Bir usta tahta kaşık yapıyor. Bir ayda kaç düzine yapabilir? Diyelim on düzine, on da siz koyun yirmi olsun.
Makina bir ayda milyonla metal kaşık üretir. Tahtanın metal ile, ustanın makina ile yarışması muhaldir.
Bunun gibi hanım kız tezgahında bir ayda şu kadar bez dokuyor. El tezgahı, alın teri, göz nuru. Makina binlerce metre dokur.
Adamın arabası var (Mustafa Sandal’ınki değil ama), bildiğin at arabası. Şu kadar at koşarsan şu kadar hızlı gider, veya şu kadar yük çeker. “Beygir gücü”nün bir sınır var. (Bazıları atla arabayı aynı sayıyor ve dün iyi bir ata binen bugün Mercedes’e binmeli diyor.)
Makinanın yüz beygir, bin beygir, milyon beygir gücü var. Aklını alır insanın, şaşkınlıktan parmağı ağzında kalır.
Bu nedir arkadaş?
Bu insan işi midir?
Sihir midir, büyü müdür, olacak şey midir? Olmaz denilenden oldu, hâlâ oluyor, yarın daha beter olacak. (Devrin “efendi baba”sı İbnülemin Mahmut Kemal İnal’a demişler ki filan profesör ordinaryüs oldu. “Beter olsun” diye cevap vermiş. Nüktedan biri imiş).
Birkaç yazıdır dile getirmeye çalıştığımız şey (meselenin esası) yani “haddi aşmak” budur. İnsan üstü, olağanüstü, inanılmaz, nasıl oldu, niçin oldu, iyi mi oldu, kötü mü oldu. Bilinenlerin tekrarı olacak ama bir özet yapacağım. Hz. İsa’nın şeriatı tahrif edilerek İncil(ler) yazılmış, teslis icat edilmiş, Hıristiyanlar arası mezhep mücadelesi olmuş, sonunda kilise tanrısal gücü eline geçirmiştir. Ardından ruhban olanlar (yani kutsanmış kimseler) ile olmayanlar arasında pek şiddetli çatışmalar cereyan etti. Bu çatışmalar “güç”ü ele geçirmek yolundadır ki, kırallar-asilzadeler-derebeyleri arasında da sürüp gitti. 1400’lere gelindiğinde bir “zihniyet” belirdi.
Galile (1564-1642) kutsal kitapla tartışmaya girdi. Din âlimlerinin tabiat hakkında fikir beyan etmeye yetkili olmadıklarını söyledi. Teknolojinin temellerini atan ve dinî düşünceye sekte vuran üç büyük icat yapılmıştı: Mekanik saat, matbaa ve teleskop.
Kopernik kilise hukuku doktoruydu ve Frauenburg Katedrali’ne papaz olarak seçilmişti. Astroloji ile uğraştı. Kepler astrolojik takvimler yapardı. Zamanının çoğunu “İsa ne zaman doğdu?” sorusuna cevap arayarak geçirdi. Bilim ile dinin birbirinden ayrılmasını istiyordu. Aslında bir Lüteryendi ama aforoz edilmişti. Bu üç adam kiliseye karşı değillerdi ama onların görüşleri kilisenin hakimiyetini sarstı. Sonunda Newton bombayı patlattı, teoloji tahtından indi. Descartes’in “Metod Üzerine Konuşma” adlı eseri akla üstünlük kazandırdı. Aslında o da dindardı. Ama şöyle: “Maddeyi ve hareketi verin size bir dünya inşa edeyim” demişti.
Görülebilir, ölçülebilir olan, akla uygun olan kesinlik kazandı. Maneviyat buharlaştı. Zihniyetin yerine oturmasına yol açan ve hakimiyetin gökten yere indirilmesini sağlayan Francis Bacon oldu. İnsanın mutluluğunu (!) gözetiyordu, bunun için ne kiliseye ne de Tanrı’ya boyun eğmenin gerekmediğini söyledi, bilimi ve icatları destekledi. Bu yeni düşünce Tanrı’yı bir odaya kapatmıştı. (Papa arada bir bu odadan çıkar inananlara görünür, gönülleri hoş eder. Bence hâlâ öyle). Atı alıp Üsküdar’ı geçen “İlerleme” ve bunu sağlayan “güç” insanın (birey) eline verildi.
Rönesans, reform, hümanizim, aydınlanma ile bir ideolojinin temelleri atıldı. Bu dünya görüşünün içerisi maddî ilişkiler ağı ile dolduruldu, insanoğlu “sadece bu dünyaya yöneldi” cenneti bu dünyada inşa etmek istedi.
Thomas Hobbes, David Hume, Adam Smith, Karl Marx söz konusu düşünceyi geliştirdiler. “Ekonomik çıkar”ı tek hedef edinen insan için ilahî kaynaktan doğan “ahlâk” yerine “menfaat ahlâkı” geçti. “Birey” diye yüceltilen insan artık “paran kadar konuş” diyen insandır. Üretim ihtiyaca göre olmaktan çıkıp kırbaçlanan tüketimin talepleri doğrultusunda yapılıyordu. Bu ayrılmaz ikili hayata yön verdi ve teknolojinin imkânları ile büyük bir hız kazandı. Kâr hadleri durmadan yükseldi. İşin içine “kâğıt para” dahil olunca servet yani sermaye gemi azıya aldı. O günden bu güne hakim ideoloji haline geldi. Adına Kapitalizm diyoruz. İnsanı ve tabiatı sömürerek habire şişen, güçlenen, rakip tanımayan bu zalim sistem teknolojiyi, teknoloji bu sistemi besliyor.
Hadiseye yakından bakacağız. (Haftaya)
* Bu yazıların amacı Batı’nın iyice bilinen düşünce tarihi ile ekonomik-teknolojik gelişimini özetlemek değil. Sonunda bugün “biz nerede duruyoruz” sorusuna açıklık kazandırmaktır. Eee! Sonra? Sonrası Allah Kerim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.