Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanımasından sonraki süreç bitmiş değil. Bu konuda Türkiye’nin son derece başarılı diplomasi hamleleri tamamlanmadı aslında.İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda aldırdığı tarihi kararların devamı var. Olmalı.ABD TARAF OLDU, YENİ HAKEM KİM OLACAK?Filistin tarafı, ABD’nin İsrail-Filistin ihtilafında taraf tuttuğunu alenen ilan etmesinin ardından, barış görüşmelerinde arabulucu olamayacağını açıklamasıyla herkes masadan kalktı.
Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanımasından sonraki süreç bitmiş değil. Bu konuda Türkiye’nin son derece başarılı diplomasi hamleleri tamamlanmadı aslında.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda aldırdığı tarihi kararların devamı var. Olmalı.
ABD TARAF OLDU, YENİ HAKEM KİM OLACAK?
Filistin tarafı, ABD’nin İsrail-Filistin ihtilafında taraf tuttuğunu alenen ilan etmesinin ardından, barış görüşmelerinde arabulucu olamayacağını açıklamasıyla herkes masadan kalktı. Türkiye de ABD’nin artık barış görüşmelerinden aracı olamayacağı görüşüne katılıyor.
Tüm İslam ülkeleri Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti tanırken ve BM Genel Kurulu’nda 128 ülke İsrail ve ABD’nin yaptığını aleni olarak ‘kabul edilmez’ bulurken, bundan sonrasının kaotik bir sürece gireceği de ilan edilmiş olundu aslında.
ABD ve İsrail, sert bir tokat yemenin acısını, yardımları keserek, Filistin’de daha çok şiddet uygulayarak, tehditler savurarak çıkarmaya çalışa dursun, İslam dünyasında buna bir cevap gelmedi henüz.
Erdoğan’ın Vatikan ziyareti bu açıdan çok önem arz ediyor. Türkiye, Kudüs sorununda Hıristiyan dünyasını temsilen Vatikan’ın, Avrupa’yı temsilen AB’nin devreye girmesini sağlamak niyetinde.
Erdoğan, İsrail-Filistin barış görüşmelerinde Amerika yerine AB’nin hakem rolüyle devreye girmesini istiyor.
Bunun son derece akıllıca ve reel politik gerekçeleri var. Sıralayayım:
Kudüs sorunu, sadece Müslümanların değil, Hıristiyanların, Siyonist olmayan Yahudilerin de sorunudur. Onlar da İsrail’in şehirde uyguladığı tecrit, yıkım, gasp ve baskıdan şikayetçi. Vatikan tüm tarihi boyunca Kudüs’ü kurtarmak için haçlı seferleri düzenlerken, İsrail işgali altında olduğu döneme ses çıkarmadı. Buna bakmayın, zira Vatikan’ın ve tüm Hıristiyan dünyasının bundan rahatsız olduğu biliniyor. İşte Vatikan’ı Kudüs sorununun çözümünde taraflardan biri yapmak bu açıdan önemli.
AB, Amerika ile ciddi sorunlar yaşıyor. Özellikle ticari ilişkileri kopma noktasına getirecek karşılıklı açıklamalar, restleşmeler var. AB’nin iki ana direği olan Fransa ve Almanya’nın, ABD’ye karşı içten içe bir öfke beslediği her hareketlerinden anlaşılıyor. BM Genel Kurulu’ndaki oylamada, İsrail ve ABD aleyhine oy kullanmaları da bu yüzden. AB’yi kurumsal olarak, İsrail-Filistin barış görüşmelerinin tarafı yapmak için zemin son derece müsait anlayacağınız. Burada AB’nin cesaret gösterip bir tutum alması için, Türkiye’nin ve diğer İslam ülkelerinin daha çok çaba harcaması gerek.
Her ne kadar AB’den ayrılsa da İngiltere hala önemli bir oyuncu. Onun da Amerika ile arası çok açık. Hatta örtülü operasyonlarla birbirlerinin canını yakıyorlar. Trump’ın hala İngiltere’yi ziyaret etmediğini ve tavır aldığını unutmayalım.
Türkiye-İngiltere yakınlaşması bu yüzden önem arz ediyor. İki ülke de bir zamanlar en önemli müttefiklerinin canlarını yakmasından şikayetçi. İngiltere’nin de Kudüs meselesinde bir şekilde müdahil olmasını sağlayacak bir mekanizma kurmak gerek.
Rusya’nın Kudüs konusunda aktif rol alması çok mümkün görülmüyor. Suriye’nin güvenliği, Rusya’nın oradaki varlığı, İran’la ilişkilerine İsrail’in ciddi zarar vereceğini düşünüyor olmalılar. Sanırım İsrail-Rusya ilişkileri bu nedenle “ihtiyatlı iyimserlik” içinde.
Aslında tüm stratejiyi, Kudüs’ü sadece Müslümanların problemi olmaktan çıkarmak üzerine kurmak lazım. Acı ama gerçek, Müslümanlar olarak tek başımıza bu sorunu çözemiyoruz.
Suudi Arabistan, Mısır, BAE bu süreçlerde ne yazık ki Türkiye’nin ve Kudüs’ün yanında yer almayacaktır. Bunu da unutmayalım. Ancak İİT olduğu gibi, kamuoyu baskısıyla zorla bizim tarafta yer alması sağlanabilir. Zira bu ülkelerin kamuoyu Kudüs konusunda çok hassas.
Kabullenmek zor gelse de, Kudüs stratejimizi değiştirmek zorundayız.
Bakalım Erdoğan’ın Vatikan ziyareti nasıl sonuçlar doğuracak
.