Kendini patlatma sırası Kılıçdaroğlu’nda

00:559/03/2020, Pazartesi
G: 9/03/2020, Pazartesi
Hüseyin Likoğlu

Türk siyaseti, tarihinin en yüksek tansiyonlu dönemlerinden birini yaşıyor. Böylesine yüksek tansiyon 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri öncesinde yaşanmıştı. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bugünlerde yaşadığımız yüksek tansiyonun baş aktörü de maalesef yine CHP.10 yıl önce kaset darbesiyle CHP yönetimini ele geçirenler, bugünlerde kaos, gerilim ve iç çatışma senaryoları ile ülke yönetimini ele geçirme hayaline kapıldılar.Ama ülke yönetimini ele geçirmenin, Tayyip Erdoğan’ı devirmenin öyle

Türk siyaseti, tarihinin en yüksek tansiyonlu dönemlerinden birini yaşıyor. Böylesine yüksek tansiyon 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri öncesinde yaşanmıştı. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bugünlerde yaşadığımız yüksek tansiyonun baş aktörü de maalesef yine CHP.

10 yıl önce kaset darbesiyle CHP yönetimini ele geçirenler, bugünlerde kaos, gerilim ve iç çatışma senaryoları ile ülke yönetimini ele geçirme hayaline kapıldılar.
Ama ülke yönetimini ele geçirmenin, Tayyip Erdoğan’ı devirmenin öyle kolay olmadığını defalarca deneyimlemelerine rağmen, bir türlü bu hayalden vazgeçmediler.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildikten sonra Türk siyasetinde nelerin yaşandığını ve kimlerin kendini patlattığını göz önünde bulundurursak, geldiğimiz durumu daha iyi analiz edebiliriz. Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığından sonraki ilk seçim 2011’de yapıldı.
Seçim sürecinde MHP’ye kurulan kaset kumpası ile siyaset Kılıçdaroğlu’nun oylarını arttırma tezi üzerinden dizayn edilmek istendi.
Kumpas nedeniyle iktidara tepki gösteren seçmen CHP’ye yönelecek, MHP baraj altında kalacaktı. Muhalefete bu dizayn yapılırken, Fetullahçı terör örgütü mensupları da AK Parti’den milletvekili olmak için kuyruğa girmişti.
Erdoğan, AK Parti’ye yönelik tuzağı, millet de MHP’ye yönelik tuzağı bozdu.
Siyaset üzerinden yapılan plan tutmayınca, diğer kumpaslar devreye sokuldu. İlk hedef Erdoğan’dan kurtulmaktı. 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı üzerinden Erdoğan’ı hedef aldılar. Bunun için sadece 1-2 yargı mensubunu patlattılar.
2013 Mayıs’ında Gezi üzerinden denediler, bunun için sol görünümlü elemanlarını patlattılar.
17-25 Aralık’ta canlı bomba sayısını arttırdılar. Onlarca yargı mensubu, yüzlerce polisi patlatarak
yeni bir kalkışma denediler, yine olmadı.
2014 yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde saflarını belli etmeye başladılar. “İktidar karşısında kim güçlü ise” formülü ile yerel seçimlerde dayanışma içine girdiler.
Beş benzemez bir araya gelerek kendilerini ifşa ederek patlattılar, sonuç hüsran oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek kendini patlatan Selahattin Demirtaş, 6-8 Ekim olaylarının talimatını verdi, Gezi’den sonra ikinci halk ayaklanmasını denemeye kalktılar. Kürt halkı itibar etmedi
. Hendek eylemleri ile PKK’yı patlattılar, yetmedi DEAŞ’lı canlı bombaları Ankara, İstanbul başta olmak üzere şehirlerimizde patlattılar, yine netice alamadılar.
Son çare olarak, 15 Temmuz’da TSK içindeki mensuplarının bir kısmı ile darbeye kalkıştılar, epey general ve subaylarını patlattılar, yine başaramadılar. 15 Temmuz’dan sonra ekonomik terör argümanını devreye aldılar, ekonomiye saldırdılar, ekonomik tetikçilerini patlattılar, dolar ellerinde patladı, yine olmadı.
Özellikle 2011’den sonra siyasi geleceklerini “Erdoğan gidecek” beklentisine bağlayanlar, bekledi, bekledi, bekledi ancak beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini anlayınca tek tek kendilerini patlatmaya başladılar. Erdoğan gitmeyince kendileri gitmeye karar verdi, kimi parti kurdu, kimi kurmak için ortamın oluşmasını bekliyor.
Daha iki hafta önce “Yakın zamanda iktidara geliyoruz” diye başta teşkilat mensupları olmak üzere sağa sola mavi boncuk dağıtan Kemal Kılıçdaroğlu, son grup toplantısında öfke küpüne dönmüş, o iki-üç hafta önceki ruh halinden eser kalmamıştı.
Kılıçdaroğlu’nun öfkeli haliyle Pensilvanya iblisi Fetullah’ın 17-25 Aralık’tan sonra öfkeli beddua hali nasıl da birbirine benziyor. Bekledikleri bir şeyin gerçekleşmemiş olması öfkesi içindeydiler.
Kılıçdaroğlu’nun öfkesinin sebebini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son grup konuşmasında İdlib’de 33 askerimizi şehit verdiğimiz gece ile alakalı söylediği şu cümlede bulmak mümkün:
“CHP’nin başındaki zat o sırada kim bilir hangi sinsiliklerin, kim bilir hangi senaryoların, kim bilir hangi ümitlerin peşinde olduğu için kimin çalıştığını, kimin ne açıklama yaptığını takip edememiş olabilir.”
Evet, o gece hangi ümitler peşindeydi.
Kılıçdaroğlu’na verilen mühlet 2020 yılının Mayıs’ında doluyor. CHP’yi ele geçirişinin üzerinden 10 yıl geçti. Bu 10 yıl zarfında kendisinden bekleneni veremedi. Artık kendini patlatma sırası Kılıçdaroğlu’na geldi. Kılıçdaroğlu patlatılarak, büyük bir gürültü çıkarılacak. Bu gürültü üzerine hesap yapanlara çok dikkat etmemiz lazım. Zira Kılıçdaroğlu onlar için son derece kıymetli bir mühimmat. Onunla çok büyük bir zayiat ve stratejik nokta hedefliyorlar.
#CHP
#Kaset
#Kumpas
#FETÖ