Ferheng-i Şu’ûrî: Bir sözlükten çok daha fazlası

04:0015/03/2020, Pazar
G: 15/03/2020, Pazar
Ömer Lekesiz

Farsça,Osmanlı Türkçesinin kurucu üç dilinden biridir.Türklerin Anadolu’yu yurt edinmeden önce, gerek İslâmî zihniyeti bihakkın yüklenmeleri, gerekse bu zihniyetle çok dilli ve çok dinli yeni dünyada iktidar tecübesini edinmeleriFars diyarındagerçekleşmiştir.Bu nedenle,GaznelilerveSelçuklulardevrinde kemale eren mezkur zihniyet ve iktidar ilişkileri Türkleri Farsça ile doğrudan ilişkiye geçirmiş ve deyim yerindeyseTürk İslamı, Arapça’dan önce Farsça üzerinden kurulmuş; hal böyle olunca, Farsça sözlük

Farsça,
Osmanlı Türkçesi
nin kurucu üç dilinden biridir.
Türklerin Anadolu’yu yurt edinmeden önce, gerek İslâmî zihniyeti bihakkın yüklenmeleri, gerekse bu zihniyetle çok dilli ve çok dinli yeni dünyada iktidar tecübesini edinmeleri
Fars diyarında
gerçekleşmiştir.
Bu nedenle,
Gazneliler
ve
Selçuklular
devrinde kemale eren mezkur zihniyet ve iktidar ilişkileri Türkleri Farsça ile doğrudan ilişkiye geçirmiş ve deyim yerindeyse
Türk İslamı
, Arapça’dan önce Farsça üzerinden kurulmuş; hal böyle olunca, Farsça sözlük yazımı da, Türk edebiyatında müstakil bir çalışma alanı haline gelmiştir.
Kuşkusuz bu sözlüklerden en ünlüsü,
Şu’ûrî Hasan Efendi
’nin
Ferheng-i Şu’ûrî
’sidir.
Bu sözlük,
İbrahim Müteferrika
matbaasında basılan nühasından (1742),
Ozan Yılmaz
tarafından Latinize edilerek, yakın zamanda
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları
’nca(2019) günümüz okurlarına sunulmuştur.

İstitraden, bu bağlamda şu hususu hemen belirtmeliyim:

Farsça’yı da temsilen
İran devletinin
, bugün itibariyle İslam coğrafyasına yönelik tedhiş, zulüm ve nifak fiillerinin
müzmin
bir hal alması nedeniyle, buna karşı gün geçtikçe katılaşan olumsuz duygu ve kanaatlerimizi, dil bahsinde
askıya almak
zorundayız.
Zira, Farsça İran devletinin resmi dili olsa da, son tahlilde
Müslümanların mirasıdır
ve vârislik duygusu içinde bulunan herkes bu dil ile ilişkisini sürdürmek zorundadır. Kaldı ki, “
Hüküm vakte aittir
” ve inşallah, tarihte örneği görülmemiş olmakla birlikte İran devletinin aklını başına devşireceği yeni bir vakit gelecektir.
Ferheng-i Şu’ûrî’nin sahibi Şu’ûrî Hasan Efendi,
Halep doğumlu
ama
İstanbul’da mukim
, Divan-ı Humayun katipliği yapmış, maliyede çalışırken, 1693-94 yılında vefat etmiş âlim bir zattır. Mezkur sözlüğünden başka
Müntehab-ı Ferheng-i Şu’ûr
î,
Şerh-i Pend-i Attar
,
Ta’dîlü’l-Emzice
adlı kitapları da vardır.

Ozan Yılmaz, giriş yazısında, Şu’ûrî’nin bu sözlüğü yazma nedenini şöyle anlatmaktadır:

“Şu’ûrî, Osmanlı sahasında iyi bir Farsça sözlüğün eksikliğini hissederek bu işe giriştiğini söyler. Farsça’nın tarihi sözlüklerinden yararlanıp farklı görüşleri bir araya getiren, derli toplu bir sözlük yazma iddasındadır. Bu amaçla daha önce ve kendi döneminde yazılmış birçok lügati inceler, hepsinde geçen kelime ve anlamları bir araya getirir. Eserinin ön sözünde ömrünün bir hayli geçtiğini, artık tembellik etmeyi bırakıp ciddi bir eser yazmak istediğini, ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara fayda sağlayandır’ hadis-i şerifi uyarınca hayrulhalef olma arzusunda olduğunu anlatır. Hatime kısmında 1073/1662-63 tarihinde esere başlamak için niyetlendiğini, ancak böylesine bir sözlüğü yazmak için gerekli kaynakları temin ederken aradan epey zaman geçtiğini, nihayet eseri 1080/1669-70 tarihinde yazmaya başlayabildiğini anlatır. Böylece Şu’ûrî Efendi on iki yıl sürecek ciddi ve yorucu bir yazma sürecinin ardından 1092/1681-82 sonlarında eserini tamamlar. Eserini beş kere temize çektiğini söyleyen müellif, sözlüğün tertip tarzını da defalarca gözden geçirdiğini belirtir.”

Ferheng-i Şu’ûrî, “...Bir mukaddime, iki defter ve bir hatimeden oluşur. Mukaddime kısmında Farsça harfler ve bunların Farsça dil bilgisindeki yeri değerlendirilir. Birinci defter (...) bazı Farsça atasözü, deyim vb. kalıp sözlerin kullanımıyla ilgili anlam bilgisine yer verir. İkinci defterde (...) ise kelimeler alfabetik sıraya göre dizilmiş ve her birinin anlamları üzerinde durulmuştur. Hatime kısmında yazarın temennileri ve dua beklentisi vardır.”

Yazı başlığımızdaki vurgu ise, Ozan Yılmaz’ın şu değerlendirmesinde karşılığını bulmaktadır:

“Ferheng-i Şu’ûrî’de lügat bilgisinin yanısıra tarih, coğrafya, mitoloji, halk hekimliği, astronomi, gastronomi, tıp, musıki ve tabii ilimlere dair kıymetli biligiler vardır. Hekimliğe ilgisini her fırsatta gösteren Şu’ûrî, (...) her kelimeyi örneklendirmeye çalışmış, hatta bazı kelimeler için birden fazla örnek gösterme yoluna gitmiştir. Buna göre kendi ifadesiyle 22.550 madde başı kelimeye verilen mısra, beyit, kıta, mesnevi, nazm ve rubai başlıklı 22.450 şahit vardır. Örnek olarak verilen beyitlerin birçoğu Fars edebiyatında alem olmuş şairlere aittir. Eserde 500 civarında şairden alıntı yapılmıştır.”

Biz de bu bigileri teyiden, Ferheng-i Şu’ûrî’nin bir sözlükten çok daha fazlası olduğunu söyleme gereği duyduk.

Bu vesileyle Şu’ûrî Efendi’ye rahmet dilerken, Ozan Yılmaz ile editör Derya Örs hocalarımıza teşekkürlerimizle birlikte hayırlı başarılar temenni ediyoruz.

#Osmanlı Devleti
#Ozan Yılmaz
#İbrahim Müteferrika