- I -
İstanbul ahalisi, yorgan, yastık, halı, kilim, keçe ile otomobillerini doludan korumak için seferber oldu. Onlarca ironik fotoğrafın yer aldığı İstanbul’un doludan korunma görüntülerine, bendeniz de bir öykü ile eşlik etmek istedim.
- II -
Baktım bütün komşular bulabildikleri her türlü kilimi, keçeyi ellerine almış, yola düşmüşler.
Dedim “nereye?” Dediler “Hiçbir yere.”
Böyle mi olduk şimdi. Eskiden mahalleden biri bir pikniğe gidecek olsa herkesi davet ederdi. Bende bir kamyonet var bu hafta sonu buyurun derdi.
Hiçbir yere diyorlar. Hiçbir yere giderken bunca örtüye ne gerek var! Çocuk kandırıyorlar sanki. Hoş, günümüzün çocuklarını kandırmak kimin haddine.
Kalbim kırıldı tabii. Şuraya gidiyoruz Hacı Teyze deseniz peşinize mi düşeceğim! Ama madem benden saklıyorlar düştüm peşlerine. Hele bunca örtü ile gidilen “hiçbir yer” neresiymiş!
10 numara benden merdivenleri kıskandı: “Sen hele evinde otursana Hacı Teyze. Dolaşma ayak altında.”
Münasebetsiz.
“Sıkıldım evde oturmaktan” dedim. Hele bekledim biri beni davet etsin, “Sıkılma Hacı Teyzem bizimle gel” desin diye.
Merdivenler olmuş bir kıyamet yeri. Eline örtüsünü alan koşuyor. Koşuyor mu kaçıyor mu belli değil ya.
Rabbim’e niyaz ettim, dedim ey Rabbim sen beni muhafaza et bir deprem bir yangın olsa kimselerin haber edeceği yok.
Bir de diyorlar ki insanımız merhametli, geçen ay muhtar ağaçta kalan kedi için itfaiye çağırmış. Bütün merhametsizler bizim apartmanda toplandı herhalde, kediye düşen merhametten bana düşmediğine göre...
Esasında yangın da yok deprem de çok şükür ama... Bu kıyamet niye. Eğlenmeye gidiyorlar eğlenmeye. Ben yaşlıyım diye beni layık göremediler yanlarına yörelerine almaya.
Hepsi neyse de 8 numaraya pek alındım. İki kızı da neredeyse bizim evde büyüdü. Ortalıklarda görünmüyor. Sesi soluğu çıkmıyor. En erken gidenlerden belki de...
O onu uyarıyor, bu bunu uyarıyor. Herkesin elinde bir cep telefonu. Birbirine bir şey gösteriyor. Kimse de bana bir şey demiyor. Bu cep telefonunda bu kadar mühim bir şey var ise hele bana da gösterseniz.
Ne desem, “Hadi Hacı Teyze hadi” diyorlar.
Onca telâşeden sonra indim aşağıya.
Aa ellerindeki örtüleri arabalarına örtüyorlar. Bu da ne! Eskiden arabalara kılıf takılırdı ama böyle çingene çadırı gibi görüntü! Aa çok ayıp. Böyle şey mi olur!
Bizim 13 numara her vesile ile “görüntü kirliliği” diye tutturur. En kirli görüntü de onunkisi. Millet kilim keçe koyuyor. O çöp konteynerdeki mukavva kutuları yığmış arabasının üstüne. Nasıl bir pejmürdelik. Rahmetli ninem her vesile ile ele güne karşı derdi.
Arabası olanlar yemin etmiş herhalde ele güne karşı rezil olmak için.
Şöyle sokağa iyice çıkayım da iyice bir bakayım dedim. Görüntü kirliliği bir bizde değilmiş. Salgın bu salgın. Herkes arabasını saklama derdinde. Anlamadım arabalar için seferberlik ilan edilmiş de, herkes onun için mi arabasını böyle lüzumsuz bir gizleme derdine düşmüş... Hayır, kimi kimden saklıyorlar. O yığıntının, çulun çaputun altında araba olduğu besbelli. Dayanamadım 5 numaranın oğluna sordum: “Evladım arabalarınızı kimden saklıyorsunuz?”
“Yağmur geliyor Hacı Nine yağmur .”
Fesuphanallah. Bizim zamanımızda yağmur duasına çıkılırdı bunlar böyle yağmur kovma duası mı yapıyor!
“Yağmur rahmettir evladım.”
“O eskidendi Hacı Nine.”
“Tövbe de. Yağmur evvelinde de ahirinde de rahmettir! Başımıza taş yağdıracaksınız. ”
“Sen daha önce yağan yağmurda İstanbul’da değildin herhalde.”
“Gayet de İstanbul’daydım. Şakır şakır şakırdadı mübarek.”
“Oh sana göre mis. Neler oldu neler?”
Cep telefonunu açıp bana fotoğraf gösteriyor 5 numaranın oğlu. “Bak bak” arabalar nasıl yüzüyor suyun üstünde.”
“Suyun üstünde yüzen araba için sizin örttüğünüz bu çul çaput ne yapacak onu bilemedim ben...”
“O zaman dolu yağmıştı. Ceviz büyüklüğünde. Yine yağarsa araba çizilmesin diye... Hücresel bu hücresel...”
13 Numaranın münasebetsiz babası bağırıyor: “Hacı Nine ile görsel mi paylaşıyorsun? Bırak paylaşımı şu benim arabayı bantlamama yardım et.”
Adam münasebetsiz ama herkesten akıllı. Arabasının üstüne önce kolileri bir güzel yerleştirmiş. Sonra üstünü naylon ile örtmüş. Şimdi de bantlıyor.
Beş numaranın oğlu “Tamam hocam. Geldim” diye bağırdı.
Niye bağırıyorsa...Adam kulak tozumuzda şurada.
Münasebetsiz Bey, ne zamandan beri nerelere hoca olmuş bilen var mı? Her apartman toplantısında 20 kişi bir tarafa o bir tarafa. Onun yüzünden apartman leş gibi. Bir badana boya yaptıramadık. Boya yaptıracağımıza el birlik siliverelim diye tutturdu. Ayol merdiven silmeye kadın geliyor. Duvarları kim silsin!
Şu yaşıma geldim ben böyle yağmur korkusu görmedim. Dediler: “Hacı Teyze sen geçen yağmurda neredeydin?” Dedim: “Evimdeydim, siz neredeydiniz?” Kimisi dedi: “Evimdeydim, televizyondan izledim. O görüntüler hâlâ aklımda.” Kimisi dedi: “Metrodaydım. İki saat yağmurun geçmesini bekledik.” Kimisi dedi: “Ben caddeyi yüzerek geçenlerin içindeydim.”
“Görmedin mi?” diye sordular bana. “Haberlere baksaydın hiç olmazsa” diye üstelediler yağmur korkusunu bana da bulaştırabilmek için. Dedim: “Yağmur rahmettir. Rahmete karşı kilim keçe nedir?”
Bize daha bir damla yağmur düşmemiş, herkes elindeki cep telefonuna bakıp bakıp ahlayıp vahlanıyor. Kimisi diyor: “Beylikdüzü’ne kadar gelmiş.” Kimisi diyor: “Bendeki daha korkunç bak bu görüntüler Gebze’den.”
Ben de diyorum: “Hele başınızı gökyüzüne çevirip bir bakın. Keçe kilim ile yağmur savmak da nedir!”
Gadir Mevla’m biz yağmur duasına çıkardık bunlar çıkmış yağmur kovma duasına. Sen aklıma mukayyet ol Rabbim! Sen aklıma mukayyet ol!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.