Medine’den Kudüs’e bir fetih stratejisi

04:006/01/2024, Cumartesi
G: 6/01/2024, Cumartesi
Ömer Lekesiz

Evlerimizdeki -az sayıda ama özenle seçilmiş kitaplardan oluşan- şahsi kitaplıklarımızda bir Kudüs / Filistin rafının bulunması gerektiğini ısrarla söylüyor ve kimi yazılarımızda oraya eklenmesi gereken değerli yeni kitapların bilgisini paylaşıyorum. Bu bağlamda bilgisini paylaşacağım yeni kitabın adı: “Medine’den Kudüs’e – Hz. Peygamber’in (sav) Beytü’l-Makdis’i Fetih Stratejisi.” Abdullah Maruf Ömer’in imzasını taşıyan kitabın dilimize Mualla Zeyrek tarafından tercüme dilmiş olması bizi yanılmasın,


Evlerimizdeki -az sayıda ama özenle seçilmiş kitaplardan oluşan- şahsi kitaplıklarımızda bir Kudüs / Filistin rafının bulunması gerektiğini ısrarla söylüyor ve kimi yazılarımızda oraya eklenmesi gereken değerli yeni kitapların bilgisini paylaşıyorum.

Bu bağlamda bilgisini paylaşacağım yeni kitabın adı: “Medine’den Kudüs’e – Hz. Peygamber’in (sav) Beytü’l-Makdis’i Fetih Stratejisi.”

Abdullah Maruf Ömer’in imzasını taşıyan kitabın dilimize Mualla Zeyrek tarafından tercüme dilmiş olması bizi yanılmasın, müellifi yakınımızdadır.

Beytü’l-Makdis çalışmaları uzmanı olan Abdullah Maruf Ömer, 1979 Ürdün doğumludur ve el’an 29 Mayıs Üniversitesi İslam Tarihi Bölümü öğretim üyesidir.

Yazar, Ketebe Yayınları arasından çıkan çalışmasının maksadını ve vaadini şu kelimelerle vermiştir:

“Bu çalışma, Hz. Peygamber’in (sav) Beytü’l-Makdis fethinin planlayıcısı olarak gerçek mimarı ve ilk önce Hz. Ebû Bekir’in, ardından Hz. Ömer’in bu planı hayata geçirmeye yardımcı olduğu tezine dayanmaktadır. Buna paralel olarak Müslümanların o bölgenin fethine yönelik tüm askeri teşebbüsleri planın uygulama safhasını teşkil eden uzantılarıdır. (…)

Bu nedenle kitabımızda Hz. Peygamber’in (sav) Beytü’l-Makdis’e yönelik hedeflerini çok yönlü bir bakış açısıyla detaylandırabilmek için fetih planına ilişkin farklı tezler incelenmektedir. Başka bir açıdan, Beytü’l-Makdis merkeze alınarak Hz. Peygamber’in (sav) hayatı (sireti) incelikleriyle tekrar ele alınacaktır.” 

Bu çerçevede yazar, “Beytü’l-Makdis’in Fethine Dair Önceki Çalışmaları”ı da ele alarak, kitabını ekler ve kaynakça ile birlikte şu dört ana bölümden oluşturmuştur: Tarihi Arka Plan; Beytü’l-Makdis’in Fethine Dair Vesikalar; Askeri Harekât ve Son Değerlendirme.

Coğrafi yönden Mısır, Anadolu, Mezopotamya ve Arabistan’ın giriş kapısı hükmündeki Kudüs’ün bu niteliğiyle pagan Mısır, Fenike, Hitit, Helen ve Roma iktidarlarının; hem coğrafi önemi hem de peygamberiyle (H. Musa, Hz. İsa ile) tanımlı olarak Davut-Süleyman Krallığının, Romalılarla Bizanslıların; Hz. Muhammed (sav) yoluyla da Müslümanların iktidarlarına girdiği malumdur.

Öyle ki, yüzyıllara yayılan ve büyük savaşlara yol açan bu hâkimiyet çabası, Kudüs’ü “büyük imparatorluk olmanın” en değerli moral nesnesi haline getirmiş, Perslerin, Osmanlıların hâkimiyetleri de minvalde gerçekleşmiştir. Bugünkü hakimiyet savaşlarının temelinde de aynı moral etkinin yattığına hükmedilmekte ve Kudüs / Filistin’in 1917’den beri İngiltere, 1948’den beri ABD-İsrail tarafından kan gölüne çevrilmesindeki ilk maksat da yine bununla izah edilmektedir.

Hz. Musa ile Hz. İsa’da olduğu gibi Kudüs’ün İslam tarihine mal oluşu da peygamber Efendimizin (sav) risaletiyle birliktedir.

Peygamber Efendimiz ilk ibadetinden itibaren -Beytullah’ı araya alarak- Beytül’l-Makdis’i kıble edinmiş; Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ile Müslümanlar arasındaki ilk savaş olan Mute’den (629) itibaren de Kudüs bir dizi küçük ve büyük harekata konu olarak hem onun hem de halifelerinin en sıcak gündemi haline gelmiştir.

Bu süreci mana, düşünce, eylem ve strateji yönünden hemen tüm safhalarıyla ve çok özlü olarak işleyen yazar, Peygamber Efendimiz’in siretini merkeze alarak, kitabını “Üsame Ordusu” özelinde hem sireti hem de halifeler devrini ihtiva eden tarih bilgisiyle taçlandırmıştır.

Hz. Üsâme (ra), Mute’de şehit olan üç komutandan -Peygamberimiz’in evlatlığı- Hz. Zeyd b. Hârise’nin (ra) oğludur ve dolayısıyla Ehl-i Beyt’e mensuptur.

Yazar, Vakidi’den rivayetle Peygamberimizin “Ey Üsame! Babanın öldürüldüğü yere varıncaya kadar Allah’ın adı ve bereketi üzerine yürü.” hadisiyle söz konusu süreci gözetirken, yine Peygamberimizin onun komutasında sefere hazırladığı ordu için “Ölüm yatağında bile ‘Üsâme’nin ordusunu gönderin’ şeklindeki” emirlerini vurgulayarak Kudüs’ün fetih stratejisindeki manaya dikkat çekmekte; böylece Mûte’nin, “Lût gölünün güneyinde Kerek’e 11, Kudüs’e 50 km. uzaklıkta” (Bkz.: TDV DİA) ve Hz. Üsâme’nin seferinde de ona çok yakın bir mahallin seçilmiş olduğunu bildiğimize göre Kudüs’e mahsus söz konusu stratejinin fetih yönünden manası daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Yazar bu sonucu şöyle özetlemiştir: “(Peygamberimizin) Üsâme›ye Beytü’l-Makdis’e giden yolun istikrarını sağlayan yönlendirmeleri sadece nebevi bir öngörüye değil, bunun üzerindeki vahiy olgusuna da işaret etmektedir.”

Hz. Üsâme’nin ordusu Peygamberimizin vefatından hemen sonra Hz. Ebu Bekir (ra) tarafından sefere çıkarılmış olup, o günden bugüne Kudüs’ yapılan seferler ve bu yöndeki mücadeleler için de bir ilk iz, amaç ve hedef oluşturmuştur.

#Medine
#Kudüs
#İslam
#Aktüel
#Ömer Lekesiz