İlim Yayma Vakfı’nın alkışlanan kararı ve İBB’nin işgüzarlığı

04:0010/02/2022, Perşembe
G: 10/02/2022, Perşembe
Ömer Lekesiz

Süleymaniye Camii yakınındaki Fetva Han’ın, maliklerince öğrenci yurdu olarak kullanılması şartıyla, İlim Yayma Vakfı’na bağışlandığı, Vakfın deprem risk analizi sonucunda dayanıksızlığı tespit edilen o binayı yıktırıp, Anıtlar Kurulu tarafından onaylanan bir proje esasında yeniden yaptırdığı malumdur.Fetva Han’ın mülkiyet sahiplerinin verdikleri kararın ve o karara İlim Yayma Vakfı’nın muhatap olmasının tartışılacak hiçbir yanı yoktur.Zira İlim Yayma Vakfı’nın okullar, öğrenci yurtları açma ve

Süleymaniye Camii yakınındaki Fetva Han’ın
, maliklerince öğrenci yurdu olarak kullanılması şartıyla, İlim Yayma Vakfı’na bağışlandığı, Vakfın deprem risk analizi sonucunda dayanıksızlığı tespit edilen o binayı yıktırıp, Anıtlar Kurulu tarafından onaylanan bir proje esasında yeniden yaptırdığı malumdur.

Fetva Han’ın mülkiyet sahiplerinin verdikleri kararın ve o karara İlim Yayma Vakfı’nın muhatap olmasının tartışılacak hiçbir yanı yoktur.

Zira İlim Yayma Vakfı’nın okullar, öğrenci yurtları açma ve yönetme tecrübesi yüzlerce örneğiyle sabittir.

Cemiyet olarak kurulduğu 11 Ekim 1951 tarihinden bugüne kadar gündelik siyasetin dışında durma başarısını da göstererek, asıl enerjisini cömert insanların bağışlarını, öğrenciler lehine en doğru şekilde kullanmaya harcamış; ülkenin imarında, ilmî ve fikrî gelişiminde etkili olan binlerce insanın yetişmesine hizmet etmiştir. Hâlen aynı minvalde özenle, gayretle, özveriyle ilgili faaliyetlerini sürdürmektedir.

Mezkur projenin sosyal medyadan başlatılan ve giderek pervasız bir saldırıya dönüşen bir itiraza konu olması ise, tam bir talihsizliktir.

Vakıf yönetiminin itirazlar başladığında yaptığı teknik açıklama da bu talihsizlikte etkili olmuştur. Çünkü Vakfı tanıyan, yöneticilerinin hassasiyetini bilen herkes, asıl 6 Şubat’ta yapılan “Süleymaniye, İstanbul’un ruhudur. İlim Yayma Vakfı’nın varlık sebebi bu ruhun korunmasıdır. Süleymaniye’nin ruhuna zarar verebilecek herhangi bir girişimi önce biz kabul etmeyiz. Süleymaniye’nin siluetinin korunması için üzerimize düşen her tür fedakarlığı yapmaya hazırız” şeklindeki açıklamayı daha baştan beklemişlerdir. Kendi adıma konuşacak olursam, en azından ben ve yakın çevremde konuya duyarlılık gösterenler, ilkin bu açıklamanın yapılmasını –Vakfa en çok yakışan doğru tutumun bu olduğu öngörüsüyle– temenni etmiş ve beklemiştik.

Ama sonuçta, feraset sahiplerine yakışan şey yapıldı. Vakıf Başkan Vekili
Nurettin Alan
’ın şahsında mütevelli heyetine ve diğer yöneticilere teşekkür etmek de bize hak oldu.

Yeni süreçte, malum siluet konusu, çarpıtmaya uygun açılardan maksatlı olarak çekilmiş görüntülerin yerine, Süleymaniye merkezli ön ve karşı ufuktan çekilmiş görüntülerle incelenerek, sosyal medya bilgiçleri tarafından değil, konunun uzmanları tarafından bir karara bağlanacaktır.

Siluet, gözlerin alıştığı manzaranın (seyrin) korunması olduğu kadar, asıl ufka mahsus açıklığın korunmasıdır; konu edindiğimiz bina esasında, hem Süleymaniye’den Galata’ya, hem de Galata’dan Süleymaniye’ye bakan göze, bakış hakkının verilmesi ve dolayısıyla, ona mahsus ufkun açıklığını ihlal edecek bir durumun ortaya çıkmamasını sağlamaktır.

Vakfın yukarıda zikrettiğimiz açılamasına yer alan “Süleymaniye’nin ruhuna” uygun olan da öncelikle budur. “Öncelikle” diyorum çünkü konunun gerek caminin gerekse çevresindeki sair yapılan işlevselliği açısından başka yönleri de mevcuttur.

İlgili kararın verilmesine kadar, susup beklemek de en doğru tutum olsa gerektir. Zira bu aşamada yapılacak her tartışma, hem konunun ciddiyetine, hem de İlim Yayma Vakfı’na zarar verir. Daha başta akıl sahiplerinden, ilme ve tahsiline değer verenlerden böyle bir zarara sebep olmamaları beklenir.

Bu siyasetçiler için de geçerlidir. Çünkü İlim Yayma Vakfı bu ülkenin evlatlarına hizmet eden bir hayır kurumudur; kendi aslî ve ulvî siyasetinin dışında, particilik siyasetiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur, bu zamana kadar olmamıştır, inşallah bundan sonra da olmayacağı umulur.

Bu manada, inşaatı zaten durdurulmuş olan Fetva Han’ın, İBB tarafından mühürlenmesi ise, son derece komik ve ayrıca siyaseten tehlikeli

bir girişimdir.

Deyim yerindeyse, tam bir
işgüzarlık
örneği olan bu teşebbüs, ancak İbrikçibaşı fıkrasıyla açıklanabilecek bir aptallığın ürünüdür. Aptallıktan kaynaklanmıyorsa, daha vahimdir. Çünkü bu durumda apaçık bir kötü niyetin sonucu haline gelir.

Bu kötü niyetin ise, siyasi bir faydaya bitişik olacağı malumdur.

Vakıf Başkan Vekili Nurettin Alan’ın, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “...Biz bir vakıfız. Çalışmalarımızı vakfımızın amaçları doğrultusunda yapıyoruz. Hiçbir şekilde siyasi polemiklerin tarafı olmayacağız. Süleymaniye konusunda hassasiyet gösteren bütün vatandaşlarımızla aynı hassasiyeti gösteriyoruz. Bizi uyaran vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bizim inşaatımızın gölgesi dahi Süleymaniye’nin üstüne düşmeyecek.” şeklindeki sözleri nihai hat olarak alınmalı ve İBB de acilen kendi haddine çekilmelidir.

#İlim Yayma Vakfı
#İBB
#Süleymaniye Camii