Milli Mücadele döneminde Kürtlerin isyanlarla mı, ittifaklarla mı anılacağı konusu her zaman tartışılageldi. Yazı dizimizin ikinci bölümünde Kürtlerin Milli Mücadeleye verdiği destek ve Milli Mücadele Kürt-Türk ittifakını sona erdiren olaylar üzerinde duracağız.
Tarihi belgelere bakıldığında, arada irili ufaklı isyanlar çıksa bile, Türk-Kürt ittifakı Milli Mücadele döneminde de devam etti.
KÜRTLERE BİRLİK MESAJI
Yabancı devletler bir yandan Osmanlı devletinin bütünlüğünü bozacak her türlü eylemi yaparken, kâğıt üzerinde bölücü antlaşmaların olumlu bir tarafı da, Kurtuluş mücadelesini tetiklemesi oldu. Kurtuluş Savaşı Kürtlersiz düşünülemezdi. Nitekim Mustafa Kemal Paşa doğu illerindeki kongrelerinde; Kürtlere birlik mesajları verdi, din kardeşliğini ileri sürdü, halifelik kurumunu ön planda tuttu, Ermenistan tehdidini dile getirdi. Kürt ağalarına ve ileri gelenlerine teşekkürlerini sunan telgrafta aynen şunlar yazıyordu:
ANASIR-I İSLAM
‘MİLLET’ ULUS DEĞİL ÜMMET DEMEKTİ
DİNDAR KÜRTLER İÇİN YENİ BİR DÖNEM
Lozan görüşmelerinde de Kürtlerin desteği devam etti. Zira Kürtler, ‘millet’ kavramının içinde kendilerini görüyor ve bu kavramı ulus gibi değil de ümmet gibi düşünüyorlardı. Kürtlerin buna nasıl bir itirazı olabilirdi ki? “Müslüman bir ülkede Müslümandan azınlık olmaz” anlayışıyla Lozan’da azınlıklara tanınan haklardan bile feragat eden Kürtler, Lozan’daki yazışmalarda ‘Kürt’ adının geçmemesi üzerine ilk şüphe tohumlarını yeşerttiler.
TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİNİN SEMBOLÜ
İslam tarihinin en önemli müesseselerinden biri olan Hilafet, Osmanlı döneminde 72 millet, çok farklı dinler ve gruplarla bir arada yaşamayı sağlıyordu. Birçok kimse tarafından öne sürüldüğü üzre, hilafetin kaldırılması Kürt ve Türk ilişkilerinde bir milat oldu. O tarihten itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Kürtler üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Martin van Bruinessen’e göre hilafetin kaldırılması şuna tekabul ediyordu:
Türklük kimliği dayatıldı
Yazar Muhsin Kızılkaya, “Başta bu ‘Türklük’ fikri ötekilerin yerine önerilen bir kimlik olmasaydı, belki bu kadar yakıcı sorunlara yol açmazdı, ama Türklük kimliği ‘dayatıldı. Türk olmayanlara ‘hizmetçi olma’ hakkı tanındı, Kürtçe konuşmalara telgraf tarifesi başına ceza kesildi, 1930’lu yıllardan itibaren Kürtçe yasaklandı ve tamamen kamusal alanın dışına çıkartıldı” ifadeleriyle durumu özetliyor.
KÜRT ULUSALCILIĞININ DOĞUŞU
İSMET İNÖNÜ’YE VERİLEN YETKİLER
Kürt meselesi Şeyh Said öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılsa, yeridir. Zira olayın sonrası tam bir felaket. Olaylara katılan aşiretler adeta tarihten silinmek istendi. Şeyh Said ve 46 arkadaşı idam edildi. Bu dönemde İsmet İnönü başbakan oldu ve şu yetkilerle Şeyh Said olaylarının üzerine gitti:
-Sıkı yönetim ilanı,
-Hıyanet-i Vataniye Kanunu,
-Takrir-i Sükun Kanunu ve bu kanuna dayanarak oluşturulan İstiklâl Mahkemeleri,
ŞARK ISLAHAT PLANI
Dağları mesken tuttular
-Şeyh Said’in torunlarından Hüsamettin Korkutata, idam edilen, uzun yıllar köylerinden sürgün edilerek başka şehirlerde yaşamak zorunda kalan, babası da dahil olmak üzere dağları mesken tutan ailesini anlatıyor: “Bizim ailemiz Tırakya, Kastamonu gibi yerlere sürgün edildi. Babamın bir amcası da Suriye’ye gitti. Dedem, yeğenlerini kurtarmak için teslim olmaya gitti ve bizden beş kişi o gün idam edildi. Babam ve sekiz kardeşi dağa çıktı. Yıllarca dağlarda yaşadılar, teslim olmadılar. 1940’lı yıllarda umumi af çıkınca dağdan indiler.” Köylerin çoğunun yakıldığını, kitapların yırtıldığını, Kürtçe konuşmanın yasaklandığını söyleyen Korkutata, en çok da şapka giymedikleri için köylülerin dövülüp hakarete uğradığını sözlerine ekledi.
Sason’daki sıradan insanlar
-Şeyh Said olaylarından sonra birbirinden habersiz birçok irili ufaklı Kürt isyanı yaşandı. Bu isyanların çıkış sebebi genelde o bölgelerdeki uygulamalara tepki olsa da, “Kürt isyanı” olarak kayıtlara geçti. Mesela Sason’daki sıradan insanların Kürdistan diye bir idealleri yoktu. Onlar açlık ve yoksulluğun mücadelesini veriyordu. Eski Başbakanlık danışmanlarından Sasonlu Ekrem Direkçi, o dönem yaşanan bir olayı bizzat öldürülen kadının oğlundan dinlediğini söylüyor: “Sason’da askere pusu kurmuşlardı. Hamile bir kadın askerler zarar görmesin diye pusuyu askere haber vermek için siperinden çıktı. Askerler kurtuldu ama kadın öldürüldü. Bu acılar toplumda unutulmayan izler bıraktı. Bunların tamamının sorumlusu CHP zihniyetidir.”