Ancak hadiseye toplumsal açıdan yaklaşırsak yorum zorlaşır. Yani nedir?
Geçen yine “Kültür ve Sanat” üzerine yazdığım bir yazıda “Tarım Toplumu”ndan bahsetmiş, özellikle musikiyi yorumlamıştım.
Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de, tarım maalesef ihmal edilmiş (Şimdilerde farkına varılarak milli tarım hamlesi yapılıyor). Artan nüfus, ulaşım ve iletişim ağlarının imkanları bu nüfusu massedecek ne sanayi ne de başka imkan vardı.
Peki o zaman köyler neden boşalıyordu?
Bire beş veren, çorak arazi artık, artan nüfusu besleyemez hale gelmişti. Yol yok, su yok, okul-elektrik-hastane yok, köylü perişan. Şehrin civarında hazine arazileri kapanın elinde kalıyor. Yap bir gecekondu, al bir işporta arabası geçinirsin, çocukların ya okula gider ya sanat öğrenir, istikbali kurtarırlar. Her şey bir yana köyden şehre göç sel gibi aktığından bugün beşe çevirdiğin arsa bugün yirmi beş eder. Rant, göçü tetikleyen en önemli unsurdur. (Bugün dahi rant ekonomisi hala revaçta.)
Bu süreç kırk elli yıl sürdü.
Gecekondular şehrin içinde kaldı. Sahipleri han hamam ile zengin oldu. O semtler hiçbir plan yapılmaksızın apartmanlar ile doldu. Al sana çarpık yapılaşma. (Bu sebeple artık ne bir Orhan Gencebay ne Müslüm Gürses ne de bir Ferdi çıkmaz. O defter kapandı.)
Şimdi “Kentsel Dönüşüm” yapılıyor. Fikirtepe yıkılıyor yerine gökdelenler dikiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız “Şehirleri mahvettik” dedi. Bu sadece Ak Parti’nin eseri değil. 1950’den bu yana böyle.
Hadi çözelim dedik.
Bu sefer görüş farkları, bakış açıları devreye giriyor; birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Toplum uyum zamanından beri Alafranga ve Alaturka diye ikiye bölünmüş. Hâkim sermaye, hâkim idare, hâkim kültür alafranga olmuş. Olmuş da ne olmuş? Ortaya dünya çapında sanat eserleri mi konmuş? Hayır. Sade cebri olarak ötekinin önü kesilmiş. Ama bu vesayet, bu hâkimiyet sürgit devam etmiyor.
Yani? Yani ya pop söyleyeceksin ya rep. Başka seçenekler de var. Fakat hepsi aynı şirketin içinde.
Ayakkabını, çorabını, gömleğini, pantolonunu, saç biçimini, sakalını, evini, arabanı, kozmetiğini, okulunu, mutfağını, tatilini, kağıdını, kitabını belirleyen odur, sıkıntı yok.
Merdivenaltı bizden uyanık çıktı. (Bu böyledir.)
Mevlana dahi anahtarlık, kebap salonu oldu. Çay bahçelerinde dervişler dönmeye başladı.
Mevcut şehir yapımız ve günlük hayatımız buna elvermiyor. Hele elektronik, hele dijital hiç.
Ne yapmak lazım?
Bilmem. Hana geldik yağmur durdu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.