CHP, yüzlerce yıldır aynı topraklarda yaşayan Kürtlerin ve Türklerin kadim dostluğuna karşı en büyük tehlikedir. Yazı dizimizin 3. bölümünde CHP’nin bu dostluğa katliamlarla darbe vurmasının örnekleri yer alacak. Şeyh Sait İsyanı’nı bahane ederek bölgede katliam yapanlar için sırada Ağrı olayları vardır. 16 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şu haber yer alır: “Zilan Harekâtı’nda imha edilenlerin sayısı on beş bin kadardır. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur.”
HİZMETÇİ VE KÖLE OLMA HAKKI
CHP’li Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Ağrı ayaklanmaları sırasında Ödemiş’te seçmenlere seslenirken, şu ırkçı ve faşist cümleleri kurmaktan bile çekinmedi: “Saf Türk ırkından olmayanların bu memlekette tek hakları vardır, hizmetçi ve köle olma hakkı, dost, düşman hatta dağlar bu hakikati böyle bile.”
Şükrü Kaya: Şakileri mağaralara göm
Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Tunceli 4. Umum Müfettişi Abdullah Alpdoğan’a 26/04/1937’de gönderdiği “Çok gizli” yazılı mektupta kan dondurucu ifadeler yer alır:
Yine Şükrü Kaya’nın “gizli” yazılı bir başka mektubundan:
Basına ambargo
Şükrü Kaya’nın Cumhuriyet gazetesinin sahibi Yunus Nadi’ye gönderdiği mektupta ise katliamın belgelerinin medyaya yansımasına nasıl engel olduğunun itirafı yer alır: “Çok değerli Yunus Nadi Bey kardeşim, Dersim’in ıslahı projesinden dolayı muhabirinizin bölgede çekmiş olduğu fotoğrafların bakanlığımıza iadesi gerekmektedir. Harekat ile ilgili haberlerin bakanlıkça oluşturulan bölümde kontrolden sonra yayınlanması gereği karşılıklı mutabakatla sağlanmıştır.
MAĞARALARA GAZ VERİLDİ
Belgelerle ispatlanmış bir kıyım harekâtının Dersim’de gerçekleştirildiğine kimsenin şüphesi yok. Hedef: insandan arındırılmış bir Dersim bölgesi. Bunun için askere, ‘Eşkıya Takibi ve Mağara Aramaları İçin Talimatnameler’ el kitabı hazırlandı. Talimatnamelerde köylerin ve evlerin nasıl yakılacağına dair bilgiler yer alıyordu. Köyler, mezralar yakıldı, mağaralara sığınanlar da gaz kullanılarak imha edildi.
‘ÖLÜLERİMİZİN KEMİKLERİ SIZLIYOR’
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu kaydın tamamını ve araştırmalarının sonucunda elde ettiği başka bilgiler varsa onları da açıklığa kavuşturmasını talep eden Cafer Solgun, “Dersim... Dersim...” kitabında şu ifadelere yer verir:
BÜYÜK BİR TUHAFLIK ÖRNEĞİ
Mesele geri kalmışlık meselesi mi?
“CHP’nin şu ana kadar yaptığı tek şey, sıkışınca ‘rapor’ yazmak oldu” diyen Yazar Muhsin Kızılkaya Cumhuriyet Halk Partisi’nin rapor politikasına değinerek, “O raporlarda da onlara göre mesele bir ‘feodalizm ve geri kalmışlık meselesiydi’, Kemalizm’in ‘aydınlanma ışığı’ oralara ulaştığında mesele kendiliğinden hal olacaktı” ifadelerini kullandı.
En kapsamlı Kürt raporlarından birini hazırlayan İsmet İnönü, Dersimlilerin cehaletinden, onları medeniyete kavuşturmaktan söz eder. Dersim (Tunceli), hedef bölge seçilmiştir. Halk okul beklerken, bölgede birçok karakol ve kışla inşaatına başlanmasının sebebi hikmeti, kısa süre içinde anlaşılacaktır.
“DERSİMLİ OKŞANMAKLA KAZANILMAZ”
Uluslararası zeminde yapılanları anlatmak için argümana ihtiyaç vardı. Dersim’in insandan arındırılması içen gerekli olan sebepleri, işte hazırlanan bu raporlar veriyordu. Hakimiyet-i Milliye gazetesinin kurucusu Hakkı Naşit Uluğ’a göre; “Dersim elbette kendinden adam olmaz, ne yapacaksa yine devlet yapacak, onu adam edecektir.”
ÇOK AZI İSYAN ETTİ
Dersim’de olaylar nasıl gelişmişti peki? Dördüncü Umumi Müfettişliğin kurulmasının ardından bölgede giderek artan gerginlik 1937’de zirveye çıkmıştı. Dersim’de o tarihte elliden fazla aşiret yaşıyordu ama isyan edenler yüzde ona karşılık geliyordu. Seyit Rıza ve iki arkadaşı 12 Eylül’de Erzincan yakınlarındaki bir karakola teslim oldular. Seyit Rıza ve oğlu Hüseyin başta olmak üzere altı aşiretin liderleri 14 Ekim’i 15’ine bağlayan, Mustafa Kemal Paşa’nın bölgeye geleceği sabahın gecesinde, otomobil farlarından yansıtılan ışıkla idam edildi. Seyyid Rıza’nın idam edilebilmesi için yaşı 75’ten 54’e indirildi, oğlu Hüseyin’in yaşı ise 17’den 21’e yükseltildi.