Kültür endüstrilerinin Türkiye ekonomisine katkısı

04:0022/01/2021, Cuma
G: 22/01/2021, Cuma
Ömer Lekesiz

Son dokuz yazımda, birkaç yayınevinin durumlarına özetle değinerek, eski ve yeni baskı kimi kitaplarının bilgilerini iletmeye çalıştım.Elbette bitmedi, daha söz etmem gereken birçok yayınevi ve kitap var; işi bir pehlivan tefrikasına dönüştürmemek ve diğer yayınevlerini ihmal etmek yerine, konuyu belli bir mühletle uzatarak onlardan bahsetmek için sözüme ara vermem gerekiyordu.Fakat, hayatı kitap olanın kitabı konuşmaya ara vermesi mümkün değildir. Ki,kitapda zaten -modern söyleyişle-kültür endüstrisineyani

Son dokuz yazımda, birkaç yayınevinin durumlarına özetle değinerek, eski ve yeni baskı kimi kitaplarının bilgilerini iletmeye çalıştım.

Elbette bitmedi, daha söz etmem gereken birçok yayınevi ve kitap var; işi bir pehlivan tefrikasına dönüştürmemek ve diğer yayınevlerini ihmal etmek yerine, konuyu belli bir mühletle uzatarak onlardan bahsetmek için sözüme ara vermem gerekiyordu.

Fakat, hayatı kitap olanın kitabı konuşmaya ara vermesi mümkün değildir. Ki,
kitap
da zaten -modern söyleyişle-
kültür endüstrisine
yani asli ve tali ilişkilerle çeşitlenen bir dizi üretim sürecine tabi olması cihetinden, artık tek başına ele alınamamaktadır.
Özü sabit kalmak kaydıyla
kitap
, bidayetinden beri başlı başına bir
değişme
nin konusudur ve böyle olmaya da devam edecektir. Diğer bir ifadeyle dijitalini, seslisini vb. kullanmaya başlasak da kitap, asıl manasıyla hep var olacaktır. Kemikten ceylan derisine, papirüsten saman kağıdına; minyatürlüsünden fotoğraflısına; elle yazılanından matbaada basılanına... özünde ve işlevinde ne değişti ki kitabın dijital, holografik... olanında değişsin.
Öte yandan, şu
kültür endüstrisi
terimi, halen
dili
bir lafızlar toplamı olmaktan çok bir
mana iklimi
olarak yaşayanlara muhtemelen sevimli gelmediğindendir ki, kitabın bir teknik ve teknolojik veya endüstriyel üretim, ürün, meta olduğunu ifade etmekten kaçınıyor olabiliriz. Ama
kaçınmak
, kurtulmak değildir; kaçılamaz olandan sakınmak için onunla aramıza zamanla kendiliğinden yok olacak bir mesafe koymaktan ibarettir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü
Ziya Taşkent
imzalı bir yazının ekinde bana ulaşan,
Kültür Endüstrilerinin Türkiye Ekonomisine Katkısının Ölçülmesi 2015-2018
başlıklı bir rapor, korkunun ecele faydasının olmayışındaki gibi, mezkur kaçınmanın da kurtulmaya yaramayacağını göstermesi bakımından, malum süreç planında ilgimi çekti.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Metodolojisi Bağlamında Telif Haklarına Dayalı Endüstrilere mahsus verilerin, ilgili istatistiki bilgilerin yer aldığı raporun ilk çalışması, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün desteği ve işbirliğiyle 2013-2014 yıllarında yapılmış. Elimizdeki ölçüm raporun çalışmalarına ise 2019 yılı mayıs ayında başlanmış.

2020 yılı Haziran ayında basılan rapor şu tanımlamayla, alan ve işlev tayiniyle başlıyor:

“Kültür endüstrileri, yaratıcı ve kültürel emek sonucu ortaya konan ve genellikle fikri mülkiyet hakları ile korunan ürünler, eserler, etkinlikler ve ürünlerin tüketici ile buluşmasını sağlayan endüstriler toplamı olarak tanımlanmaktadır. Farklı uluslararası kuruluşlar ve ülkelerce ‘kültür endüstrileri’, ‘yaratıcı endüstriler’, ‘sanat ve kültür endüstrileri’ veya ‘telif hakları endüstrileri’ gibi farklı tanımlar ve kavramlar kullanılsa da, özünde kültür ve yaratıcılığın temel alındığı faaliyetler bütününden bahsedilmektedir. Kültür endüstrileri günümüzde yaratıcı endüstriler ve telif hakları endüstrileriyle birlikte ele alınmakta, sektörlerin birbirlerini tamamlayıcı ve destekleyici nitelikleri göz önüne alınarak değerlendirilmektedir. (...) Bu endüstriler, birçok ülkede ekonomik büyümenin itici gücünü oluşturan önemli sektörler arasında sayılmaktadır.”

Ardından mevcut duruma ve izlenen metodolojiye dair bilgilerin verildiği raporda, üzerinde durulan ilk grubun
telif hakları temel endüstrileri
olduğu belirterek, bu grupta yer alanlar da şu şekilde sıralanıyor:

Kitap ve yazılı basın; müzik ve gösteri sanatları; sinema ve video; radyo ve televizyon; fotoğrafçılık; yazılım, bilgisayar oyunları ve veri tabanı; görsel sanatlar ve grafik; reklamcılık; meslek birlikleri...

Bu bahiste ele alınan daha bir çok asli ve tali endüstriler de var, ama onları burada zikretme imkanım yok. İyisi mi, raporun şah konusu olması ve bizim de yazının başından beri kitabı öncelememiz bakımından telif hakları temel endüstrisinin 2018 yılı cirosunu vererek, sizleri doğrudan raporun kendisine yönlendireyim:

Kitap ve yazılı basın: 26.891.790.143 ₺

Müzik ve gösteri: 3.444.845.536 ₺

Sinema ve video: 2.763.668.814 ₺

Radyo ve televizyon: 12.999.533.079 ₺

Fotoğrafçılık: 1.059.863.155 ₺

Yazılım, bilgisayar oyunları ve veri tabanı: 74.423.991.249 ₺

Görsel sanatlar ve grafik: 961.806.772 ₺

Reklamcılık: 28.475.056.216 ₺

Toplam: 151.020.554.964 ₺

Bunlara biraz da, Batı’daki ilgili şirketlerin son birkaç yıldır Türkiye’ye yönelme nedenlerinin iyi anlaşılması bakımından yer verdim.

Daha fazlası ölçüm raporundadır.

#Kültür endüstrileri