Daha önce hevâ ve hevesi ruhun tezahürü olarak nitelemiş ve bunların kalp, akıl ve nefs üzerinde bir etkisinin bulunduğunu söylemiştik.
Bu nedenle İbnü’l-Arabî’nin zikrettiğimiz sözünden hareketle hevâ ve hevesi de ancak bildiğimiz ya da çok açık olarak tesirinde kaldığımız kimi hâllere, şeylere benzeterek anlatmaya çalışabiliriz. Örneğin gündelik hayatımızda kuru, faydasız, boş, değersiz olarak nitelenen hevâ ve heves’i, ilgili ayetlerde ve Resûlullah’ın (s.a.s) “Hevâ ve hevesin saptırdığı kul ne kötü kuldur.” mealindeki hadisinde (Tirmizî) yüklendiği olumsuz manalarla benimseriz.
Çünkü daha önce de beyan ettiğimiz gibi sanatın madeni hâller; zuhur zemini merak, hevâ ve hevestir. Hâllerin zemini ve zarfı ise kalptir. Eğer sanattan hevâ ve hevesi çekersek geriye sadece vaaz, nasihat ve mesaj kalır ki, bunların sanatla ilişkileri çok dolaylıdır.
Bunu şiir üzerinden örneklendirelim ama önce şu açıklamayı yapma ihtiyacındayım:
Büyüklerimiz, bir yazarın kendi zamanından birkaç kişiyi kendisi için had olarak seçmesini, daha açık söyleyişle görüşleri karşısında ceketinin düğmelerini edeple ilikleyeceği birkaç kişiyi belirlemesini tavsiye ederler.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.