildiğince kullanmalılar.”
KARANLIK İŞLER MERKEZİ
MASONLARIN KÖKÜ İSKOÇYA’DA
4) Cemiyetler Kanunu’nun 10’ncu maddesinde “merkezi yurtdışında olan bir cemiyetin Türkiye’de şubesi açılamaz ve arsıulusal maksatlarla cemiyet kurulamaz” diye yazılıdır. Bu mason derneğinin kökü taşrada ve İskoçya’dadır. Derneklerin kurulması, rütbe ve derecelerin tevcih ve tasdiki merkeze aittir. Oranın muvafakati olmadıkça dernek kurulmaz. Verilen rütbe ve dereceler muteber sayılmaz. İşte delili olan şahadetnameyi okuyorum:
“Sânii Âzami Kâinat Şerefine
Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet, Terakki, Kuvvet, ittihat
İskoçya tarikatı kadime ve makbulesinin hâkim müfettişi âzamı umumiler, Türkiye ve tevabii şûrayi âlisi mıntaka-i burucun kubbe-i kevkebedarı altında 41 derece bir dakika ve 15 saniye arzı şimalinde vâki İstanbul vadisinde, İskoçya tarikatı kadime ve makbulesinin hâkim müfettişi âzamı umumiler, Türkiye ve tevabii şûrayı âlisi Iakonfort hâkim şapitirine de üstadı hafi derecesinde bulunan aziz biraderimiz Mustafa Saffet’in lakonkord şapitirjinde dokuzlar müntehibi dokuzuncu derecesine irtika ettiğini tasdik eder, yeryüzünde mevcut kadim ve cedit muhtelif derecelerdeki bilcümle hür ve muntazam masonların kendisini ol veçhile tanımalarını ve muavenet ve teshilâta mazhar kılmalarını tavsiye ve umumi masonluğa dâhil ve mer’i ve muteber olan herhangi tarika mensup masonlara mukabeleten muavenet ve teshilât göstermeyi vadeyler. İşbu şahadetname 6 Haziran 1340 tarihinde tarafımızdan ıstar ve imza ve tahtim kılınmıştır.
Bu kati vesikaya göre, mason derneği emir ve ilhamı, Türk milletinden değil, İskoçya’daki mason maşrık-ı azamından almaktadırlar.
Bu derneğin vatan ve milliyetperverlikle alâkasının derecesini Yüksek
Meclisinizin takdirine bırakıyorum.
Yok muhterem arkadaşlar; bunlardan başka bir de milletlerin dinleri ve akideleri üzerinde bu mason derneklerinin aldıkları kararları, verdikleri hitabeleri tetkik edelim. Bendeniz kanunlarımızın fertlere bahşettiği din ve vicdan hürriyetine karışacak değilim. Hükümetimiz laiktir. Parti programlarımızda din siyasete alet edilemez. Kanunların tanziminde din rol oynamaz. Burası hepimizce malûmdur. Fakat Türk milletinin, millet olarak % 95’inin İslâm dinine mensup olması, milletvekillerimizin de aynı nispette İslâm dinini taşıdıklarından Mason derneklerinin din ve mukaddesat aleyhtarlığı ve hattâ imhası hususundaki gizli beyanlarından ve kararlarından bir parça arz edeceğim.
Bu bakımdan bu derneğin memleketimize ne kadar zararlı olduğu kendiliğinden tezahür ve tahakkuk edecektir.
Onlar için tek yol imansızlık
Fransız hatibi Franklen bir mason ictimasında “Hedefimiz Allah’sız ve dinsiz bir hükümet kurmak, hakiki insanlığa giden tek yol dinsizlik ve imansızlıktır” diyor. Başka bir farmason, insanın Allah’a galebesi, Allah’a darb ve nefret, işte terakki bundadır. Anti Pezartin isminde diğer bir farmason keza bir toplantıda ve bir eserinde: “Allah’sızlık dünya kahramanlarının ve beşeriyetin en şartlı unvanlarındandır. Dünyayı düzeltmek için kökleri unutanlarla, insanı düşünerek Allah’ı unutanlar var olsunlar” demektedir.
‘DİNLER BEŞERİN HAKİKİ DÜŞMANI’
Diğer bir farmason, bir kitabında: “Allah kelimesi hiçbir mânâ ifade etmez, dünyada birçok muammalar varken, bunlara, Allah namını taşıyan yeni bir muamma ilâvesine ne lüzum var” diyor. Büyük Loca isminde bir eserde diğer bir farmason 1922’de “Beşeriyetin hakiki düşmanı olan dinlerle tereddütsüz mücadele edeceğiz. Çevik ellerimizle ve parmaklarımızla günün birinde dinlerin kefenleri olacak kumaşı çabuk harcıyâlım, böylece dinler sayesinde telkin edilen bâtıl itikatlarla din adamlarının topyekûn imhasına muvaffak olacağız” yazmaktadır.
1911’de Belford kongresinde “Biz din düşmanıyız, bütün gayretlerimizi sarfederek dinin bütün tezahüratını mahvedeceğiz” deniliyor. 1913’te Maşriki âzam bülteninde “Biz Allah’ı artık hayat gayesi olarak tanımayacağız, biz bir gaye yarattık, o gaye, Allah değil, beşeriyettir” deniliyor. 1900’de Mason kongresinde “dindarlara ve mâbetlere galebe çalmak kâfi değildir, asıl maksadımız dini kökünden yıkmaktır” kararı alınmıştır. Başka bir masonlar toplantısında, “İlk intibalar hiçbir zaman unutulmaz, bunun için sağlam ve ilmî fikirlerle beraber olmalıdır, çocukları dinden tamamıyla kurtararak ve uzaklaştırarak yetiştirmeli ve terbiye etmelidir” kararı verilmiştir.
Din aleyhindeki yegâne teşkilat