Alak Suresi, Mekke döneminde inmiş ve 19 ayettir. Sure, adını ikinci ayette geçen "alak" kelimesinden almıştır. Mushaftaki sıralamada doksan altıncı, iniş sırasına göre birinci suredir. Baştan beş veya sekiz ayeti Hz. Peygamber'e gelen ilk vahiy olduğundan ilk inen sure kabul edilir. Haberimizde Alak Suresini okuyabilir, dinleyebilir ve Diyanet mealini bulabilirsiniz.
Alak Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 19 ayettir. Sure, adını ikinci ayette geçen “alak” kelimesinden almıştır.
Alak Suresi dinle, ezberle
Metin Çakar'ın yorumuyla Alak Suresi.
Alak Suresi okunuşu
Alak Suresi Diyanet meali
- ﴾1﴿Yaratan rabbinin adıyla oku!
- ﴾2﴿O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.
- ﴾3-5﴿Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir.
- ﴾6-7﴿Hayır! Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli gördüğü için çizgiyi aşar.
- ﴾8﴿Oysa (kuldaki) her şey yalnız rabbine aittir (O’na dönecektir).
- ﴾9-10﴿Gördün mü, bir kulu namaz kılarken engelleyen o adamı?
- ﴾11﴿Peki, düşündün mü (ey inkârcı), ya o kul doğru yolda ise?
- ﴾12﴿Yahut günahtan sakınmaya çağırıyorsa!
- ﴾13﴿Düşündün mü (ey resulüm), ya o adam hakkı inkâr ediyor, sırt çeviriyorsa!
- ﴾14﴿Allah’ın her şeyi gördüğünü bilmiyor mu o?
- ﴾15﴿Hayır hayır! Eğer vazgeçmezse mutlaka onu perçeminden yakalayıp sürükleriz!
- ﴾16﴿O yalancı, günahkâr perçeminden!
- ﴾17﴿O hemen kurultayını çağırsın.
- ﴾18﴿Biz de zebânileri çağıracağız!
- ﴾19﴿Sakın onun isteğine uyma! Secdeye kapan ve Allah’a yakınlaş.
Alak Suresi'nin nuzül
Alak Suresi (Mehmet Emin Ay)
Alak Suresi'nin konusu
Surede okumanın önemi vurgulanmakta, insanın neden yaratıldığına dikkat çekilmekte, kendini kendine yeterli görüp nankörlük eden insanın taşkınlığı ve bunun acı sonuçları anlatılmaktadır.
Alak Suresi tefsiri
Bu âyetlerin nüzûlüne böyle bir olay sebep olsa da, burada ifade edilen evrensel gerçek, hangi devirde olursa olsun insanın hayat mücadelesinde Allah’ı unutup yalnız kendine güvenmesi, her durumda kendisini yeterli görüp Allah’ın yardım ve tevfikinden kendisini müstağni saymasıdır. Kur’an, Câhiliye putperestleri örneğinde, Allah’a karşı bu küstah tavrı çeşitli vesilelerle eleştirmektedir.
“Gerçek şu ki” diye çevirdiğimiz kellâ kelimesi olumsuzluk edatı olup devamında kendisinden sonra anlatılanların aslında olmaması gerektiğini ifade eder. Bu bağlamda, zenginliğine güvenerek şımaran ve kendini kendine yeterli görerek nankörlük eden, azgınlaşıp hakka sırt çeviren insanın böyle yapmaması gerektiğini vurgular. Zira gerçekte insan zayıf ve muhtaç bir varlıktır; sağlık, huzur, sükûn ve emniyet içerisinde hayatını devam ettirebilmesi için öncelikle Allah’a ve kendisinin de üyesi bulunduğu toplumun diğer fertlerine ihtiyacı vardır. İnsanların ellerinde bulunan bütün imkânların gerçek sahibi ise kendileri değil, onu yaratan ve istediği anda ellerinden alma gücüne sahip olan Allah Teâlâ’dır. Buna rağmen insanın sahip olduklarına aldanıp şımararak Allah’a itaatten uzaklaşması, kendini kendine yeterli ve başkalarından üstün görmesi, kaderinin kendi elinde olduğunu iddia etmesi vb. küstahça tutumları bilgi, iman ve basiret eksikliğinden kaynaklandığı için Allah tarafından kınanmıştır.
Alak sûresini Kur’an’ın ilk inen sûresi olarak kabul edenlere göre bu âyet de Kur’an’da âhiret hayatına dikkat çekmek üzere inmiş ilk âyet olup bir uyarı olarak dünya hayatının geçiciliğini, sonunda herkesin hesap için mutlaka Allah’ın huzuruna getirileceğini, bu sebeple azgınlık ve taşkınlıklardan sakınılması ve âhiret hayatı için hazırlık yapılması gerektiğini hatırlatmaktadır. Daha sonra inen birçok âyette âhiret hayatının varlığı kesin ve net bir şekilde açıklanarak iman esaslarından biri olduğu ortaya konmuş, dünyada yapılan iyi veya kötü işlerin orada hesabının sorulup karşılığının verileceği, iyilerin ödüllendirileceği, kötülerin ise cezalandırılacağı haber verilmiştir (bk. Bakara 2/177; Nisâ 4/136). Bütün bunlar ise ilk muhataplara ve bütün insanlığa yapıp ettiklerinden hesaba çekileceklerini, hesabını verebilecekleri bir hayat sürdürmeleri gerektiğini anlatır.
Bizim tercih ettiğimiz meâle göre 8. âyet, önceki iki âyetle bağlantılı olup, elindekini kendine ait sanan, Allah’ın gerçek sahip ve mâlik olduğu bilincinden yoksun bulunan, bu yüzden böbürlenen, azıp sapan insana karşı bir uyarıdır.