(Sayın Tarım Bakanı Pakdemirli’ye)
Yıllardan beri tarımla ilgili yazılar yazıyorum. (Medyada benden başka tarım yazan kaç kişi var acaba?) Bu yazılar “uzman işi” değil, toprağı ve tabiatı seven bir hikâyecinin hissiyatını ve fikirlerini yansıtıyor.
Dünya “Çağdaş Küresel Medeniyet”in hakimiyeti altındadır. Bu medeniyet hakimiyeti gökten yere indirip, âhıreti inkar ile özgürleşip her türlü zulmü işleyerek temerküz eden sermaye ve modern teknolojinin eseri olan sanayi ile kuruldu. Üretim-tüketim zinciri kırılması muhal bir fasit daire oldu. İnsanı ve tabiatı ağır ağır felakete götüren, yokeden bu tanrıtanımaz ideolojiye karşıyım. Hem ülkemiz hem de dünya, ancak “Hududullah” çerçevesinde sürdürülen “Kanaat Ekonomisi”ne bağlı bir toplum tasarımı ile çıkmazdan çıkabilir. İnsanoğlu yeniden toprağa dönmelidir. Koca Yunus’u hatırlayalım:
Benim yüzüm yerde gerek
Bana rahmet yerden yağar
Bu teorik söylemi bir yana koyarak, yeni sisteme ve bu sistemin ilk hükumetine başarılar dileyip gündemden hiç düşmeyen bir konuya temas edeceğim.
Yıllardır her hükumet, her bakan, pek çok bilim adamı, uzman, yerel yönetici tarafından tekrar tekrar dile getirildiği için sokaktaki adamın da “ilk” olarak çözülmesini istediği bir mesele vardır.
“Tarlada 50 kuruş olan bir ürün niçin markette 750 kuruştur?”
“Türkiye bir tarım ülkesi olduğu halde niçin dışarıdan buğday-bakliyat ithal ediyor?”
Yurdum insanının bu sorulara verecek cevabı vardır. O, siyaset, spor, asayiş, iktisat dahil her alanda söz sahibidir. Ama ister ki “Yetkililer” versin cevabı. Bekler, aradan yıllar geçer, “Beklenen Şarkı” bir türlü gelmez.
Son beste sondan bir önceki bakanımız Sayın Faruk Çelik tarafından dile getirilmişti. Ayrıntılı ve iyi bir proje idi.
Zaten dediğim gibi dert belli, derman belli (acaba?).
Net olan şudur: Üretici diyor ki ben bir şey kazanamıyorum. Mazottan gübreden vb. bahsediyor. Tüketici diyor ki bu ne pahalılık. Sokaktaki adam “aracılar”ın malı götürdüğüne inanıyor.
Her neyse!
Kabul gören proje şudur: Üretici her tür destek ile memnun edilecek. Verim artacak. Ürün soğuk hava depolarında saklanarak zaiyat önlenecek. Hal düzeni yeniden ele alınacak. Nakliye için soğutma sistemi olan TIR’lardan oluşan bir ordu kurulacak. Ürün nereye giderse gitsin orada da soğuk hava depolarına alınacak. Ardından “Halk Pazarları”na ve herhalde(!) pazarcı esnafına dağıtılacak, marketlere verilecek.
Zincir bu kadar mı?
Ayrıntısı vardır önemli değil. Ancak görülüyor ki, ürünün üreticiden tüketiciye ulaşması sürecinde pek çok unsur (Toptancı, kabzımal, kamyoncu, depocu, hamal dağıtıcı, pazarcı, işportacı vb.) devreye giriyor; olmazsa olmaz kabilinden binlerce vatandaş buradan ekmek yiyor. (Zincire şimdi “Suriyeliler” de eklendi. Her tür ürün ucuza toplanır diyerek. Bu da meselenin bir zor noktası).
Şimdi bu, “Beklenen Şarkı”yı kim besteleyecek? İthalatı ve ihracatı da dahil edelim ki “orkestra” tamamlansın. Evet kim? Projenin neresi devlete, neresi özel sektöre, neresi tüccara, neresi taşerona ait olacak? Dilim varmıyor ama bu pazardan nemalanan kaba güç de hesaba katılmalı.
Sayın Bakan,
Kahvedeki adamın “Bana bıraksınlar üç günde hallederim” dediği, dilde sakız olan bu proje her kesimden vatandaşın özlemidir.
(Sizinle ilgisi nedir? Başka hangi bakanlığı ilgilendirir?)
Yıllar yılı ihmale uğrayan “tarım” Ak Parti yönetiminde “Milli Tarım” ana başlığı ile planlandı. Bu planı hemşehrim Sayın Binali Yıldırım açıklamıştı.
Ülke havzalara ayrılıyor, yatırımlar “İyi Tarım” gözetilerek yapılıyor, verim artıyor, çiftçinin yüzü gülüyor (Olacak. Sabır gerekiyor. Hop demeden hoplanılmaz. Doğru).
Sayın Bakan,
Aklımda yanlış kalmış olabilir ama ülkemizin ekilebilir toprak oranı %11 imiş. Ülke su fakiridir. Ve mevcut büyük nehirlerimiz tarımda kullanılamaz denecek seviyede kirlenmiştir. Sorun büyük. Ama Ak Parti “sorun çözmek” ile meşhur. (Msl: Haliç’in temizlenmesi. Keşke Ergene de temizlenebilse).
Sayıp dökmeyi bir yana bırakalım. Sayın Pakdemirli’den ricamızdır:
Şu “üreticiden tüketiciye” hakkında bir açıklama yapın. Eğer eski projeler rafa kalktı ise raftan indirin. İnanın bu seçim öncesi fırlayan soğan-patates fiyatları gibi değil. Yılların meselesi. “Bolu Tüneli” gibi çözün şu işi. Tarihe geçin.
Tarımla ilgili daha çok yazacaklarım var. Yakında.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.