Sorumluluklardan Arınma Çağı/Velayet Davasında Çocuğun tercihi

04:0010/10/2018, Çarşamba
G: 10/10/2018, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

Hayret damarımız her gün biraz daha hızlı kuruyor. Ne haberlerin dili, ne alınan kararlar hayretimizi yoldaşsız çıkarmaya yetiyor. Tam tersine haberlerin dili, aynı haberin gün boyu defaatle tekrarlaması, normal dışı olan her şeyin hıza normalleşmesini sağlıyor.Biraz sonra yazacağım satırlara konu olan haber, bendenizde böyle bir şaşkınlık yarattı. Esasında şaşırmamam gerekiyor, içinde yaşadığımız çağın bir diğer adı “Veledşahi Çağ” olduğuna göre (Allah rahmetini ziyade etsin tabir Fetuh Gemuhluoğlu’na

Hayret damarımız her gün biraz daha hızlı kuruyor. Ne haberlerin dili, ne alınan kararlar hayretimizi yoldaşsız çıkarmaya yetiyor. Tam tersine haberlerin dili, aynı haberin gün boyu defaatle tekrarlaması, normal dışı olan her şeyin hıza normalleşmesini sağlıyor.


Biraz sonra yazacağım satırlara konu olan haber, bendenizde böyle bir şaşkınlık yarattı. Esasında şaşırmamam gerekiyor, içinde yaşadığımız çağın bir diğer adı “Veledşahi Çağ” olduğuna göre (Allah rahmetini ziyade etsin tabir Fetuh Gemuhluoğlu’na aittir) “tercih” adı altında bütün sorumluluğun çocuklara yüklenmesini benim de HERKES gibi “anlamam” gerekiyordu. (Haberi dinlediğim ortamda yaşlı, orta yaşlı ve gençler vardı en doğrusunun çocuğa sorulması olduğunu söylediler.)

Duymamışlar için haberi özetleyeyim.(Evet böyle de bir gerçeğimiz var, sapkın haberlerden kaçamıyoruz ama hepimizi ilgilendiren hukuki haberleri duyabilme ihtimalimiz giderek azalıyor.)Yargıtay önümüzdeki günlerde/yıllarda çok tartışılacak bir karara imza attı: Sekiz yaşından büyük çocuklara anne ya da babanın velayetini tercih etme hakkı verildi.

Adalet kurumunun “adil” bir şekilde vermekte zorlandığı kararı küçük çocukların sırtına yüklemek, tam da bendenizin “sorumluluklardan arınma çağı” olarak nitelediğim zamanımıza ciddi bir dipnot hükmünde.

Çocuk için hangi tercihin daha iyi olduğuna karar veremeyen ebeveyn, onların bu kararsızlığını pekiştiren mahkeme derken sonunda en doğru kararı verecek sorumlu bulunuyor: Çocuk.

Velayet davasına konu olan çocuk, tercihte bulunarak kendi göbeğini kendisi kesecek.

Yukardaki kararın niye “sorumluluktan arınma çağı”na uygun gördüğüme gelince...

B.Brecht’in “Kafkas Tebeşir Dairesi” adlı öyküsünü bilir misiniz? Zihnimde kayıtlı kalan hali ile özetleyeyim:

Kadın, âşığının peşine takılıp giderken, bebeğini evde bırakır. Evin hizmetçisi, kundaktaki çocuğu büyütür. Kendi evladı olarak. Gün gün, ay ay, yıl yıl emek ile büyütür.

Çocuğun gerçek annesi yaşlı bir kadın, âşığı tarafından terk edilmiş yaşlı bir kadın olarak eve döner. Oğlu nasıl da büyümüştür. Oğlu. Ama nasıl olur, oğlu anne diye hizmetçiyi bilmektedir.

Derhal mahkemeye başvurur kadın. “Bu benim oğlum” der. “Dokuz ay karnımda taşıdım. Bir hizmetçi benim oğlumu nasıl sahiplenir!”

Hizmetçi “Benim oğlum” der. “O bırakıp gittiğinde ben bakmamış olsaydım bebek çoktan ölürdü. Yıllardır onu ben büyüttüm. Ona bakabilmek için çalıştım, çabaladım. Benim oğlum o. Kanımdan kan vermedim ama canımdan can verdim onu büyütebilmek için.”

Hakim “Peki” der. Bir daire çizdirir. Dairenin ortasına çocuğu koyar. “Hadi” der. “İkiniz de çekin çocuğu, kim kendi tarafına çekerse çocuk onun olacak.”

İki kadın da çocuğun kollarından çekmeye başlar. Birkaç saniye sonra hizmetçi çocuğun kolunu bırakır.

Hakim çocuğu hizmetçiye verir. Âşığı ile kaçan biyolojik anne itiraz eder. “Ama der çocuk benim tarafıma düştü.”

Hakim, hizmetçinin, canı yanıyor diye çocuğun kolunu bıraktığını anlamıştır. Gerçek emek, çocuğun canının yanmasındansa ondan ayrılmayı göze almıştır.

“Kafkas Tebeşir Davası” öyküsü doğru kararı sorumluluk ve emek üzerinden veriyor. Oysa yargıtayın kararı ebeveynin, hakimin, uzmanların sorumluluğunu parantez içine alarak, “ al çocuk hayat senin, tercihini kullan ve kullandığın tercihin neticesine katlan diyor.

#Velayet
#Çocuk