zaten hiç değişmeyecek.
Ama formu, planlaması, uygulaması geçmiş zamanlarda olduğu gibi bizim zamanımızda da değişti.
Nedir varlık davamız?
Bu manada zenginliğe ulaşmak, helal olandan çokça kazanmak ve paylaşmak, ahiret esasında gereklidir. Bu bağdan murat dünyada bir emanetçi-misafir olduğunu unutmamak, dünyaya hükmetmek ama asla ve asla ona kanmamak, ona aldanmamak ve onu bir oyun ve eğlenceden ibaret olarak görmemektir.
Onlar (düşmanlar, hainler, sömürgeciler) ne yaptıysa, biz de onu yapmalıyız. Onlar dedelerinin ruhunu buldular. Biz de şimdiki renksiz ruhumuzu dedelerimizin ruhu gibi yani Türk ruhu yapmalıyız. Lakin bunu becerebilmek için peşin, ruhumuzun nasıl yapıldığını yani şimdiki yamalı hırkaya benzeyen ruhumuzun hangi kumaşlardan dikildiğini anlayalım.
Henüz temiz bir beyaz kâğıda benzeyen bir Türk yavrusu, söz anlayacak yaşa geldiği gibi, ona diyorlar ki ‘Müminin dünyası zindan, mümine dünya haramdır!’ Hem de bu sözü Çalab adına, Peygamber adına diyorlar. Demek ki Türk yavrusu (Eğer bu söz bir gerçek düşünce, bir buyruk ise) daha küçük yaşında eziyet çekmeyi, yoksul ve dilenci kalmayı pek olağan ve pek münasip belleyecek ve âdeta dilenciliğe hazırlanacak! Bu sözlerle Türk yavrusuna miskinlik öğretilmiş oluyor. Sıkıntı çeken bir Türk, başka bir manada söylenen bu sözleri şu manada kabul ettiği halde, sızlanmaya ne hakkı var? Sıkıntı çekecek, mademki mümindir, dünyası zindandır, zindanda keyif edilmez ya! Elbette züğürt kalır, bedbaht olur, toprağı elinden gider. Ne zarar var? Bunlar haram olduktan sonra! Varsın o haramlar yani para, kuvvet, şeref, konak, rahat vesaire Yorgi’nin Petrov’un olsun! Bu sözlerin Müslümanlığa (şu manada) bir münasebeti var mı? Asla!
Peygamberimizin, yoldaşlarının tarihini açalım. Ne görürüz? Peygamber yoldaşlarından en büyükleri, mesela şüphesiz on tane cennetlikten birtakımı yüzlerce küheylâna, binlerce köle ve cariyeye, birçok büyük konaklara, bağlara ve çiftliklere, yüz binlerce altına malik!
Acaba büyük adamlar, bu şüphesiz cennetlikler, Müslümanlığı bizim kadar anlamamış mı?
Âh Çalab›ım! Bu sözlerle yoğrulan ruhta vatan muhabbeti, yurt kaygısı olabilir mi? Vatan, dünyadan bir parçadır, dünya ise zindan ve haramdır. Şu hâlde vatanı sevmek, zindan ve haramı sevmek manasına gelmez mi? Bu manâ ile büyüyen zavallı bir ruh, vatanı için ölmek istemez, pek bellidir ki vatanını sevemeyenin, vatanını korumak için ölmesini bilmeyenin elinden vatanını alırlar.
Acaba ilk Müslümanlar böyle mi düşünüyorlardı? Yine hâşâ! Onlar dünyanın büyük bir parçasını ‘vatan’ yaptılar. İran’a saldırdılar, Şam ilini aldılar, Mısır’ı yakaladılar, Afrika içlerine, Asya göbeklerine yayıldılar. Her toprak kabzasını (tutamını) kanları pahasına aldılar, binlerce şehit oldu, binlercesi gazâ yollarında düştü. Acaba maksatları haram toplamak, zindan çoğaltmak mıydı?
Tekrar hâşâ! Onlar viraneleri mamur ettiler, çorak yerleri bahçe yapılar.”
Filibeli’nin yüz yıl önceki seslenişinden bu paragrafları sunmakla yetiniyorum.
Derman derdi olan içindir!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.