İslam dünyası için önemli günlerden biri dini günler ve bayramlardır. Mübarek günlere inananlar için fırsat ve bereket günleridir. Mübarek günlerde oruç tutmak, zikir çekmek, dua etmek, mübarek günlere özel namazları kılmak gibi birçok ibadeti yerine getirmek isteyen kişiler bu gecelerin tarihlerin sorgulamakta. İşte Diyanet'in belirlediği takvime göre 2022 Mübarek gece tarihleri..
Regaip, Miraç, Berat ve Mevlid gecesi ne zaman?
Hicri takvime göre belirlenen dini günler her sene miladi takvime göre 11 gün önce kutlanmaktadır. Bu yüzden dini günler her yıl farklılık göstermektedir.
Regâip gecelerinde dua etmek, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.
Üç Aylar, dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır. Recep ayı ile başlayan, Şaban ile devam eden ve Ramazan ayı ile sona eren Üç Aylar’ı dualarla ibadetlerle geçirmek çok önemlidir.
Beş gecede duların kabul olduğu bildirilir:
"Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebʼin ilk gecesi, Şabanʼın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geceleridir." (Abdurrezzak, Musannef, IV, 317; Beyhaki, Şuabül-İman, V, 287-288) Bu sebeple Müslümanlar bu geceleri hep ihya etmişlerdir.
İslam inancına göre, Hazreti Muhammed, Miraç gecesi, Allah'ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselam'ın rehberliğinde Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldi. Hazreti Muhammed, yolculuğunda "Burak" adlı binekle seyahat etti.
Beş vakit namaz, miraç gecesinde farz kılındı, Allah'a şirk koşmayanların cennete gireceği müjdesi verildi ve Miraç gecesinde "Amenerrasulü" diye başlayan Bakara Suresi'nin son iki ayeti indirildi.
Ayrıca bu gece Allah, Hazreti Muhammed'e insanın yaşama hakkını, şeref ve haysiyetini korumayı, toplumun huzur ve güvenini sağlamayı amaçlayan on iki emir vahyetti.
Berat kelimesi, Arapça berâe-berâet kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Kur’an’da “Berae” kökünden 25 kelime bulunmakta olup, bunlardan sadece iki tanesi “Beraet” şeklinde geçmektedir. Berâet, iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin herhangi bir yükümlülükten kurtulması ya da yükümlülüğün bulunmaması anlamına gelmektedir.
Istılah olarak berat ise, Allah’ın affı ve bağışlaması, günah, borç ve cezadan kurtulmak gibi anlamlara gelmekte. Beratın özünde, günahlardan arınma ve Yüce Allah’ın rahmet ve mağfiretine ulaşma amacı bulunmaktadır. Bu önemli gecede Allâh'ın affı ve bağışlamasının çok olacağı müjdelendiğinden, bu geceye “Berat Gecesi” denilmiştir. Berat gecesi ayrıca hicri aylardan şaban ayının onbeşinci gecesidir. Berat Gecesi için Arapça eserlerde “şabanın ortasındaki gece”, “mübarek gece”, “rahmet gecesi” ve “sak (belge) gecesi” manalarına gelen terkipler kullanılmaktadır.
Mevlid Gecesi İslam peygamberi Hz. Muhammed’in dünyaya gelişinin yıldönümü olarak kutlanır. Mübarek gecede ibadetler edilir ve eller semaya açılır. Peygamberin dünyaya gelişi nedeniyle bu gün İslam alemi için önemli bir gün olarak kabul edilir ve her yıl kutlanır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir (Tirmizî, Savm, 39). Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsetmemiştir. Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla müminler mübarek gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler.
Mübarek gecelerinin gündüzlerinde yani geceyi takip eden ertesi günde oruç tutmak müstehaptır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), “Şaban’ın ortasında (yani berat gecesinde) ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu isteyen…’ der.” (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salat, 191) buyurmuştur.