Ahmet Faruk Asa
İHH – İnsani Diplomasi
Beyrut patlamasının da önemli etkisiyle son yıllarda Lübnan’da bulunan Filistin kampları, ekseriyetle “insani kriz” bağlamında ele alınmaya başlandı. Gitgide kötüleşen hayat şartları, yetersiz alt yapı imkanları, sınırlı bölgelerde yoğunlaşan nüfus ve Lübnan’ın geçmekte olduğu zor günler, Filistinlilerin yaşadığı hayat şartlarını daha da zorlaştırmaktadır.
Lübnan’da yaşayan Filistinlileri yalnızca insani kriz bağlamında ele almak; bu bütünün dününü, bugününü ve bilhassa yarınına dair değişimleri ve dönüşümleri gözden kaçırmamıza sebep olabilir. Oysaki kendi içinde onlarca farklı fraksiyonu bulunan bu sosyal yapının temel bileşenlerini, Filistin meselesinin tarihi seyri ile paralel bir düzlemde ele aldığımızda, terazinin haneleri bizim için daha rahat doldurulabilir ve öngörülebilir bir hale gelmektedir.
Lübnan’da yaşayan Filistinliler için de temel gündem olan “geri dönüş” hakkında da tutarlı tahlillerde bulunabilmenin yolu, burada yaşayan Filistinlilerin sosyal ve siyasi ajandasını incelemekten geçmektedir. Bu açıdan Lübnan’daki Filistinlilerin yaşadığı kamplardan biri olan “Beddavi Mülteci Kampı”ndaki statüko, yukarıda da zikrettiğimiz konular üzerine örneklem haline gelmektedir.
GÖRÜŞ AYRILIKLARI BİR KENARA BIRAKILDI
Beddavi Mülteci Kampı’nda “halk komitesi” ismi verilen bir komisyon bulunmaktadır. Muhtarlık ya da azalık sistemi gibi düşünebileceğimiz bu komisyon, yılda bir üyelerini seçmektedir. Bu komisyonu kıymetli kılan şey, birbirinden tamamen farklı düşünce yapısına sahip Filistinli grupları aynı çatı altında buluşturabiliyor olmasıdır. Bu komitenin başındaki isim, aynı zamanda kampın da en yetkilisi kabul edilmektedir. Karar mercii, bir grubun tekelinde olmadan, zaman içerisinde değişebilmektedir.
Şu anda komisyonun başında, ’ın içinden bir isim bulunmaktadır; ancak bir önceki dönemde İslami Cihad Hareketi’nden bir isim, kampın yetkilisi konumundaydı. Komisyonun en yaşlısı ise Filistin Kurtuluş Örgütü’ndendir. Yaşı itibarıyla kendisine yönelik ihtimam oldukça fazladır ve söz hakkı bulunmaktadır. İç çatışmaların bedelini yıllardır ödeyen Ortadoğu’da, görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak bu şekilde yapılanma oluşturulması, Filistin meselesinin de geleceğine dair umut verici girişimlerden bir tanesidir.
İÇ KAVGAYA SON VERECEK MEKANİZMA
Bu komisyonu kıymetli kılan şey, buradaki gruplar arasında var olan ihtilafların kamplara ve idareye yansıtılmıyor olmasıdır. Bu görüş esasen Lübnan’daki kampların genelinde hakim olan görüştür. Burada yaşayan Filistinlilerin en nihayetinde mülteci statülerinin devam ediyor oluşu, sosyal düzenlerinin bir şekilde idame ettirilebilmesi için bu konsensüsü gerekli kılmaktadır. Verilecek bir iç mücadele ya da kavganın, kazananı olmayan problemler silsilesini başlatacağı endişesi buradaki Filistinlileri böyle bir çözümle buluşturmuştur. Nitekim geçtiğimiz günlerde, Abdülmecid Tebbun öncülüğünde Cezayir’de bir araya gelen Mahmud Abbas ve İsmail Heniye, değişmekte ve dönüşmekte olan Filistin toplumunun siyasi konularda verdiği müspet reflekslerin yalnızca Lübnan ile sınırlı kalmadığını da bizlere göstermiştir.
Lübnan’da bulunan diğer kamplarda da olduğu gibi, “Beddavi Mülteci Kampı”nda da bulunan bu komisyonun, Filistinliler adına beraberinde getirdiği avantajları bulunmaktadır. Arap Baharı sonrası son dönemde yeniden şekillenen Ortadoğu siyasetinde, bu şekilde bir komisyonun varlığı, en temelde dış tehditlere karşı birliktelik içeren görünüm arzetmektedir. Bir diğer faydaysa, Filistinlilerin kendi içlerinde yer alan meseleleri çözme konusunda süreci oldukça hızlandıracak bir mekanizmaya dönüşme ihtimali olmasıdır.
Filistin meselesinin geçmişine dair sayfaları karıştırdığımızda; farklı görüşleri de içinde barındıracak bir karar heyetinin oluşturulması, burada yaşayan Filistinlilerin tarihten ders almış şekilde siyaset yürüttüklerini de bizlere göstermektedir.
LÜBNAN SİYASETİNE KATKISI
İçlerinde bulundukları ülke olması hasebiyle, bu komitenin Lübnan ile olan ilişkilerinde de taraflar adına pek çok kazanım mevcuttur. Nekbe’nin yaşandığı günden bugüne karşılıklı ilişkilerin hassas dengeler üzerinde gittiği Filistinliler ve Lübnan arasında, bu şekilde bir komisyonun varlığı, karşılıklı iletişimi ve güveni arttıracak bir süreç oluşturmaktadır. Aynı zamanda muhataplık açısından da Lübnan’a ciddi kolaylıklar sağlamaktadır. Nitekim, siyasi olarak zor bir dönemden geçen Lübnan’da Filistinli mültecilerin varlığı ilk günden itibaren iç siyasette merkez konulardan biri olmuştur. Aktörlerin hızla değiştiği Lübnan siyasetinde, Filistinlileri temsil eden komisyonların kuracağı sağlıklı ileteşimler, hem Lübnan hem de Filistinlilerin yaralarını çok daha hızlı sarmalarını sağlayacaktır. Komisyon, faaliyetlerini UNRWA ile işbirliği ve koordinasyon içinde devam ettirmektedir. Aynı zamanda Filistin Hükümeti’nden de zaman zaman hem siyasi hem de mali destek almaktadır.
Filistinlilik kimliğinin gelişmeye başladığı 60’lı yıllardan itibaren Filistinlileri temsil eden kurumlarının şeceresine baktığımızda, ilk defa diyaloğa ve iş birliğine olan inancın bu kadar yüksek olduğunu görüyoruz. Sadece Lübnan değil, diasporanın yaşandığı diğer bölgelerde de Filistinli kurumların yürüttükleri siyaset lokal olarak içinde olunulan bölgeden etkilense de, daha üst başlıkta geçmişin hatalarından ders çıkarmış gözükmektedir.