Medine hakkında üç kitap

04:007/03/2024, Perşembe
G: 7/03/2024, Perşembe
Ömer Lekesiz

“Yaşayanlar için sayılı günler tez geçer” demiş büyüklerimiz. Önceki Ramazan ile bu Ramazan’dan arasındaki sayılı günler tamamlanmak üzere ve inşallah birkaç gün sonra başlayacak olan yeni Ramazan da aynı nedenle tez geçecek. Ramazan orucu, hicretin ikinci yılı (624) Şâban ayında, kıblenin Kabe’ye çevrilmesini takiben farz kılınmıştır. Buna göre, Peygamberimizin hicretinden, kıbleden ve oruçtan söz ettiğimizde aynı zamanda Medine’den de söz ediyoruz demektir. Medine ne zaman kurulmuştur, neden değerlidir,


“Yaşayanlar için sayılı günler tez geçer” demiş büyüklerimiz.

Önceki Ramazan ile bu Ramazan’dan arasındaki sayılı günler tamamlanmak üzere ve inşallah birkaç gün sonra başlayacak olan yeni Ramazan da aynı nedenle tez geçecek.

Ramazan orucu, hicretin ikinci yılı (624) Şâban ayında, kıblenin Kabe’ye çevrilmesini takiben farz kılınmıştır.

Buna göre, Peygamberimizin hicretinden, kıbleden ve oruçtan söz ettiğimizde aynı zamanda Medine’den de söz ediyoruz demektir.

Medine ne zaman kurulmuştur, neden değerlidir, Peygamberimizin Rabbimizden Medine’nin de Mekke kadar (hatta ondan daha fazla) kendisine sevdirilmesini talep etmesinin sebebi nedir? vb. soruların siyer kitaplarında elbette cevapları vardır, bizim o cevapları hemen seçip nakletmemiz mümkündür.

Ancak gerek Medine’nin şehir olarak tarihinde gerekse Peygamberimizin hicretinde ve ilk İslam toplumunu burada oluşturmasında, mezkur soruları ve cevaplarını aşan bir yan vardır. En azından okuma eylemi, okuyanın okuma anındaki maksadına, ihtiyacına ve ruh durumuna tabidir. Her bilgi bunlara göre açılarak, sınıflanarak başka bilgiler için eşik oluşturur. Okurun mahareti de zaten bu eşikleri aşmasına ya da aşmamasına göre ölçülür.

Bu nedenle zikrettiğimiz sorulara verilen cevapların, burada özetlenerek nakledilmesinden çok, ilgili kitaplardan bizzat okunarak elde edilmesinden yanayız. Medine hakkında elimizin altında bulunan üç müstakil kitabı da bu amaçla duyurmak istiyoruz:

İlki, İbn Zebâle’nin (ö. 199/814’ten sonra) Ahbâru’l-Medîne’sidir. Fatih Mehmet Yılmaz’ın tercümesiyle (ve Arapça metniyle) Ankara Okulu Yayınları arasından çıkmıştır (2018).

En-Nedim’in el-Fihrist’inde zikrettiği Ahbâru’l-Medîne’de, hicret ve Mescid-i Nebevî’nin inşası, mimari özellikleri, genişletilme çalışmaları, mescit adabı ve Medine’nin çevresindeki diğer mescitlerin bilgisi verildikten sonra Medine’nin ilk mukimleri, kuruluşu, isimleri, sınırları, faziletleri, kabristanları, kuyuları, vadileri, vakıfları, çarşıları anlatılmış, müellifin “Ezvâci’n-Nebî” risalesi de (Ahmet Çırak tercümesiyle) kitaba eklenmiştir.

Yazılış tarihi ve muhtevası itibariyle Ahbâru’l-Medîne, “…Alanında öncü olup Medine-i Münevvere ile ilgili ilk eser olma özelliği taşımaktadır. Ayrıca bu kitap İbn Şebbe'den (262/876) Semhûdî’ye kadar uzanan ve mirasımızda makes bulmuş benzer kitaplara nazaran da daha etkili bir usule sahiptir. Zira söz konusu müellifler Medine-i Münevvere ile ilgili rivayetleri, malumatları, Medine’nin faziletleri ve isimleri konusunda onu örnek almışlar, kitaplarında İbn Zebâle’nin eserinden nakilde bulunmuşlardır. Böylece Medine-i Münevvere ile ilgili eserler, temel bölümlerini ve konularını tespitte büyük oranda İbn Zebâle’nin kitabından etkilenmişlerdir.”

İkinci kitap, es-Semhûdî’nin (ö. 911/1506), Vefâ’ü’l-vefâ bi-ahbâri dâri’l-Mustafâ -Medine-i Münevvere Tarihi’dir.

İbrahim Barca’nın tercüme ettiği bu eser, Siyer Akademi tarafından yayımlanmıştır (2021).

Es-Semhûdî “Medine’nin doğal, tarihi ve dini yapılarına yoğunlaşmış Vefâü’l-vefâ bi-ahbâri dâri’l-Mustafâ’sıyla Medine tarih yazıcılığında yöntem, içerik ve sistem bakımından klasik dönemin deyim yerindeyse zirve noktasına ulaşılmıştır. Çünkü Vefâ’dan sonra günümüze kadar Medine tarihine dair telif edilen eserler, birçok yönden es-Semhûdî’nin Vefâ’sını örnek almış ve ondan önemli bir kaynak olarak yararlanmıştır.”

İbn Zebâle’nin işlediği konuları, Vefâ’sında çeşitli rivayetler, görüşler ve şahitliklerle çokça genişleten Es-Semhûdî, eserini Hulâsatü’l-Vefâ bi-ahbâri dâri’l-Mustafâ adıyla telhis; Âşık Muhammed b. Ömer el-Hanefî (ö. 1614’ten sonra) de onu Osmanlı Türkçesi’ne tercüme etmiştir.

Çok özel bir dil zevkine sahip olan bu eser de Nurettin Gemici tarafından hazırlanmış ve YEK Başkanlığı’nca kitaplaştırılmıştır (2022).

Üçüncü kitap Mustafa Fayda, İsrafil Balcı ve Rıza Savaş tarafından yapılmış çok değerli bir çalışmadır.

Medine’de İslam Toplumu’nun Oluşumu adıyla KURAMER tarafından yayımlanan bu kitap (2023), hem müelliflerinin erken devir İslam tarihi konusunda uzman olmaları hem de “İslam devleti, medeniyet” vb. problemli tanımların geri plana itilerek yazılması bakımından okurlarına güven telkin etmekte ve Medine Dönemi’nde Hz. Peygamber’e Gelen Heyetler (Mustafa Fayda); Hz. Muhammed Döneminde Sâsânîler (İran) ve Nüfuz Alanları ile İlişkiler (İsrafil Balcı); Mekke Fethi ve Sonrasındaki Gelişmeler (Rıza Savaş) adlı üç ana başlık altında zengin bir muhtevaya sahip bulunmaktadır.

Bu üç kitabın Ramazan vesilesiyle okunacak olması, inşallah onlardan sağlanacak hayırlı bilgileri de bereketlendirecektir.

#Aktüel
#Ramazan
#Hayat
#Ömer Lekesiz