Sekiz yıl önce 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsü sırasında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Bey’i telefonla arar.
Parti teşkilatlarına yönelik bildiri yayınlamasını, CHP’lilerin de sokağa çıkarak darbeye karşı direnmelerini istemesini talep eder.
Kemal Bey tarihe geçen şu cevabı verir:
“Onların can güvenliğini kim sağlayacak?”
*
Kendisi programında olmadığı hâlde Ankara’dan uçakla İstanbul’a gelmiş…
Atatürk Havalimanı VİP salonu önündeki tankların -bazı telefon görüşmeleri neticesi- kenara çekilerek yol açmasıyla, aralarından sıvışarak geçip gitmiş…
Bakırköy Belediye Başkanının konutunda beyaz gömleğini giymiş, kırmızı kravatını takmış, terlikleri ayağına geçirmiş, televizyondan gelişmeleri takip etmeye başlamış.
Nereden biliyoruz?
Kamera kayıtlarından ve kendi yayınladığı fotoğraflardan.
Niçin o konuta gittiği sorulunca da otellerde yer bulamadığını söylemişti.
Hangi otele baktı, bilen yok.
O gece İstanbul otellerindeki doluluk oranı, kayıtlara bakınca hemen anlaşılır ama kimse ilgilenmedi.
Zaten niye apar topar İstanbul’a geldiği de muammaydı.
*
Birkaç gün sonra darbeyi telin etmek için yapılan Yenikapı mitingine katıldı ama hemen ardından ‘tiyatro’ demeye başladı.
CHP’li kitlenin çoğunluğu bu tavrı benimsedi.
Hâlbuki 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanlar arasında her partiden insanlar vardı.
Onların hiçbiri, herhangi birinden can güvenliği garantisi istememişti.
Erzurum’da cepheye koşan Nene Hatun’un birkaç aylık bebeğini komşuya bırakıp gittiğini ve “Bebeğim anasız büyüyebilir ama vatansız büyüyemez” dediğini herkes gayet iyi hatırlıyordu.
*
Hain kurşunlara ve bombalara hedef olarak şehit düşenlerin yakınları tarafından anlatılanlara bakınca, hepsinin abdest alarak dışarı çıktığını görüyoruz.
O güne kadar görülmemiş ölçüde şiddetli bir darbe teşebbüsü söz konusu olsa da, her biri abdest alarak evinden ayrılmış olsa da, onların o gece şehit olacaklarını düşündüklerini söylemek zor.
“Gideyim, bir güzel şehit olayım” dememişlerdir en başta.
Çünkü darbeci de olsa, askerlerin kendi halkına kurşun sıkacağını, bomba atacağını, tankla insanların üstünden geçeceğini akıllarından geçirmemişlerdir.
“En fazla bağırır çağırır, kalabalık oluşturur ve darbeye kalkışanları vaz geçirmeyi başarırız” diye bakmışlardır büyük ihtimalle.
O an için öyle olsa da evvelinde her birinin şehitliği arzulayan insanlar olduğunu rahatlıkla tahmin edebiliriz.
Öyle bir arzusu olmayana Cenabı Allah o mertebeyi nasip etmez herhâlde.
*
Bugüne gelirsek…
CHP’li kitlenin kafası karıştı.
Önceki Genel Başkan darbeye tiyatro derken, şimdiki “Bal gibi darbe teşebbüsü” olduğunu savunuyor.
Tiyatro diyenlere şiddetle tepki gösteriyor.
Öncekine uymak kolay ve konforluydu. Ne de olsa “Tayyip’e karşı yapılmıştı”.
Başarılı olunsaydı, onu indireceklerdi. İktidar kime kalacaktı? Arkadaşları tarafından sırtı yumruklanan taze damat gibi o koltuğa kim oturtulacaktı?
Şimdikine uymak kolay değil ve konforsuz. Ezberler bozuldu. Eski düşünceyi devam ettirmek ne güzeldi. Ezberi değiştirmek istemeyenlere göre Özgür Bey büyük yanlış içinde.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.