Taze bir başlangıca tanıklığımdır...

04:0011/07/2018, Çarşamba
G: 11/07/2018, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

- I -9 Temmuz 2018 akşamı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başkan’ı Sayın Tayyip Erdoğan’ın, Beştepe tören alanına gelişini dev ekranda izlerken; yeni başlayacak bir devrin bütün sorumluluğunu, bütün hücrelerimle, kalbimle zihnimle hissederken; dev ekrandaki görüntüyü cep telefonlarına kaydetmeye çalışan davetlilere bakarken; Türkiye’nin yedi bölgesinden, değişik meslek gruplarından, farklı ekonomik gelir seviyesinden insanların, “orada olmak”, davetli olarak “seçilmiş olmak” duygusunu yüzünün bütün

- I -

9 Temmuz 2018 akşamı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başkan’ı Sayın Tayyip Erdoğan’ın, Beştepe tören alanına gelişini dev ekranda izlerken; yeni başlayacak bir devrin bütün sorumluluğunu, bütün hücrelerimle, kalbimle zihnimle hissederken; dev ekrandaki görüntüyü cep telefonlarına kaydetmeye çalışan davetlilere bakarken; Türkiye’nin yedi bölgesinden, değişik meslek gruplarından, farklı ekonomik gelir seviyesinden insanların, “orada olmak”, davetli olarak “seçilmiş olmak” duygusunu yüzünün bütün hücrelerinde taşıyışına tanık olurken...


Geldiğimiz yeri ve dahi gideceğimiz yeri hiç unutmasak diye zikretti kalbim.

Siyaset hayatına girdiği andan itibaren daima “kazanan”; okuduğu bir şiir yüzünden mahkum edilirken de “kazanan”; 15 Temmuz’un kirli, vahşi, kanlı gecesinden halkın vücudunu tanklara siper edişi ile çıkan Tayyip Erdoğan, sevenlerinin gözünde “çalışan durmadan çalışan adam” olarak yerini muhkemleştirdi. Rakipleri onun kadar çalışmayı hedeflemek yerine, asla onun kadar çalışmadıkları gerçeği ile yüzleşmek yerine, “bu kadar hırs bir insanda olmaz” diyerek “efsane”ye yeni bir cümle ilave etmekten öte gidemiyor, 2002’den bu yana.

Sayın Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin “İlk Başkan”ı olarak yaptığı, sade, öz, dua yüklü konuşmasını dinlerken...

Tören alanında ve ekranları başında tarihi ana tanık olan, oyunu AK Parti’ye veren milyonları kabaca ikiye ayırıverdi zihnim. Sayın Tayyip Erdoğan’ın gücünü sevenler ve Sayın Tayyip Erdoğan’ın emeğini ve gayretini sevenler.

Sayın Tayyip Erdoğan’ın gücünü sevenler bulunduğu her ortama zarar veriyor. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusu eşliğinde hayatlarını anlamlandırmaya çalışan, kim olduğunu nereden gelip nereye gittiğini unuttuğu için, “kendini bilmez”liğin kitabını yazan bu güruh her ortamı kolayca ele geçiriveriyor. Tarih boyunca değişmeyen gerçeğimiz bu. Bu taife her türlü iktidarın etrafında hazırdır. Onlara söylenebilecek bir şey yok. Çünkü duymazlar, çünkü görmezler.

Bizim diyaloğumuz Sayın Tayyip Erdoğan’ın emeğine, çalışma azmine, gayretine hayran olanlar, saygı duyanlarla.

Ümit ediyor ve diliyorum ki, “Yeni Türkiye” kurumsal kimliğine Tayyip Erdoğan’ın gücünü sevenler ile değil Tayyip Erdoğan’ın çalışma azmine hayran olan, iyinin daha iyisi olması için en az Tayyip Erdoğan kadar çalışmaya talip insanlarla kavuşur.

- II -

Tören alanındaki davetlileri ne diye ikiye ayırdı zihnin diye soranlara hitaben yazıyorum. İtina ile, zevk ile düzenlenmiş tören alanına davetliler gittikten sonra baktım. Gördüklerimden utandım. Yerler çöp içindeydi. Pet şişeler, kağıt mendiller, hediye paketinin içinden çıkarılıp açılmış ambalaj kağıtları.

Bunu yapanlar eğitimli kişiler. Tarihi ana tanık olmak için davet edilmiş Türkiye’nin yedi bölgesinden gelmiş kişiler.

Davet edildikleri “evin bahçesine”, tanık oldukları “tarihi an”a çöpünü bırakıp giden “bu insanlar”ın denizlere, ormanlara yapabileceklerini hayal bile edemiyorum.

Sivil toplum örgütleri bütün enerjilerini “muktedir” olmak üzerine harcıyor. Yeni dönemde sivil toplumun gerçek bir sivil toplum olarak örgütlenmesine, faaliyet yapmasına “her şeye talip” değil, bir şeye talip olup, onu dört başı mamur şekilde icra edişine muhtacız.

Çevreye gösterdiğimiz “ilgi” bizim aynamız. Aynaya düşen aksimiz mi? Gerisini yazmaya elim varmıyor.

#Başkanlık
#Recep Tayyip Erdoğan