ABD Başkanı Donald Trump’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, bütün insanlık için vahim bir geleceğe işaret ediyor. Dünyanın “en güçlü ve en yalnız ülkesi”, hepimiz için ortak tehdit oluşturabilecek çılgınlıklar dönemine girmiştir.
Soğuk Savaş’tan hemen sonra “Yeni Amerikan Yüzyılı” ilan edip, dünya düzenini tek yanlı kurmaya, bütün gezegeni yönetmeye kalkan ABD’den geriye yapayalnız kalmış, son derece kontrolsüz, saldırgan ve aşırı sağcı bir Amerika kalmıştır.
Bu bir kaybediştir, gerilemedir hatta çöküşün işaretidir. Birkaç “sadık” müttefiki dışında hiçbir ülke ABD’ye güvenmemektedir. Onunla, bu şekilde, yola devam edemeyeceğini anlamış durumdadır. Çünkü, bu aşamadan sonra, ABD’nin hedef alacağı geleneksel birkaç ülke ya da örgütler değildir, rakip gördüklerinin tamamıdır.
Latin Amerika’dan Asya’ya kadar, Türkiye dahil, ABD’nin rakip gördüklerini sıralarsanız, nasıl bir düşmanlık haritasının çizilmiş olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Gücün ihtirasına kapılmış bir ülkeden daha tehlikelisi yoktur. ABD yönetimi artık böyle bir ülkedir.
“Küreselleşmeyi reddediyoruz” sözleri içe kapanmadır, hırçınlaşmadır, daha da yalnızlaşma, yalnızlaştıkça daha da saldırganlaşmadır. Konuşan Trump olsa da, ABD yerleşik sisteminin geleneksel tehdit tanımlarını genişlettiğinin; Çin gibi, Rusya gibi, Türkiye gibi, Almanya gibi ülkeleri de tehdit olarak gördüğünün işaretleri verilmiştir.
Bunun sonuçları ne olabilir? Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusundan bütün coğrafyayı tehdit eden, yeni savaşlar çıkarmanın hazırlıklarını yapan, Çin ile ticaret savaşını alabildiğine büyüterek jeopolitik hesaplaşmaya doğru sürükleyen, en yakın müttefiki Avrupa’yı da düşman görmeye başlayan ABD neredeyse bütün rakiplerine karşı savaş pozisyonuna geçmiştir.
Buradan bakınca, önümüzdeki yakın gelecekte dünyanın nasıl bir fırtınaya sürükleneceğini, hangi bölgelerde çatışma alanları patlayacağını anlamak gayet açıktır.
İnsan hakları ve ekonomik üst yapılar dahil, her şeyi reddeden, geleneksel müttefikleri ile köprüleri atan ABD, Türkiye ve dünyanın bir çok merkez ülkesi için “öncelikli tehdit” haline gelmiştir. Bir süre sonra bu ülkelerden itiraz seslerinin çok daha yüksek çıkacağını göreceksiniz.
Söz konusu ülkelerin “büyük tehdit”e karşı dayanışma arayışlarına şahit olacaksınız. Küresel ölçekte ekonomik/ticaret savaşının, kaynaklar ve pazarlar üzerindeki hesaplaşmanın çok hızlı bir şekilde siyasi ve askeri çatışmalara dönüştüğünü göreceksiniz.
CIA Başkanı’nın “artık terör örgütleri değil, devletlerle uğrayacağız” açıklaması, neocon John Bolton’ın İran’ı hedef alan; “Kıyameti koparacağız” sözleri, ABD yönetiminin Rusya, Çin ve Almanya ile başlattığı çok sert ticaret savaşları, Çin’in “bıçak boğazımıza dayanmıştır, sonuçları felaket olur” açıklaması, Almanya Dışişleri Bakanı’nın “Trump’tan sonra bile ABD-Avrupa ilişkileri düzelmez” cümleleri, Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki insanlığı ayağa kaldırmak için yaptığı çağrılar yaklaşan tehlikenin işaretleridir.
ABD, çağımızın Roma imparatorluğu, bu kontrolsüzlüğü ile çöküş öncesi zirvesini yaşamaktadır. Ama emin olun ki, ekonomisi ne kadar güçlü olursa olsun, silahlı gücü ne kadar sınırsız görünürse görünsün, ne kadar pervasız ve tehdit edici olursa olsun, kadim insanlık böyle bir tehlikeye müsamaha göstermeyecek, katlanmayacak, onu dize getirmenin yolunu bulacaktır.
Türkiye, bu anlamda küresel uyanışın öncü ülkesi olduğu gibi, değişiminde merkez ülkelerinden biri olacaktır.
Peki bundan sonra ne olacak? Bölgemize bakalım: Fırat’ın doğusunda çok çetin bir hesaplaşma yaşanacak. ABD bölgeye yığınağını ve PKK ile ortaklığını artıracak.
Türkiye için en ciddi ve en yakın tehlike burasıdır. Bedeli ne olursa olsun, bu harita çalışması engellenmelidir. Bu çerçevede her ülke ile ortaklık yapılmalıdır. Türkiye, birkaç bölgeye, hiçbir itiraz dinlemeden müdahale etmelidir. Çünkü bu bir varoluş nedeni haline gelmiştir.
Suriye savaşından hemen sonra en büyük cephe Basra Körfezi’nde açılacak. Suud-İran kapışması şeklinde hazırlanan bu çatışmada, hiçbir Körfez ülkesi dışarıda kalamayacak. Mezhep savaşı, Arap-Fars savaşı gibi bütün kimlikler bu felaket için servis edilecek.
Savaşın S. Arabistan içlerine kadar yayılabileceğini, Körfez’in tamamında harita değişikliklerine neden olabileceğini, İran’ın BAE’ye açıktan saldırabileceğini öngörebilmeliyiz. Bu senaryonun hazır olduğunu, Suriye sonrası başlatılacağını düşünüyorum.
Coğrafyayı mahvedecek ürkütücü bir plan bu. Suriye savaşını bitirirsek, ülkeyi bir arada tutarsak, Fırat’ın doğusundan yabancı unsurları atabilirsek, o haritayı engellersek Büyük körfez Savaşı’nı en azından bir süre erteleme şansımız olacaktır.
Bölgemiz dışında ise, dünyada bilinen bütün fay hatlarının hareketleneceğini, Afrika’dan Doğu Avrupa’ya ve Asya’ya kadar çok ciddi güç hesaplaşmalarının başlayacağını, ticaret savaşının sıcak savaşlara dönebileceğini, Avrupa içinde bazı ülkelerin ABD ile yollarını ayıracağını düşünüyorum.
Atlantik “merkez” artık bir daha dünyayı tek başına yönetemeyecek. Atlantik dışında öyle güç yükselişlerine tanık oluyoruz ki, bu, son üç yüz yılda hatta dört yüz yıldır ilk kez oluyor. Dünyanın güç haritası tersine dönüyor. Aslında dünya tepetaklak oluyor. Bu da bütün yeryüzünü sarsacak gelişmelere yol açacak.
Hazır olalım derim..
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.