Muhakkak kabullenmek zor, hoş gelmeyecek ama tartışmasız gerçek şu: En büyük İsrail. İstediği yeri bombalıyor, istediği gibi yüzbinleri acımadan katlediyor. Dünyanın gözü önünde soykırım yapıyor. Binaları yakıp yıkıyor. Etrafındaki ülkelere füzeler uçaklar gönderip ateş altına alıyor, gözüne kestirdiği yeri işgal ediyor. Zulmettiklerine götürülen yardımları engelliyor, açlığa susuzluğa mahkûm ediyor. Fırınları, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri havaya uçuruyor. * BM kararlarını hiç takmıyor,
Muhakkak kabullenmek zor, hoş gelmeyecek ama tartışmasız gerçek şu: En büyük İsrail.
İstediği yeri bombalıyor, istediği gibi yüzbinleri acımadan katlediyor.
Dünyanın gözü önünde soykırım yapıyor.
Binaları yakıp yıkıyor.
Etrafındaki ülkelere füzeler uçaklar gönderip ateş altına alıyor, gözüne kestirdiği yeri işgal ediyor.
Zulmettiklerine götürülen yardımları engelliyor, açlığa susuzluğa mahkûm ediyor.
Fırınları, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri havaya uçuruyor.
*
BM kararlarını hiç takmıyor, kimseyi dinlemiyor, uyarılara kulak asmıyor.
BM yöneticisini bile istenmeyen adam ilân ediyor.
Kafa tamamen gitmiş olmalı ki İsrailliler BM askerlerine bile ateş açıyor.
Kendini 1 numara sanan ABD’ye de yular takmış, istediği yere çekip götürüyor.
*
Daha büyüğü olsaydı, İsrail’in karşısına çıkar, engellerdi.
Kimse engellemediğine göre, bütün dünya İsrail’in en büyük olduğunu kabullenmiş demektir.
İsteyen itiraz etsin.
Hoşuna gitmeyen reddetsin.
Neticeye bakılır.
Maç kaç kaç bitti, gemi limana döndü mü, araba devrilmeden, uçak düşmeden geldi mi, tren raydan çıkmadan hedefe vardı mı?
Tıpkı bunlarda olduğu gibi.
*
Şu da var tabii…
Maç henüz bitmedi diyen varsa…
Bütün taşıtlar henüz yolu tamamlamadı diye düşünen varsa…
Biraz daha bekleyebiliriz.
Çok değil, biraz daha.
Zaten kimsenin beklemekten ve seyretmekten başka bir şey yaptığı yok.
Bir vadedilmiş toprak tutturmuş gidiyorlar.
Yaptıkları katliama ibadet kılıfı uydurmuşlar.
Çocukları bombalayıp ibadet ettiklerini sanıyorlar.
Cenabı Allah akıl ve vicdan versin.
Toprak konusuna açıklık getirelim.
Şu dünyada kimin vaat edilmiş toprağı yok ki?
Herkesin payına iki metrelik toprak düşer sonunda.
Yahudilerinki de en fazla o kadardır.
Küçümsenecek yanı yok.
Denizde boğulan, yakılan için o kadar toprak bile düşmüyor.
Arabada iki kişi.
İstanbul’a gelen arkadaşını arabasıyla gezdiren kişiye -şehri pek bilmediği için- misafir olan sorar:
- Bu mu Galata?
- Hayır, Galata az ilerideki. Bu, bilinen adıyla Unkapanı Köprüsü. Pek bilinmeyen adıysa Atatürk Köprüsü. Çok düşünmüşler hangi ismi verelim diye, bunu bulmuşlar.
- Bu mugalata!
