İnşasını takip eden ilk otuz yıldaki saldırı, kuşatma ve işgaller nedeniyle büyük oranda tahrip olan Sidi Ukbe mescidi, Abdülmelik b. Mervân tarafından İfrîkıye valiliğine tayin edilen Hassân b. Nu‘mân (ö. 85/704?) tarafından “mihrabı dışında tamamen yıkılarak” yeniden yapılmıştır (703).
Sidi Ukbe mescidinde 724, 788, 800, 888… ve sonraki yıllarda da yeni genişletme, tamir ve tadilat yapılmış olmakla birlikte, formu ve ilk mihrabı korunmuş ve bu yanıyla Sidi Ukbe mescidi Batı İslam mimarisine de (mescitlere, medreselere, zaviyelere, türbelere) aslî bir model oluşturmuştur.
Sidi Ukbe mescidinin bugünkü atnalı planlı, iki mermer sütunlu, atnalı kemerli yarım kubbeli mihrabı, satranç görünümlü, gözenekli (arkasında bir mihrap daha olduğu hissini veren) asma yaprağı motifleri ile süslenmiş 16 parçada 139 lüster çini ile süslenmiştir.
İlk yapılış hikâyesi ve mevcut formuyla Sidi Ukbe mescidinin mihrabı, müminleri fetih devrine götürerek, onca sekme içinde zamanı kulluk hareketinden ibaret bir tanımda toplama özelliğine sahiptir.
Bu yanlarıyla Sidi Ukbe mescidi ile Kurtuba Ulucamii mihrapları, İslam mimarisindeki üç ana damardan biri olarak, İsfahan’dan başlayıp, Mezopotamya’yı kat ederek, Kuzey Afrika’dan İspanya’ya ulaşan Arap-Fars İslam mimarisinin ilk ve kemale ermiş iki örneğini oluştururlar.
Selimiye’nin kıble duvarındaki nişleri mihrapla birlikte ele alarak, bu girintilerin boyutları ve yarım kubbe örtüleriyle “simetrik payandalama işlevine” birlikte katıldıklarını ve “Selimiye mekanına” bir müşterek kimlik kazandırdıklarını söyleyen Doğan Kuban, süslemeleriyle birlikte mihrabı yine bütünlük bağlamı içinde şöyle anlatmıştır:
“Kıble duvarında mihraba açılan kemer, kubbeyi taşıyan kemerlerin üzengilerinden daha aşağıdadır. Böylece mihrap girintisi orta mekân geometrisini bozan olumsuz bir etki yaratmaz. Mihrap bu girintinin tümünü işgal etmez. Yine klasik mihrap nişi olarak tasarlanmıştır. İki yanında pencereler vardır. Fakat düz duvarla biten camilerde mihrap nişi karanlıkta kaldığı halde bu girinti yan pencerelerden ve yarım kubbe örtüsünün kasnağındaki pencerelerden aydınlandığı için mihrabın kendisi ve duvarı aydınlatılmış olur.
Mihrabı içeren büyük girintinin bezemeleri, madalyonlu çiçekli pano düzenleriyle çini kaplama, pencereler üzerindeki yazılar ve büyük yazı firizi, bunların üzerindeki renkli camlarla süslü revzenler ve köşelerdeki mukarnaslı geçit alanlarıdır. Çağının en ileri tekniği, ustalığı ve estetik duyarlılıkla yapılmış oldukları halde, bunlar mekânda yaşanan büyük heyecanı ve atılımı yansıtmazlar. Söylemi, bilinen klasik ölçülere döndürürler.”
-Mouayed Mnari, Kayrevan Şehrinin Osmanlılaştırılması ve Tarihi Eserleri (1557 – 1735), Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2018
-Fettah Aykaç, K.A.C. Creswell’e Göre Erken Devir İslam Mimarisi, MMG, İstanbul 2020
-Mehmet Özdemir, Endülüs, İSAM, İstanbul 2014
-Doğan Kuban, Sinan’ın Sanatı ve Selimiye, İş Kültür, İstanbul 1997
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.