Aynıyla, zaman içinde belli düzeylerde Batılılaşmadan pay alarak ya da Batılılaşmaya kendilerinden belli oranlarda bir pay katarak varlığını sürdüren Üç Tarz-ı Siyaset, doğal olarak toplumsal bir karşılığa sahip olduğundan, toplumun siyaset dışındaki ilişki tarzlarını etkilemiş ve bunlardan da etkilenmiştir.
Turinay, birbirlerini takip eden ‘Üç Büyük Hocalar’ olarak nitelediği Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Orhan Okay’ı “Hem birbirinin devamı, hem de birbirinden hayli farklı şahsiyetler olarak” kendi tetkik merceğinin altına almış, bu çabasını da Önsöz’ünde ilgi, niyet ve süreç planında şöyle anlatmıştır:
“… Üniversiteye kaydımı yaptırdığım yıl Tanpınar henüz yenice vefat etmişti. Aradan bir buçuk yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen, derslerde ve ders aralarında onun adı sık sık zikredilirdi. Bizden büyük öğrenciler Tanpınar’dan ders almış oldukları için, biraz da imtiyazlı bir havaya bürünür, öyle konuşurlardı. (…) Dolayısıyla Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde devam eden öğrenciliğim sırasında, Tanpınar’a ait masal ve menkıbelerin arasında günbegün büyüdüğümü hissederdim.
Peki ya Kaplan? Kendini özellikle de bu son yıllarında, Tanpınar’a vakfetmiş gibi gözüken Kaplan Hoca! Bir bakıma da Tanpınar’ın varisi ve şahidi olarak algılanan Kaplan! (…)
Kaplan Hoca o sıralarda, elli yaşı civarında ya vardı ya yoktu. Kruvaze yaka takım elbisesiyle koridorlarda arzı endam eder, yüzünden de ince bir tebessüm hiç mi hiç eksik olmazdı. Fakat derslerinde biz hocayı nedense daha ciddi bulurduk. Okuduğu veya okuttuğu metne dikkat kesilmiş yüz ifadesi ile!.. (…)
Fakat içimde yer tutmuş o heybeti ile Kaplan Hoca, beklenmedik bir gün ve saatte, Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na çıkagelmesin mi? (…) Bildiğimiz Kaplan gitmiş, o vakarlı hâl çözülmüş, o büyük hoca bizlerden adeta yardım umuyordu. Meğer o günlerde değerli eşi Behice Hanım, hasta değil miymiş? Meğer Behice Hanım için acele kan ihtiyacı yok muymuş? Hocamızın o acılı, çaresiz yüz ifadesi hâlâ gözümün önünden gitmez.
Ya Orhan Hoca? Behice Hanım’ın ifadesi ile ‘müstağni’ Orhan Okay! Yani Erzurumluların meşhur İstanbullu hocası! Tabii ki Orhan Hoca’yı, İstanbul Türkoloji’nin koridorlarından hatırlamam mümkün değil. Gelir gider miydi Kaplan’ın veya diğer hocaların yanına? Hiç bilmiyorum. Zaten onun adı geçmezdi hocalarla, asistanlarla yaptığımız sohbetler arasında. Dolayısıyla Orhan Okay adı bende, anlamını en geç bulmuş isimdir dersem, yanlış olmaz sanıyorum.
Ancak ne olduysa oldu, kırk yaş civarında doktora yapmak arzusu nüksetti bende. Karşıma ilk çıkan fırsat da Erzurum!.. Meğer ben Erzurum’a değil de Orhan Hoca’ya gitmiyor mu imişim? Dolayısıyla 1980 başlarından, hocanın vefat ettiği Ocak 2017’ye kadar sürüp giden bir ilişkiler ağı daha!
Netice olarak işte size Tanpınar, Kaplan ve Orhan Okay!”
Üç İsim Dört Mevsim’in alt başlığı olan Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Orhan Okay isimleri şu nitelemeler ya da tamlamalarla kitabın üç ana bölümünü oluşturmuş:
Düşünür Bir Sanatkâr Ahmet Hamdi Tanpınar; Düşünceyi Aksiyonda Arayan Mehmet Kaplan; İstanbul’da Bir Dolunay: Orhan Okay.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.