Ele aldığımız konu –nefis ve sanat ilişkisi– itibariyle önce kelime ya da ıstılah olarak nefsin ne’liğini, niteliğini ve sınırlarını bilmemiz/bildirmemiz gerekli olsa da, onu hem devam edegelen varlık tartışmasına bağlı olarak tümüyle keşfedilmemiş, hem de inanış ve kültürlere göre farklı manaları yüklenmiş olması bakımından burada tam anlatmamız mümkün olmayacaktır.
Ona göre ruhun beş mertebesi vardır.
Beşinci mertebeyi “Eğer bazı insanların ayırt edici bir özelliği olan hususlarla ilgili şahit olduğun bir örnek istersen şiir zevkini (şiir tecrübesini) göz önüne getir. Şiir bir duyum ve algılama türüdür. Bazı insanlar bu hususta son derece yüksek zevke sahip olduğu halde, bazıları da uyumlu nâğmelerle gürültüyü birbirinden ayıramayacak derecede bu zevkten mahrumdur.” sözleriyle açan İmam Gazâlî, şu sonuca varır:
“İmdi, bilgi imanın; zevk de (batınî tecrübe) bilginin üstündedir. Müşahede tecrübesi (zevk) buluştur (vicdan); bilgi ise kıyastır. İman ise ehl-i vicdan ya da ehl-i irfana karşı hüznü zan ile birlikte salt bir taklitten ibarettir.” (Turan Koç tercümesi)
Şimdi, Sâmîrî’nin sözlerini tekrar hatırlayalım. O orada, ses çıkarma özelliği de olan buzağı putunu yapması hakkında şu üç gerekçeye tutunur:
1-Başkalarının görmediğini görme yetisi,
2-Putunun, resulün izinden avuçlayıp attığı şey ile canlıymış gibi görünmesini sağlamak,
3-Bunları yaparken nefsinin hoş gösterme / süsleme niteliğine başvurmak.
Üçüncü husus ise doğrudan, yapmanın/yaratmanın/sanatın kaynağına işaret etmektir. Öyle ki, Sâmîrî “Nefsim” derken, onun tanrının vergisi olduğunu ve kendisinin tanrı tarafından verilmiş olandan tasarrufta bulunduğunu –onun sayesinde yaptığını, yarattığını– ima ediyor olması da mümkündür.
Zira, “Nefisler bilinmezleri idrak etmek, hazineleri ortaya çıkartmak, remizleri çözmek, kapalılıkları aşmak, içlerin gizlediklerini ve hikmetlerin sırlarını araştırmayı sevmek özelliğinde yaratılmıştır ve bu nedenle kendiliğinden zahire yönelmezler.” (İbnü’l-Arabî, Fütûhat XVI/74)
Bu manada sanat için “Nefislerin şeyleri kendi inanışlarına, inkarlarına; doğrultmalarına ya da saptırmalarına göre süsledikleri istidadî bir uğraştır.” tanımını yapabiliriz.
O halde nasipse sonraki yazımızın başlığını şimdiden verelim:
“İnsanî vasat açısından müstehcen ve politik sanat.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.