İki gün önce Çanakkale savaşının 106. yılını idrak ettik.
Geçen bu yüz altı yılın içine imparatorluğun kaybını; Milli Mücadele’nin kazanılmasını; anavatana sığışmış halklarla yeni bir devletin kurulmasını; dinden dile, eğitimden kıyafete... sosyal hayatın neredeyse tamamının yer yer kültürel enfeksiyonla ama çoğu kez de zorbalıkla değiştirilmesini... sığdırdık!
Şehitlerimiz ölmediklerine, bizler gibi suretler ve mümkündür ki kendilerine ilahi ilave bir bağış olarak verilen mana aleminde yaşıyor olduklarına göre, mevcut dil bağımızda onların vaktini mukaddes bir emanet, nadide bir miras olarak taşıdığımızı, kendi kelimeleriyle onlara iletebiliyor muyuz? Örneğin, Mehmet Akif’in, onlarla dil esasında kurduğu şu aslî bağı, bizler de aynıyla kurabiliyor muyuz?
“Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.”
Bugün, bu sorulara karşılık olarak, savunmacı bir dille özür dileme acziyetimizi beyan edebiliriz ancak. Çünkü geçen süre içinde değiş(tiril)en dile tabi olarak, o günkü zihniyetimizinkinden farklı bir yerde durduruluyoruz.
“...Osmanlı’nın topraklarının birer birer elden çıkışına hayıflanırız, üzülürüz. Onlarca devlet, devletçik türedi o topraklar üzerinde. Devlet-i Aliye’den sonra da rahat, huzur yüzü görmedi üzerinde yaşayan halklar. Bizim kadar onlar arasında da bu durumdan ıstırap çekenler vardır elbette. Fakat neden, şimdilerde ‘çakıl taşını veremeyeceğimiz’ topraklarımız için titizlenirken, ‘kelimelerimizin kaybolmasına, hatta kasten unutturulmasına’ göz yumalım ki... Onlar bizim geçmişimiz ve geleceğimizin yolundaki karanlıkları aydınlatacak işaret taşları... Bu düşünceyle, (...) bu çalışmayı hazırladım.”
‘Dil canlı bir varlık gibidir’ dediğimizde dilin doğma, büyüme, gelişme, değişme ve ölme niteliğini, canlılık sahasında imlemiş oluruz.
Yalçıner, bu manada hem yapı/omurga, hem de diğer dillerle etkileşim planında Türkçe’nin sağlamlığıyla zenginliğini birlikte teslim ederek, onun has kelimelerinin kaybolmaması için özenle çalışılması, kasten unutturulmalarına ise büyük bir gayretle karşı çıkılması gerektiğine inanıyor.
Osmanlıca yazımlarıyla tahkim edilmiş olan Hatırlatma Sözlüğü, güzel bir niyet ve ona uygun büyük bir gayret neticesinde elimize ulaşmış bulunuyor.
Maziye, hâle ve atiye mahsus yolları aydınlatan bir işaret taşı olarak...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.